Kastamonulu Kadınlar
Kurtuluş Savaşı boyunca bütün Anadolu, imkânsızlıklara ve şartların ağırlığına aldırış etmedi. Varını yoğunu, elinde ve avucunda ne varsa, vatanın bağımsızlığı için harcamaktan çekinmedi. Yapılan fedakârlıklar dillere destandı.
İşte Kastamonu’da yaşanan, tarihimizi onurlandıran, müthiş bir fedakârlık örneği:
Kastamonulu kadınlar, ordumuza yardımda bulunmak için harekete geçmişlerdi. Ev ev dolaşarak, hanımları, ertesi gün ikindi namazından sonra Nasrullah Camii’nde toplanmaya davet ettiler.
Şehitlerimiz için mevlit okutulduktan sonra, cephede çarpışan askerlerimizin muzaffer olması için de dua edilecekti. Mevlit ve dua merasiminin ardından son olarak, Milli Mücadele’ye yardım toplanacaktı.
İlan edilen vakitte Nasrullah Camii, genç, yaşlı pek çok hanımla doldu. Mevlit okundu, dualar edildi ve şehitlerimizin ruhuna Fatihalar gönderildi.
Mevlit sonunda, Saime Ayoğlu Hanım ayağa kalkarak şu konuşmayı yaptı:
“Yüce Allah dualarımızı kabul buyursun! Düşman, ülkemizin kalbine yürümek istiyor. Ordumuz yeni bir savaşa hazır olmak zorunda. Ordumuza niye biz hanımlar da yardım etmeyelim? Ne dersiniz?”
Kadın cemaatten, camiyi inleten şu ses yükseldi:
- Hay hay!
Üç genç kız, saflar arasında tepsileri dolaştırmaya başladı. Kadınlar, küpelerini, bileziklerini, taşlı yüzüklerini, boyunlarındaki takıları, para keselerini tepsiye bırakmaya başladılar.
Herkesin ağzında tek bir cümle vardı:
- Helal olsun!
Tepsiler tepeleme dolmuştu.
Kastamonulu hanımların bu cömertliğini, Zonguldaklı Hatice duymuştu. Gelin olma çağına gelmiş, genç bir kızdı o. Kastamonulu kadınların yaptığı fedakârlık onu çok etkilemişti. Kendisinin de, Milli Mücadele için bir şeyler yapması gerektiğini düşünüyordu.
Hatice, günlerce düşündü taşındı. Sonunda düğünü için özene bezene diktirdiği gelinliğini satmaya karar verdi. 30 liraya sattığı gelinliğin parasını, bir kuruşuna dokunmadan, cephede düşmanla çarpışan ordumuza bağışladı.
Hem Kastamonulu Müslüman kadınlar hem de Zonguldaklı Hatice Gelin, bu destansı fedakârlıklarıyla, tarihimize şan ve şeref kazandırdılar. O öpülesi kınalı elleriyle, bağımsızlık mücadelemize, hiçbir maddi kıymetle ölçülemeyecek katkılarda bulundular.
İsmail ÇOLAK
Yazar1909 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası bir subaydı; hem Osmanlı Ordusu’nda hem de TBMM’nin kurduğu Düzenli Ordu’da önemli görevlerde bulundu, birçok savaşa katıldı.Nezahat, çocukluk çağını hiç...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Tütün illeti, şifalı ot adı altında Batılı tüccarlar tarafından Osmanlı Ülkesine sokulduktan kısa zaman sonra kendine ticarî kazanç sağlayacak bağımlı bir kitle ve pazar bulmayı başarmıştır. Osmanlı t...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Osmanlı’nın, Birinci Dünya Savaşı’nda müttefiklerine yardım amacıyla asker gönderdiği cephelerden biri de Galiçya idi. Bu cephede Mehmetçiklerimiz Ruslara karşı sayısız kahramanlık destanları yazdılar...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Birinci İnönü Savaşı’nın yaşandığı, 1921 yılı Ocak ayı başlarıydı. Anadolu’da ve Ankara’da sancılı günler olanca şiddetiyle sürüyordu. Ankara Öğretmen Okulu’nun konferans salonu, bu defa kadınlarla hı...
Yazar: İsmail ÇOLAK