Dua Çiçeği
Bütün çiçekleri çok sevsem de güllerin ve papatyaların gönlümde ayrı bir yeri vardır. Annem ise çiçeklerden en çok menekşeleri sever ve evde saksı içinde yetiştirir. Mor ve pembe çiçekler açtıklarında ise evimize bahar gelir. Annem, her gün menekşelerin yanına gidip,
-Nasılsınız neşe kaynaklarım, iyi olduğunuzu görüyorum. Çiçekleriniz canlı, yapraklarınız diri. Sizi çok seviyorum.
-Anne, ya bizi.
-A a Beyzanur, çiçekleri mi kıskanıyorsun yoksa? A bir yaşıma daha girdim.
Anneme bazen böyle şaka yapmayı seviyorum. Tepkisi gülümsetiyor beni. Gerçi çiçeklere de arada imrenmiyor değilim hani. Bugün annemin arkadaşı bize oturmaya geldi. Hediye olarak kocaman, bol yapraklı bir bitki getirmişti. Şimdi menekşelere bir de bu çiçek eklenmişti. Annem gidip gidip ona bakıyordu. Bir ara arkadaşına;
-Değişik bir çiçek. Adı nedir?
-Dua çiçeği. Akşam yapraklarını yukarıya kaldırır. Yaprakların görüntüsü dua eden ellere benzer. O yüzden adını dua çiçeği koymuşlar.
Duyduklarıma inanamıyordum. Çiçek dua ediyor olabilir miydi? Artık ikide bir ben de masanın başındaydım. Gözlerim çiçekte, ne zaman yapraklarını havaya kaldıracak diye merak ediyordum. Çiçekte hareketlenme olmayınca sıkıldım, odama geçtim. Biraz kitap okudum. Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum, kardeşim koşarak odama geldi.
- Dua ediyor, gördüm abla. Dua ediyor…
Hemen odaya koştuk. Çiçek yapraklarını gerçekten havaya kaldırmıştı. Dua ediyor izlenimi veriyordu. Kardeşim de duaya başladı. Sonra ben de ona katıldım.
- Vatanımızı, milletimizi ve bizi koru Allah’ım. Derslerimizde başarılı olmamızı nasip eyle. Belalardan kazalardan bizleri emin eyle!
Biz dua ederken annem;
- Âmin. Dua çiçeğine imrendi benim yavrularım. Kendileri de bir dua çiçeği oldular, çok da güzel oldular.
Sonra o da açtı ellerini,
- Sen vatanımızı, milletimizi belalardan kazalardan, afetlerden koru Allah’ım! Âmin!
Emine Yılmaz DERECİ
YazarÖmer sevinçle merdivenleri çıktı. Kapıyı açan annesine selam verip içeriye girdi. Odasına yöneldi. Mutlu olduğu her halinden belli oluyordu. Odasından bir süre çıkmayan Ömer’i annesi merak etti. Ömer’...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Genç dağ keçisi kaşlarını çattı. Esen soğuk rüzgâr hoşuna gitmemişti. Dağların zirvelerinde, kayalıkların arasında yaşamak onu mutlu etmiyordu. Her an düşme korkusu yaşıyor, adımlarını korkarak atıyor...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Dedesi ile beraber parktan eve dönüyorlardı. Esen sert, soğuk rüzgâr üşümesine sebep oldu. Dedesi, Beyzanur’a bakıp,- Kar soğuğu torunum. Yakında yağar.Beyzanur başını gökyüzüne çevirdi. O sırada burn...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
İri sincap telaş içinde ceviz ağacının dibinde dolaşıyordu. Kızıl tilki veya kara kartalın kendisini görmesinden korkuyordu. Onların öğle yemeği olmak istemediğinden pür dikkat etrafı gözetlerken yanı...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ