Her Varlık Bir Kıymet
Bir dağın eteğinde, bir çiçeğin yaprağında, bir çocuğun bakışında, bir ihtiyarın sessizliğinde saklı duran anlam… Kimi zaman gözümüzün önünde, kimi zaman unuttuğumuz bir kenarda duran o derin his: kıymet. Kıymet, sadece bir şeyin maddi karşılığı değil; varlığının haklılığı, oluşunun anlamı, duruşunun güzelliğidir. Her varlık, bu âlemde bir iz taşır. Ve her iz, bir kıymet doğurur.
Kıymet kelimesi, Arapçadan gelir. Anlamı; değer, bedel, ölçü… Ama bu kök, daha derin bir çağrışımı da içinde taşır. Aynı kökten türeyen “kâim” kelimesi “ayakta duran, dimdik duran” anlamına gelir. “Kıyam” kelimesi de yine aynı kökten gelir; ayağa kalkmak, dirilmek, başkaldırmak demektir. Demek ki kıymet, sadece dışarıdan verilen bir değer değil; bir varlığın kendi içinde taşıdığı “ayağa kalkma” iradesi, dik durma mahareti, mevcudiyetine dair sessiz bir ısrardır.
Bu bağlamda düşününce kıymet bir cevherdir. Taşın, toprağın, sözün, suskunluğun... Belki de en çok da yok sayılanın, görmezden gelinenin. Yahya Kemal Beyatlı'nın şu sözü tam da bu hissi taşır:
"Bir insanı sevmekle başlar her şey." der Yahya Kemal. Çünkü kıymet, önce yakın olanı, yanı başındakini görerek başlar. Bir insanın bakışındaki hüznü sezmek, bir dostun suskunluğuna kulak vermek, yaşlı bir elin titreyen dokunuşunu fark etmek… Bunlar kıymet bilmektir. Sevmek, burada sadece duygusal bir bağlılık değil; bir varlığı olduğu hâliyle kabul etmek, onun taşıdığı hikâyeye saygı duymaktır.
Kıymet; görmenin, duymanın ve hissetmenin adıdır. İnsan, önce insanı anlayarak başlar kıymeti öğrenmeye. Çünkü kıymeti bilen insan, zamanla her varlıkta bir hak, bir güzellik, bir hikmet görmeyi öğrenir.
Zaman, her şeyi törpüleyen bir değirmendir. Bazı şeyleri aşındırır, bazı şeyleri ise parlatır. Kıymet, zamana direnen şeydir. Eski bir mektup, sararmış bir fotoğraf, bir annenin dilsiz duası ya da bir öğretmenin öğrencisinin adını yıllar sonra hâlâ hatırlaması... Bunların ölçüsü para değildir. Sezai Karakoç, "Bir şeyin hakikati gözle değil kalple görülür." der. Kıymeti göremeyen göz değil, hissedemeyen kalptir eksik olan.
Modern insan, kıymeti sıkça güçle, faydayla, görünürlükle ölçer. Ama esas kıymet; kendini göstermeyen, var olmakla yetinen, yerini bilen şeydedir. Necip Fazıl, “Her şey yerli yerinde güzel; ama insan, yerini şaşırınca kıymeti de şaşar.” der. Varlıkların kıymeti yerini bilmesindedir. Bir dağın yerini değiştirmek gerekmez. Göğe uzanır ama kibirlenmez. Gölge vermekle övünmez. Ama oradadır. Kıymetlidir.
Sonuçta, bu dünya bir kıymet haritasıdır. Her taş bir işaret, her ses bir anı, her insan bir izdir. Kimse boşuna yaratılmadı, hiçbir şey sebepsiz var edilmedi. Çiçeğin varlığı kokusunda, yolun kıymeti ulaştırdığı yerde, insanın değeri kalbinde saklı. Kıymeti görmek için çok uzağa bakmak gerekmez; bir selâmın sıcaklığına, bir bakışın duruluğuna kulak kesilmek yeterlidir.
H. İklil ABBASOĞLU
Yazar“Dünya bir meşakkat diyarıdır.” diyor Mecit Ömür Öztürk. Ve Beled Suresi 4. ayeti kerimede şu şekilde buyruluyor; “Doğrusu biz, insanı bir meşakkat içinde yarattık.” Dâim kuraldır; hayat macerası muha...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
Edebiyatımızda öyle kelimeler vardır ki çoğu sözcük aslında tek başınayken bile bir ritim ve ahenk içerisindedir. Sanki kulağımızda çalınan güzel bir ses, bir müzik gibidir. Bana kalırsa bahsi geçen b...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
Nakîb: Halkın İyisi, Kavmin Seçkini (s.a.v)İslâm peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v), sadece bir toplumun değil, bütün insanlığın rehberi olarak gönderilmiştir. Onun üstün ahlâkı, eşsiz merhameti ve kusur...
Yazar: Editör
II. Abdülhamid Han’ın Şefkat Abidesi Büyük Kızı Zekiye Sultan2.Abdülhamid Han’ın Bedrifelek Kadın’dan doğan kızıdır. Ayrıca Sultan Abdülhamid’in Ulviye Sultan’ın ardından dünyaya gelen ikinci kızıdır....
Yazar: Bengisu HAYAT