AYASOFYA-İ KEBİR'DE ÖĞLE NAMAZI
Geçenlerde Ayasofya-i Kebir Camii’nde namaz kılma şerefine eriştik. Daha önce iki kez gitmemize rağmen ancak bu üçüncü gidişimizde girebildik. Çocukluğumuzdan bu yana, Ayasofya-i Kebir Camii’ni Fatih Sultan Mehmet'in hem emaneti hem hediyesi gibi görür ve müze hâlinde olup da içinde ayakkabılarla dolaşıldığını düşündükçe emanete hıyanet etmişiz gibi çok üzülürdük. İçeride ve dışarıdaki çatlak seslere rağmen, nihayet cami kimliğine tekrar kavuştu ve biz orada öğle namazını kılarken ona kavuşmanın heyecan ve mutluluğunu yaşadık. Ayasofya-i Kebir Camii’nin içinde dolaşırken, tarihi iliklerine kadar hissediyor insan. Kilise olduğu zamandan kalan mozaiklerle Kur'an-ı Kerim'den ayetler bir arada öyle güzel kaynaşmış ki; gafletten hidayete ermenin mucizesini anlatıyor sanki bize. Muhteşem mermer direkler, Helenistik Dönem’e ait yekpare olarak çıkarılan ve III. Murad Dönemi’nde Ayasofya’ya getirilen iki tane mermer küp, minber, hünkâr mahfili ve bütünüyle Ayasofya-i Kebir Camii bizim gönlümüzdeki yeriyle Hazreti Peygamber (s.a.v.)’in duasına mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Han’ın biricik emaneti görülüp içindeki maneviyatı yaşanmaya değer eşsiz bir yapı. Allah, bundan sonra en iyi şekilde korumayı nasip eder inşaallah. Fatih Sultan Mehmet Han’a uzun yıllar komşu olduk. Birçok yere yürüyerek giderken neredeyse her gün Fatih Camii’nin bahçesinden ve türbenin önünden geçerdik. Her defasında, onun huzurunda elimizden bir şey gelmese de kendimizi yine de suçlu hissederdik. Şimdi biraz daha uzakta otursak da hem bahçesinde türbesi bulunan Seyyid Mustafa Hâkî Hazretleri’ni hem de Fatih Sultan Mehmet Han ve diğer medfun bulunanları ziyaret için sık sık gitmeye çalışıyoruz. Dün de nasip oldu, gittik ve cuma namazından önce ziyaretimizi yaptık. Ayasofya'nın açıldığından beri hep olduğu gibi, huzurdayken kendimizi çok daha iyi hissettik. (Elhamdülillah.) Sebep olanlardan Allah razı olsun.
Raziye SAĞLAM
YazarSevgili çocuk dostlarım;Yakında okullar açılacağı için köyün bütün çocuklarında büyük bir heyecan var. Bir sabah Ömer;-Babaanne köydeki çocuklar yaz boyunca Kur’an Kursuna gittiler ya acaba kurs bitme...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Bir düğün mevsimini daha geride bırakıp sonbaharın ortalarına geldik. Gerçi son yıllarda düğünler artık illaki yaz ve bahar aylarında olmayıp kışın da yoğun bir şekilde yapılıyor. Görücü usulü ya da a...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Birkaç gündür iki ablamla birlikte Afyon Kaplıcalarındayız. Bu seyahat, hayatın yoğun temposu içinde, bir nefes alma gibi oldu. Çarşıyı gezerken, bir dükkânda çalışan bir çocuk, bizim uzaktan geldiğim...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Ben sekiz yaşındayken, Vefa’dan Fatih’e, otuz altı dairelik büyük bir apartmana taşınmıştık. Komşularımızın çoğu Karadenizli olduğu için, bizim adımız Malatyalılardı. İlk tanışırken, komşumuz Hafız Ha...
Yazar: Raziye SAĞLAM