Esmâü’l-Hüsnâ: Er-Raûf
Er-Ra’ûf: Sonsuz Merhamet Ve Şefkat Sahibi Olan
Allah’ın en güzel isimleri arasında yer alan Ra’ûf ismi, Rahîm isminden daha özel bir anlam ifade eder. Hikmetinin bir gereği olarak, Allah’ın Ra’ûf oluşu, kullarına ileri derecede rahmet etmesi ve onların yaptıkları sâlih davranışlardan hiçbirisini boşa çıkarmaması demektir. Bir başka ifade ile Allah’ın Ra’ûf ismiyle muamelesi, iyilik ve ihsânda bulunmanın en üstün noktasını oluşturur.
Re’fet sözcüğünün anlamları arasında gelen rahmet ise, genel anlamda acımak ve esirgemek mânâsına olup, acınan kimseye yumuşak davranmaktır. Allah’tan kullarına yönelik rahmet; in’am ve lütuf; insanlardan rahmet ise, yumuşaklık ve sevgidir.
Allah’ın, vahiy yoluyla ve peygamberler göndermek sûretiyle insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarması, hakîkatin bilgisine muhatap kılması, akıl ve anlama gücü vermesi, mü’minlerin tevbelerini kabul etmesi, dünyanın sorunlarının çözümünde mü’minlerin şâhid kılınması Raûf isminin bir yansımasıdır.
Ayrıca, Allah’ın Müslümanlara objektif anlamda adâleti, hayatın her alanında yaşatmaları için sorumluluk yüklemesi, Müslümanların kalplerini birbirlerine karşı kinden arındırması, insanların hayat şartlarını kolaylaştıran çeşit çeşit hayvanlar yaratması, insanoğlunun bütün azgınlıklarına karşı süre tanıyıp onları helak etmemesi gibi hususlar, Raûf isminin tecellisiyle alakalıdır. Çünkü Allah, kullarına karşı çok müşfiktir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in ümmetine düşkün olmasının en büyük göstergesi, onlara son derece şefkatli ve merhametli olmasıdır. Onun gönderilmesi, Allah’ın rahmetinin bir neticesidir. Onun şefkat ve merhameti sadece dünyada değil, âhirette de işlevselliğini sürdürecektir.
Bunun en büyük örneği, kıyâmet günü, insanlar hesâba çekileceği zaman Hz. Peygamber (s.a.v.)’in secdeye kapanarak Yüce Allah’tan ümmetinin günahları bağışlanmadan secdeden kalkmayacağını ifade eden şefaat dileğinde bulunmasıdır. Bundan dolayı Kur’ân’da açıkça, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e, Allah’ın en güzel isimlerinden olan Raûf ve Rahîm isimleri verilmiştir.
Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.), bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Onun rahmet ikliminde, insanları kazanma fikri ön plâna çıkmıştır. Bu tutum inanan inanmayan herkese yöneliktir. O, kavminin kendisine akıl almaz derecede işkence yapması karşısında bile bir hasım gibi davranmamış, aksine, onların gelecek nesillerini düşünerek Allah’tan şu dilekte bulunmuştur:
“Hayır, ben Allah'tan, onların neslinden sadece Allah'a ibadet edecek, ona hiçbir şeyi ortak koşmayacak kimseler çıkarmasını diliyorum.” O aynı zamanda şefkat peygamberidir. Ne Taif’te kendisini taşlayan gençler ne de Uhut’ta kendisine saldıran müşrikler hakkında bedduada bulunmuş, aksine: “Allah’ım! Onlar bilmiyorlar, sen onlara hidâyet et!” şeklinde duâ etmişlerdir.
Sonuç olarak söylemek gerekirse yüce Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır. O, rahmetinin bir eseri olarak, günahkârları ve inkâra şartlanan kimseleri bile hemen cezalandırmaz; yaptıklarından belki vazgeçerler diye pişmanlık süresi tanır. Allah’ın er-Ra’ûf ismiyle ahlâklanmış olan bir kimse, kendisine haksızlık ve kötülük yapan kimseleri affeder.
Editör
YazarKültürümüzde bahar ve çiçek; genellikle yenilik, tazelik, doğanın uyanışı ve hayatın yeniden canlanması gibi temalarla ilişkilendirilir. Bahar, kışın zorluklarından sonra gelen ferahlık ve tazelik anl...
Yazar: Editör
Et-Tevvâb: Tevbeleri Kabul Edip Günahları BağışlayanAllah'ın en güzel isimlerinden olan "et-Tevvâb"; itâat ederek kendisine dönen bir kimseyi bağışlayan mânâsına gelir. Kur’ân'da, Allah'ın "et-Tevvâb"...
Yazar: Editör
El-Müteâlî: İzzet, Şeref, Mertebe ve Hükümranlık Bakımından En Yüce, Aşkın OlanEl-Müteâlî; şan, şeref, kudret ve kuvvet sahibi olmak mânâsındaki alâ kökünden türemiş bir sıfat olup “izzet, şeref, mert...
Yazar: Editör
Mahremiyet, en temel anlamıyla kişilerin özel alanlarını koruma hakkıdır. Bu kavram, ailede öğrenilir ve toplumda önemli bir yere sahiptir. Aile içinde ve dışında mahremiyeti zedeleyecek davranışlar y...
Yazar: Editör