Esmâ-i Nebî: Müşâvir
Müşâvir: Kendisine Danışılan (s.a.v.)
Sevgili Peygamberimiz’in mübarek ism-i şeriflerinden biri de “Müşâvir”dir.
İslâm dini, istişareyi yalnızca önerilen bir davranış biçimi değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasal düzenin temel taşlarından biri olarak görür. Kur’an-ı Kerim’de Şûrâ Suresi 38. ayetindeki “Onların işleri aralarında danışma iledir.” buyruğu ile Âl-i İmran 159. ayetindeki “...iş hakkında onlara danış...” buyruğu, Müslüman toplumun meselelerini danışma yoluyla çözmesinin gerekliliğini açıkça ortaya koyar.
Hz. Muhammed (s.a.v.), istişare ilkesini yalnızca teorik bir prensip olarak bırakmamış, hayatının her alanında bunu bizzat uygulayarak ümmetine örnek olmuştur. O, vahiy inmediği konularda ashabıyla müşavere etmiş, onların görüşlerini dikkate almış ve birçok meselede bu görüşler doğrultusunda hareket etmiştir. Ebu Hureyre’nin ifadesiyle “ashabıyla en çok istişare eden” Peygamber olarak tanınması da, onun bu konudaki hassasiyetini açıkça göstermektedir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in müşavereye verdiği önem, sadece karar alma süreçlerinde değil, aynı zamanda sahabeye olan güveninin ve onların fikirlerine verdiği değerin de bir yansımasıdır. Sahabe, kendilerine danışıldığı için değerli ve sorumluluk sahibi hissederken, bu durum toplumda aidiyet ve güven duygusunu pekiştirmiştir. Danışılan sahabenin görüşü, bir emir gibi algılanmış ve derhal uygulamaya geçirilmiştir.
İstişare, Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde yalnızca bireylerle sınırlı kalmamış, zaman zaman sahabenin tamamının görüşüne başvurularak geniş katılımlı bir anlayışa dönüşmüştür. Bu da istişarenin kapsamının ne kadar geniş olduğunu ve katılımcı bir yönetim anlayışının temellerinin o dönemde atıldığını gösterir.
Sonuç olarak, danışma ve müşavere, sadece bir yönetim tarzı değil, aynı zamanda İslam toplumunun ruhunu oluşturan, adalet, emr-i bi’l-mâruf ve nehy-i ani’l-münker gibi ilkelerle iç içe geçmiş temel bir prensiptir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in uygulamaları da göstermektedir ki, danışılarak alınan kararlar, toplumun bütün kesimlerini kuşatan, daha adil ve sağlıklı çözümlerin temelidir.
Editör
YazarAllah Rasûl’ünün arkadaşlarından bir grup bir keşif anında bir kabile reisini yakalayıp getirir. Allah Rasûlü de hapishane vazifesi de gören mescide başına nöbetçi de koyarak konulmasını ister.Allah R...
Yazar: M. Emin KARABACAK
“En-Nakî” ismi, ruhen, bedenen, ahlâken ve amelen tertemiz olan bir zatı ifade eder. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hayatı, bu ismin mükemmel bir tecellisi olarak karşımıza çıkar. O, sadece zahirî temizlik...
Yazar: Editör
Gönül kelimesi, Türkçenin en eski kelimelerinden biridir. Eski Türkçede “könül” biçiminde kullanılmış, zamanla ses değişimlerine uğrayarak günümüz Türkçesinde “gönül” hâlini almıştır. “Könül” kelimesi...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
Sultan V. Murad’ın Meyl-i Servet Kadın’dan dünyaya gelen kızıdır. 2 Ağustos 1875 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda doğmuştur. Henüz 2 yaşını idrak ediyorken babası Sultan Murad’ın tahttan inmek mecburiy...
Yazar: Bengisu HAYAT