Fetih Ruhu: Geçmişten Geleceğe Bir Miras
Fetih ruhu, İslâm'ı kabul etmiş milletler için en önemli değerlerden biridir. Her milletin geçmişinde, ona yol gösteren, heyecan ve umut aşılayan birtakım değerler vardır. İnsanlar bu değerler etrafında bir araya geldikçe gerçek anlamda bir “millet” olurlar. İşte İslâm toplumunu bir arada tutan, onlara Allah’ın rızasını kazanma hedefini gösteren, dayanışma ve kardeşlik duygusunu güçlendiren en önemli değerlerden biri de Allah yolunda mücadele etme ve fetih ruhudur.
Bu ruh, tarihte atalarımızın yaşadığı ve yaşatmak için çaba harcadığı bir heyecandır. Bu ruh sayesinde milletimiz, nice zaferler kazanmış; nice gönüllere girmeyi başarmıştır. Bu duyguyu en güzel şekilde anlatanlardan biri de İstiklâl Marşı’mızın şairi Mehmet Akif’tir. O şöyle demiştir:
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez;
Toplu vurdukça gönüller, onu top sindiremez.
Yani bir millet birlik içindeyse düşman ona zarar veremez. Ama insanlar “ben, sen” diye ayrışırsa işte o zaman gerçek tehlike başlar.
Tarihteki en önemli dönüm noktalarından biri de İstanbul’un fethidir. Bu şehir, hem doğal güzelliği hem de tarihî zenginliği ile her zaman dikkat çeken, hayranlık uyandıran bir yer olmuştur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in müjdesiyle Müslümanlar yüzyıllar boyunca bu şehri fethetmek için çaba göstermiştir. Bu büyük şeref ise Fatih Sultan Mehmet Han’a ve onun inançlı ordusuna nasip olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet, sadece bir şehri değil, aynı zamanda gönülleri de fethetmiştir. Zaferin ardından, düşmanlarına bile hoşgörüyle yaklaşmış; halkın canını, malını ve inancını güvence altına almıştır. Bu davranışıyla, Peygamber Efendimiz’in Mekke’nin fethinde sergilediği örnek ahlakı takip etmiştir. O da Mekke’yi fethettiğinde halkına şöyle demişti:
“Bugün kınama günü değil. Hepiniz özgürsünüz.”
Fatih’in bu tavrı, İslâm’ın fetih anlayışını yani sadece toprak değil, gönül kazanma hedefini en güzel şekilde ortaya koymuştur. Zaten ecdadımız, bir yere gitmeden önce oraya din âlimlerini, mutasavvıfları ve iyi ahlaklı Müslümanları gönderir, önce insanların kalbine dokunurdu. Bu samimiyeti gören gayrimüslimler de kendi istekleriyle İslâm'ı seçerdi.
Bugün ülkemizde farklı din ve ırklardan insanlar asırlardır birlikte ve huzur içinde yaşayabiliyorsa bu da işte o yüksek hoşgörünün bir sonucudur. Bu anlayış, bizim dinimizin ve milletimizin insanlığa sunduğu değerli bir örnektir.
İstanbul’un fethi, sadece bir şehrin kazanılması değil; aynı zamanda bir çağın kapanıp yepyeni bir çağın başlamasıdır. Gençler olarak bu büyük zaferi her yıl sevgiyle ve heyecanla anmalı, arkasındaki hikmeti çok iyi anlamalıyız.
Bugün fetih ruhu artık top tüfekle değil, ilimle, teknolojiyle, bilgiyle, çalışkanlıkla yaşatılmalı. Her birimiz, ülkemize ve insanlığa faydalı bireyler olmak için gayret etmeli, sorumluluklarımızı en iyi şekilde yerine getirmeliyiz.
Gerçek fetih, insanların kalbine dokunmak ve gönülleri kazanmaktır. O yüzden geçmişimizi tanımalı, bu büyük ruhu geleceğe taşımalıyız. Ancak o zaman “zafer” kelimesi sadece bir tarih bilgisi değil, yaşam felsefemiz olur.
Editör
YazarAnadolu irfanı; sevgi, saygı, hoşgörü, yardımlaşma, kanaatkârlık ve maneviyat gibi köklü değerler üzerine kurulu kadim bir halk bilgeliğidir. Bu bilgelik yüzyıllar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılmış, ...
Yazar: Editör
Sevgili Peygamberimiz’in mübarek ism-i şeriflerinden biri de “Mûti”dir. İtaat; Allah’a teslim olmayı, saygı göstermeyi, ibadet etmeyi ve O’nun kitabıyla amel etmeyi gerektirir. Kur’an’a göre, bütün âl...
Yazar: Editör
Medine çarşısına güçlü kuvvetli bir köle gelmişti. Almak için tâlibi çoktu. Fakat kölenin, kendisini satın almak isteyenlere, her türlü hizmet mukabili tek şartı vardı. Üzerine düşen hizmetleri fazlas...
Yazar: Sema KORKMAZ
Zü’l-Celâli Ve’l-İkrâm: Azamet ve Kerem SahibiZü’l-Celâli ve’l-İkrâm, “azamet sahibi, yüce ve noksan sıfatlardan münezzeh ve kemâl sıfatlarıyla muttasıf olmak” anlamında “azamet ve kerem sahibi” demek...
Yazar: Editör