‘Dünyanın En Uzun Yaşayan Adamı’ Bitlisli Zaro Ağa
Bitlisli Zaro Ağa, Türkiye’nin en uzun yaşayan insanı unvânıyla tarihe geçmiştir. Kimi kaynaklara göre de, dünyanın en uzun yaşayan birkaç kişisinden biridir. Osmanlı Devleti vatandaşı olarak doğmuş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak vefât etmiştir. 10 padişah (I. Abdülhamid, III. Selim, IV. Mustafa, II. Mahmud, Abdülmecid, Abdülaziz, V. Murad, II. Abdülhamid, Mehmed Reşad, Vahdeddin), 28 sadrazam, 1 cumhurbaşkanı (Atatürk), 5 başbakan gördüğü ve 6 savaşa katıldığı rivâyet edilmektedir.
1774 veya 1777 yılında Bitlis’in Mutki ilçesinde, Meydan Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir. Doğduğunda Osmanlı tahtında, Sultan I. Abdülhamid (1725-1789) bulunuyordu. 18. yüzyılın sonlarına doğru Mutki’den kalkıp, hayatına yeni bir sayfa açmak niyetiyle İstanbul’a gitmiştir. Ömrünü Tophane’de, küçük ve mütevâzı bir evde geçirmiştir.
1798’de Osmanlı Ordusu’na girmiş, Yeniçeri Ocağı’na kaydolmuştur. 1799’da Akka Kalesi’nde, Komutan Cezzar Ahmed Paşa ile beraber Napolyon’a karşı savaşmıştır. 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması sürecinde bir müddet Ayasofya bölgesindeki yeraltı tünellerinde saklanmıştır. 93 Harbi’nde bacağından yaralanmış, tedavi edildikten sonra İstanbul’a dönmüştür.
İri vücudu ve kuvvetli adaleleri ile İstanbul sokaklarında yıllarca hamallık yapmıştır. Payitahtta Selimiye Kışlası, Beşiktaş Ortaköy (Büyük Mecidiye) Camii, Tophane Nusretiye Camii ve Dolmabahçe Sarayı inşaatlarında amele olarak çalışmıştır. Elli yaşlarında İstanbul Hamal Cemiyeti’ne kâhya/başkan seçilmiş ve uzun seneler bu görevi sürdürmüştür. 1924’de Dr. Emin Erkul’un (1881-1964) başkanlığı zamanında belediyeye serhademe, yani baş hizmetli tayin edilmiştir. Vefât edeceği ana değin bu vazifede kalmıştır.
Ömrünün son on yılı dikkate alındığında, hiçbir insanın hayatı, “dünyanın en yaşlı adamı” olarak Türk ve Dünya kamuoyunda Zaro Ağa’nınki kadar yakından takip edilmemiştir. Öyle ki, basının yoğun alâkası onu “Türkiye’nin ilk medya halk yıldızı” hâline getirmiştir.
Dünya basınının ilgisini 1920’li yıllarda çekmiştir. O zaman 150’lili yaşlarını idrak ediyordu. Uzun bir ömre sahip olması merak uyandırmış; kendisiyle tanışma ve bunun sırrını öğrenme arzusuyla birçok Batı ülkesinden davetler almıştır. İlk yurt dışı seyahatini, 1921’de Fransa’ya gerçekleştirmiştir. Katıldığı gösterilerde kullanılan “148 yaşında dünyanın en yaşlı kişisi” yazılı kartpostal dikkat çekmiştir. 1925’te İtalya’ya; 1930’da alkol karşıtı bir derneğin davetlisi olarak Yunanistan’a gitmiştir. 1930’da ABD’yi ve 1931’de de İngiltere’yi ziyâret etmiştir.
Uzun yaşamasını dünyaya duyurmak ve bunu ranta dönüştürmek isteyen Hermen Norden isimli bir Amerikalı tarafından 1930’da Amerika’ya davet edilmiştir. 18 Temmuz 1930’da ayak bastığı Amerika’da, 9 ay boyunca eyalet eyalet dolaştırıp, “Modern Methuselah” (İncil’de adı geçen ve 969 yıl yaşadığı sanılan kutsal bir kişilik) sıfatıyla çeşitli şehirlerde teşhir edilmiştir. “İşte dünyanın en yaşlı adamı!” sloganıyla sahnelere çıkartılmıştır. Her gösteri sonrasında 10 dolara fotoğrafları imzalattırılmış ve “Eğer fotoğraf çektirirken Zaro Ağa’yı öpersen 5 dolar daha vereceksin!” denmiştir. ABD’de gazetelerin başköşeleri süsleyen Zaro Ağa, binlerce kişi tarafından ziyâret edilmiş, sözleri büyük levhalar hâlinde duvarlara asılmış ve New York’un en yüksek binası Chrysler Building’in çatısına çıkarılmıştır. Bu esnada Brodway’de bir taksi çarpması yüzünden günlerce hastanede yatmıştır.
Avrupa turnesinde ise, İngiltere, İskoçya, Fransa, İtalya ve Yunanistan’da çeşitli açılışlar, sergiler ve etkinliklerde boy göstermiştir. 9 Ağustos 1931’de İngiltere ve Liverpool şehrinin ünlü takımı Everton’un, Barselona futbol takımını 4-0 yendiği tarihî maça, Bitlisli Zaro Ağa da çıkmış ve Goodison Park Stadyumu’nda bir gösteri icra etmiştir. Tıktık tıklım dolu olan statta, Everton’un dünyaca ünlü futbolcusu ve gol kralı, kaptan Dixie Dean ile maç öncesi ısınma hareketleri yapmıştır. Üzerinde Everton’un forması olduğu halde tribünlerdeki on binlerce taraftarın tezahürat ve alkışları ile ağırlanmıştır. Gerçekleştirilen gösteri, İngiliz basınında geniş şekilde yer aldığı gibi dünya haber ajanslarına da aktarılmıştır.
Tek parti döneminde Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin organize ettiği bir reklâm kampanyasında, başrol Zaro Ağa’ya verilmiştir. Onun yaşlı, ama dinç olmasından faydalanarak Türk ürünlerinin uluslararası piyasada tanıtılması hedeflenmiştir. Hazırlanan reklâm kartpostallarının bir yüzünde Zaro Ağa’nın iki kadının ortasında duran resmi, öteki yüzünde ise; “Kim Zaro Ağa gibi Türk üzümü ve fındığı yerse zeytinyağı ve İzmir inciri ile sindirim sistemini harekete geçirirse onun gibi bu yaşta sağlıklı olur.” ibâresine yer verilmiştir. Dört dile çevrilen bu reklam kartpostalları tüm dünyaya dağıtılmıştır.
Son günlerini İstanbul’da geçiren Zaro Ağa, 29 Haziran 1934 tarihinde Şişli Etfal Hastanesi’nde fani dünyadan ayrılmıştır. Yapılan otopside ölümünün böbrek, mesane ve prostat iltihabından kaynakladığı; oldukça uzun yaşamasına rağmen verem, kalp büyümesi, beyin damarı tıkanıklığı ve üç böbreklilik gibi sağlık problemlerine sahip olduğu belirlenmiştir. Hastane başhekimi Rıfat Hamdi, 162 yaşında vefât ettiğini açıklamıştır.
Zaro Ağa’nın mezarı, Eyüp Sultan Kabristanı’ndadır. Mezar taşına şu ifade nakşedilmiştir: “Bitlisli Şemsi Ağa oğlu 160 yaşında ölen Zaro Ağa’nın rûhuna Fâtiha 1934” Ölümü, Türk ve yabancı kamuoyunda âdeta bir kahraman kaybedilmiş gibi geniş yankı uyandırmıştır. Yattığı hastane günlerce gazetecilerle dolmuş ve vefâtı “Dünyanın en yaşlı adamı öldü!” başlıklarıyla duyurulmuştur.
Sayısız evlilik yapan Zaro Ağa’nın, 5’i kız, 8’i erkek toplam 13 çocuğu ve bunlardan 29 torunu olmuştur. Biri hariç tüm çocuklarının vefâtını görmüştür. Öldüğünde, en son doğan ve 97 yıl yaşayan kızı, 60 yaşlarındaydı. Basında yayımlanan bir mülâkatta, “Neden bu kadar çok evleniyorsun?” sorusuna Zaro Ağa şöyle cevap vermiştir: “Ne yapayım, aldığım kadınlar çabuk ihtiyarlayıp ölüyorlar!..”
Zaro Ağa, son yıllarda sağlıklı beslenme ve uzun yaşamanın sırları bağlamında sık sık basın ve kamuoyunun gündemine gelmektedir. Nasıl bu denli uzun yaşayabildiğiyle alâkalı hakkında çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Dahası, uzun yaşamının sırlarını keşfetmek gayesiyle beyni, ciğeri ve kalbinin Amerika’ya götürüldüğü ve incelendiği iddialarına konu olmuştur.
En çok bulgur, yoğurt ve zeytinyağı yediğini ifade eden Zaro Ağa, uzun bir hayat sürmesinin sırrını, akşam yemeklerini erken yemesine ve sofrada sadece yoğurt ya da ayran ile ekmek bulundurmasına bağlamış ve bol bol yoğurt tüketilmesini tavsiye etmiştir. Çok az et yiyen Zaro Ağa, ayrana doğranmış ekmek yerken kendisini izleyenlere şunu demiştir: “Çok yaşamak istiyorsan yemeğine dikkat et. 100 senedir bunu yerim ben!”
Filmlere ve romanlara mevzu olacak kadar macera dolu bir yaşam öyküsüne sahip Zaro Ağa ile ilgili yeni yeni kitaplar yazılmaya başlanmıştır. Bunların sayısının çoğalacağına ve beyaz perdeye de aktarılacağına kuşku yoktur.
Kaynakça: Cumhuriyet gazetesi, 1.07.1934; Akşam gazetesi, 30.06.1934; Rohat Alakom, Eski İstanbul Kürtleri (1453-1925), İstanbul, 1998; Faik Bulut, Türk Basınında Kürtler, İstanbul, 1992; Burçak Evren, “Dünyanın En Yaşlı Adamı Bir Garip Zaro Ağa”, Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla VI. Eyüpsultan Sempozyumu Tebliğler 10-12 Mayıs 2002, Eyüp Belediyesi Yayınları, 2003; Gökhan Açura, “Türkiye’nin En Çok Yaşayan Adamı Zaro Ağa Nasıl Öldü?”, Albüm dergisi, Haziran 1998, Sayı: 5; Ayşe Hür, “Modern Methuselah Zaro Ağa”, Taraf gazetesi, 26.06.2011; Nidayi Sevim, Medeniyetimizin Sessiz Tanıkları, İstanbul, 2007; Yeni Şafak gazetesi, 11.02.2003; Radikal gazetesi, 30.06.2011.
İsmail ÇOLAK
YazarKore’deki Türk Tugayı, moral ve mâneviyatını diri tutmak için olağanüstü gayret gösteriyordu. Özellikle General Tahsin Yazıcı’nın çabaları takdire değerdi. General Yazıcı, millî ve mânevî değerlere bü...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Siyonistlerin, Osmanlı’yı inkıraza uğratma ve Filistin’de Siyon devletini inşâ etme projesinin hayata geçmesi açısından patlak veren Birinci Dünya Harbi, en elverişli ortam ve altın bir fırsat mesabes...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Şerife Bacı, Kastamonu’ya bağlı Seydiler ilçesinin Satılar Köyü’ndendi. Milli Mücadele yıllarında İnebolu’dan Kastamonu’ya kağnısıyla cephane taşırken, sergilediği fedakârlığıyla efsaneleşti. Anadolu’...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Çanakkale’nin köylerinden her gün bıyığı henüz terlememiş, çocuk denilebilecek yaştaki yüzlerce genç, savaşa katılmak üzere birliklere katılıyordu. Kısa süreli bir eğitimden sonra bölük bölük cepheye ...
Yazar: İsmail ÇOLAK