Anne Babalarda Nasihat İkilemi
Allah Rasûl’ünün arkadaşlarından bir grup bir keşif anında bir kabile reisini yakalayıp getirir. Allah Rasûlü de hapishane vazifesi de gören mescide başına nöbetçi de koyarak konulmasını ister.
Allah Rasûlü ve Müslümanlar mescide gelişlerinde hâlini hatırını sorarlar. Adı Sümâme b. Üsâl olan bu kabile reisi Allah Rasûlü her uğrayışında ondan “Beni serbest bırakırsan sana şu kadar mal veririm.” gibi istekte bulunup biraz da tehditkâr ifadeler kullanır.
Üç dört gün geçtikten sonra Allah Rasûlü bu kişinin serbest bırakılmasını ister. Bırakılınca bu kişi bir hurmalığa gidip yıkanır ve tekrar daha önce tutsak tutulduğu yere gelerek “Allah'tan başka ilâh olmadığına şehadet ederim! Muhammed'in onun kulu ve Rasûlü olduğuna da şehadet ederim! Yâ Muhammed, vallahi yeryüzünde (şimdiye kadar) bana senin yüzünden daha sevimsiz bir yüz yoktu!
Şimdi senin yüzün bana bütün yüzlerden daha sevimli oldu. Vallahi benim için senin dininden daha sevimsiz bir din yoktu! Dinin de benim için bütün dinlerden daha sevimli oldu! Vallahi, benim için senin beldenden daha sevimsiz bir belde yoktu. Şimdi belden de benim için bütün beldelerden sevimli oldu!” der.
Burada bu kabile reisinin Müslüman olmasına sebep, Allah Rasûlü ve Müslümanların örnek davranışlarıdır. Ve bu kişi, Allah Rasûlü ve Müslümanların sadece üç dört gününden, onda da mescitteyken sergiledikleri hâllerden etkilenerek dinini değiştirmiştir. Fakat biz çocuklarımızla belki günün 24 saatinde her gün beraberiz. Dolayısıyla güzel olmak yeterlidir, bunun için psikoloji okumaya gerek yoktur.
Eskiden anne babalar psikolojinin P’sini bilmezlerdi. Çocuklarını eğitirken de sadece davranışlarıyla örmek olmaya çalışırlardı. Günümüzde ise çocuklar daha çok kitaplara göre yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Kitaplara göre yetiştirilirken de öncelik hal değil nasihat olmaktadır.
Nasihatle çocuk yetiştirme sosyo-ekonomik seviyesi yüksek ailelerde daha çok görülmektedir. Nedenlerine gelince anne babaların çalışması, çocuklara gereken zamanı ayır(a)mamaları, çocukların bir dedikleri iki edilmediği takdirde sözlerinin dinleneceği, her şeyleri tam olursa istenen şekilde ideal bir çocuk olabileceklerine inanmalarını sayabiliriz.
Günümüz anne babalarına baktığımızda çocuk eğitimi konusunda yeterli bilgi ve donanıma sahip olduklarını biliyoruz. Ailesinden iyi bir eğitim almamış ya da alıp da bunu davranışa dönüştürememiş kimselerin uygulama konusunda sıkıntılar yaşadıklarını da biliyoruz. Ancak sadece bilmek yeterli olmuyor. Başka bir ifadeyle bilmek ayrı, uygulayabilmek ayrı bir şeydir.
Bu, yemeği yemek kitabına göre yapmak gibi bir şey. Eski anneleri göz önünde bulundurduğumuz zaman bunu daha iyi anlıyoruz. Kitaba göre yemek yapan var; fakat bunu başaran azdır. Mutfaktan gelen insanlar bu işi daha güzel yapmaktadırlar. Annesinden yemek yapmasını öğrenmiş kişilerin yemekleri daha lezzetli olmaktadır. Çünkü bu konuda tecrübe kazanmış ve anne de yerine göre geri bildirimlerini vermiştir.
Çocukluğunda ailesinden güzel bir terbiye, yerinde ve zamanında geri bildirimler alanlar, anne baba oldukları zaman çocuklarına nasihat etmek yerine en güzel şekilde model olacaklardır.
Anne Babalarda Nasihat İkilemi
Sözlükte nasihat; doğru yola, iyiye, güzele sevk etmek için yapılan konuşma ve öğüt olarak tarif edilmektedir. Nasihatte önemli olan ve beklenilen; kişinin doğru olarak bildiği ve kendi hayatında uyguladığı, karşısındakinin de hayatında uygulamasını istediği öğütlerdir.
Nasihatin insan hayatındaki uygulanırlığına dikkat çeken İmam-ı Gazali de: “Nasihat vermek kolaydır. Nasihati kabul etmek güçtür…” demiştir.
Nasihat toplumsal hayatta olduğu kadar çocuk eğitiminde de önemli bir yere sahiptir. Bazı anne babalar, çocukların olumsuz davranışlarını bırakmaları konusunda nasihat ederken bazıları da çocuklarının okuyup daha iyi yerlere gelmeleri konusunda nasihat etmektedirler. Sonuçta her anne babanın çocuklarına edeceği bir nasihati ve gerekçesi vardır.
Bu yüzden çocukların eğitiminde sadece nasihat boyutunu dikkate alan anne babalar, sözlerinin tutulmadığını görünce ister istemez üzülmektedirler. Bu tür anne babaların durumu için Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylersiniz?” (Saff, 61/2)
Söylediği sözü ve yaptığı nasihati hayatında yaşamayan, çocuklarına uygun model olamayan anne babaların edeceği nasihatin de hiçbir faydası olmayacaktır. Bu noktada çocuğa verilecek eğitimin söz ile değil, hal ile olması gerekmektedir. Mevlana Hazretlerinin “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” sözü anne babalara, çocuklarına model olma konusundaki ince noktayı çok güzel ifade etmiştir.
Çocuklara yapılacak nasihatler, yerinde ve zamanında özlü bir şekilde verildiği takdirde etkili olmaktadır. Çocuklara yapılacak uzun uzun nasihatler, çocuklar tarafından hem sıkıcı bulunmakta hem de benimsenmemektedir. Bu nedenle çocukları eğitip yetiştirirken, nasihat etmek yerine, model olmak gerekir. Evde çocuğun ders çalışmasını isteyen anne babanın, çocuğuna model olması için kitaplarla haşır neşir olması gerekir. Çünkü çocukların anne babaların sözlerine değil, onların davranışlarına baktıklarını bilmeyenimiz yoktur.
Olumsuz davranışlar sergileyen bir anne babanın çocuklarının olumsuz davranışları bırakması ve bu davranışların yanlış olduğunu anlatmaya çalışması ne kadar etkili olabilir ki! Yine kendisi olumsuz davranışlar sergilemede bir sakınca görmeyen; fakat çocuğunun olumsuz davranışlarına aşırı tepki veren bir anne babanın davranışları ne kadar tutarlı olabilir ki! Çocuğa uygun şekilde model olmak yerine; “Çocuğum, dediklerimi yap; fakat gittiğim yoldan gitme.” sözü çocukta ne kadar etkileyici olabilir ki!
Sadece nasihatle çocuk yetiştirilmiş olsaydı Cenabı Hak, insanlara sadece ilahi kitap gönderirdi. İnsanların örnek alabilecekleri peygamberleri göndermesine gerek kalmazdı. Oysa Cenab-ı Hak, ilahi kitaplarla birlikte peygamberlerini de gönderdi ki insanlar hem onları model alsınlar hem de yaşantılarını onların yaşantılarına göre düzenlesinler istedi.
Cenabı Hak; Peygamber Efendimizi (s.a.v), peygamber olmadan önce, ahlaken ve davranış olarak örnek olması için toplum içinde tutarak insanlara model olarak sunmuştur. Bu sebepledir ki Peygamber Efendimiz (s.a.v) insanların güvenini kazanmış ve O’nun dürüstlüğü konusunda insanlar hemfikir olmuşlardır. Bu sebeple O’na “El-Emin” denmiştir.
Peygamber Efendimizin (s.a.v) sözleri ile davranışları arasındaki tutarlılık, O’nu insanlar tarafından daha fazla saygı görmesine ve sözlerinin insanlar üzerinde daha etkili olmasına neden olmuştur.
Burada Peygamber Efendimizin (s.a.v) hayatının anne babalara en güzel örnek olduğunu düşünüyorum. Anne babalar çocuklarını eğitip yetiştirirken Hz. Peygamber (s.a.v) misali, ahlaken güzel olup, davranış ve sözler arasında tutarlık göstermeli ki hem çocuklarına uygun bir model olsun hem de yapmış oldukları nasihatler tutulmuş olsun.
Çocuklar ileride nasıl görülmek isteniyorsa onlara o şekilde model olunmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), ümmetine nasıl model oldu ise anne babaların da çocuklarına iyi evlat ve başarılı çocuk yetiştirmek adına iyi bir model olmaları gerekir.
Dürüstlük ve ahlak konusunda çocuklarına uygun model olan anne babalar; çocuklarıyla iletişimin yanında davranış olarak da onlara uygun model olabilirler. Anne babalarını model alan çocuklar, yeri geldiği zaman onların tecrübelerinden faydalanmak için nasihatlerine başvuracaklardır.
M. Emin KARABACAK
YazarAnadolu irfanı; Anadolu’da oluşan ve çevreye yayılan İslâm dini menşeli bilgece düşünce ve yaklaşımdır, tarihten günümüze tevarüs edilen bir bilgelik mirasıdır. Anadolu Müslümanlarının dinden beslener...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL
Bir öğrenci velimiz, “Hocam, benim 2. sınıfa giden oğlum okula gitmek istemiyor. Nedenini sorduğumuzda ise gerekçe olarak, öğretmenin kendisini istediği arkadaşla aynı sırada oturtmamasını gösteriyor....
Yazar: M. Emin KARABACAK
Çocukların kendilerini özgürce ifade edebilecekleri en iyi şey, çizdikleri resimlerdir. Çizdikleri resimler, sansürsüz, objektif ve gerçekçidir. Çünkü çocuklarda soyut zekâ tam gelişmediği için olayla...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Bazı zincirler gözle görülmez. Sessiz ve sinsi bir şekilde, tıpkı bir sarmaşık gibi sarar hayatımızı. Buna en güzel örnek, başta telefon olmak üzere, tüm dijital aygıtlar diyebiliriz. El telefona gide...
Yazar: Gülşen CANPOLAT