On Liralık Kahve
Yine bir Ramazan günü, akşama ne ile iftar edeceğini düşünerek yürüyordu Ahmet Emre... O yemyeşil ağaçların gölgelediği kıvrım kıvrım okul yolunda... Bir müddet yürüdü, dalgın dalgın, kararsız adımlarla... Nasıl dalgın olmasın ki, evde yiyecek bir şey olmadığı için sahur bile yapamamıştı. Bir müddet yürüdü, sırtında taşıdığı okul çantası, her geçen adım daha da ağırlaşıyordu sanki.
O da neydi, yol kenarında bir cüzdan duruyordu. Hemen alıp hiç düşünmeden yapması gerekeni yaptı. Doğruca karakola götürdü. Komiser cüzdanı açtığında o bölgenin en zenginlerinden birine ait olduğunu anladı. Hemen şahsı arayarak karakola çağırdı.
Gelen şahıs adeta burnundan soluyordu. Benim cüzdanımı bu çocuk çaldı, derhal üstünü arayın, diye çıkıştı komiser beye.
Ahmet Emre, cüzdanı bile açmadığını söylüyordu ama nafile. Çaresiz komiser üstünü aradı, cebinden on lira çıkmıştı.
Ahmet Emre, o benim akşam iftar açmak için alacağım simit param, lütfen ona dokunmayın, diye yalvardı ama faydası olmadı. Gözü dönmüş adam on lirayı ve cüzdanı da alarak karakoldan ayrıldı.
Ahmet Emre okula geç kaldığı için bir fırça da müdürden yedi.
Okul çıkışı yine aynı düşünceler kaplamıştı içini... Acıkmıştı...
Yorgun adımlarla giderken caminin önünde bir kalabalığa rastladı. Komiser de oradaydı... Ahmet Emre'nin yanına yaklaştı ve sordu komiser;
- Bu kimin cenazesi biliyor musun?
Hayır anlamına başını sağa sola salladı.
- Sabahki cüzdanını bulduğun adam bu, dedi.
Onun aklında hâlâ akşama ne ile iftar edeceği vardı. Karnı açlıktan zil çalıyordu. Oradan ayrılırken iki kişinin aralarındaki konuşmaya şahit oldu.
- Dünya böyle işte arkadaş, adamın malının mülkünün haddi hesabı yok. Ama sen gel 'on liralık' bir kahve içerken boğularak ölüver...
Ahmet Emre üzgün bir şekilde evin yolunu tuttu.
Evet sevgili arkadaşlar, insan ne oldum değil, ne olacağım demeli. Mazluma, garip ve kimsesizlere yardım elini uzatmalı, asla ve asla kimseye zulmetmemeli 'ah' almamalı. Atalarımız ne güzel söylemiş:
"Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste."
Hepinizin mübarek Ramazan ayınızı ve bayramınızı tebrik ediyorum.
Kalın sağlıcakla.
Esra Elif ŞAHİN
YazarSevgili arkadaşlar, rahmet ve bereket ayı mübarek Ramazan'ı uğurladık. Gönül dünyamıza bıraktığı hoş kokuları ve manevî lezzetleri en derinden yaşadığımız bu mübarek aya tekrar kavuşmayı diliyorum.Ram...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Ramazan...Büyüklerimizin “Nerde o eski Ramazanlar?” diyerek nemli gözler vetitreyen sesleriyle özlemini duyduğu Ramazanlar...Biz çocukların ise birçok heyecanı beraber yaşadığımız huzur ve rahmet ikli...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Söz söylemek sanat ister, anlamak insan...Söz vardır, gönülden gönüle köprüler kurar.Söz vardır, tebessüm olur yüzlerde...Söz vardır, umut olur, çiçek açar yüreklerde...Söz vardır, mutlu eder an...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN
Bir elin nesi var, iki elin sesi var demiş atalarımız. Bir elimizle yapabileceğimiz şeyler sınırlı iken iki elimizle birçok şeyi başarabiliriz. Yalnızken başaramadığımız birçok faaliyeti de birl...
Yazar: Esra Elif ŞAHİN