Aşırı Koruyucu Anne Babalar
Aşırı koruyucu tutum, adından da anlaşılacağı üzere, anne babaların çocukların üzerine fazla düşmesidir. Başka bir ifadeyle çocuğun üzerine fazla düşmesi ve gereğinden fazla korumaya çalışmasıdır.
Ailelerin tek çocukları, iki ya da üç kızdan sonra doğan erkek çocukları, anne babanın uzun yıllar doktor doktor gezdikten sonra doğan çocukları, kardeşleriyle aralarında yedi sekiz yaş olan son çocuklar, nine ve dedenin elinde büyüyen çocuklar vb. aşırı sevgi adı altında şımartılarak büyütülen çocuklar, bu sınıfa girmektedir.
Çocuklarını aşırı seven anne babalar, daha çocuk doğar doğmaz “Çocuğuma iyi bir anne baba olabilecek miyim, çocuğumu iyi besleyebiliyor muyum, ona iyi bakabiliyor muyum?” kaygısı içine girerler. Bu kaygılar ilk zamanlar normal karşılanırken zamanla iki taraf için de sıkıntı olmaya başlar.
Okula anne babası tarafından getirilip götürülen bu çocukların bir dedikleri iki edilmez. Bu tür çocuklar, anne babaları tarafından iyi beslenemez diye kendi başlarına yemek yemelerine, terleyip hasta olur diye koşup oynamalarına müsaade edilmez. Üstünü kirletir, bir tarafını incitir diye de dışarıya çıkmalarına fazla izin verilmez. İşte bu duruma bazı örnekler:
Terleyecekler ya da hasta olacaklar diye koşmalarına mı izin verilmez. Üzeri pislenir ya da mikrop kapar diye sokağa çıkmalarına izin verilmez. Düşüp bir tarafını incitir diye sokağa çıkmasına izin verilmez. Dışarı çıkacaksa da tek başına çıkmasına izin verilmez ve üşüyüp hasta olmasın diye kat kat elbiseler giydirilir. Yolda giderken anne babasının elini tutmayıp tek başına yürüme isteğine müsaade edilmez… Ona dokunma, bunu elleme, oraya gitme, şunu yapma gibi söylemlerle çocukların gelişimleri engellenir. Yani çocuk leb demeden leblebi anlaşılır ve çocuk adına her şey düşünülüp yapılır. Bu durum, çocukların farklı bir birey olduklarının ve bağımsızlıklarının önüne geçer. Bu, çocukların bağımlı bir kişiliğe bürünmelerine neden olmaktadır.
Çocuklar Kişilik Özürlüsü Olmasın!
Çocukların büyüme aşamasındaki eğitimleri, kelebeklerin kozadan çıkış aşamasına benzemektedir. Anne babalar çocuklara ne kadar müdahale ederse onların kişisel gelişimlerine de o kadar set koymuş olur.
Anne babalar, kelebeğin kozadan rahatça çıkabilmesi için ona yardım eden çocuk gibi çocukların da kendi başlarına yapabilecekleri işleri yaparak onlara nasıl zarar verdiğini fark edemiyor. Olmadık yer ve zamanda çocuklara o kadar müdahale ederler ki bu işten ne anne babalar ne de çocuklar hoşnut olur. Anne babanın hayatı çocuğa müdahale etmek ve çocuğun peşinden koşmakla geçerken çocuğun hayatı da ister istemez anne babanın hayatından farklı geçmez.
Almanya’da yapılan bir araştırmada, 2 yaşındaki çocuklarını parkta oynatan Türk ve Alman aileler, yaklaşık bir saat boyunca gözlemlenir. Bir saatin sonunda, Türk aile parkta oynayan çocuğuna 14 defa müdahale ederken Alman aile 4 defa müdahale etmiştir.
Çocuklar eğitilip yetiştirilirken onlara ne kadar müdahale edilirse büyüdükleri zaman da kendi ayakları üzerinde durmakta o kadar zorluk çekerler. Kendilerine güvenemeyen, kararlarını vermekte zorlanan bu çocuklar, büyüdükleri zaman hayatlarını bağımlı bir kişi olarak sürdürürler. Bu çocuklar, toplumsal hayata karıştıklarında kendi başlarına sorumluluk almaktan korkar hale gelirler.
Bu çocuklar büyüyüp okula başladıkları zaman, ders çalışmayan ve sorumluluk almaktan korkan, kendine güvensiz, pasif bir öğrenci olurlar. Bu durumu gören anne babalar; “Hocam, bu çocuğun her şeyi tam olduğu halde neden ders çalışmıyor?” diye hayıflanmaya başlarlar.
Tüm istekleri anında karşılanan, her şeyi dört dörtlük yapılan, anne babasına bağımlı olarak yetiştirilen bu çocuklar, ders çalışmaya da istekli olmazlar. Bu çocuklar tek başlarına ödev yapamazlar ve öğretmenin anlattığı dersi kolay anlayamazlar. Birinci sınıfa başlayıp da annesini günlerce sınıfta oturtup onun gitmesine izin vermeyen çok çocuk vardır. Hatta imkânı olsa okula da anne babalarını göndermek isterler. Gerçi imkân olsa çocuğunun adına sınava girecek anne baba da çoktur.
Yemeyip yedirilen, giymeyip giydirilen bu çocuklar -bırakın ders çalışmayı- biraz daha büyüyünce sorumsuz ve üzerine fazla gidilince de asi bir çocuk olacaktır. Çünkü küçük yaşlarda arkası toplanan bu çocuklar, büyüdükleri zaman da arkalarını toplayacak birilerini ararlar. Bu tip çocuklar toplum içinde kendi görevlerini tek başlarına yapamayacak kadar aciz duruma düşerler.
Her şeyi anne babası tarafından yapılan bu çocuklar, kendilerine güvenemediklerinden sorumluluk almaya da istekli olamazlar. Bu çocuklar; kendi ayakları üzerinde duramayan, bağımlı, öz güveni gelişmediğinden sorumluluk alamayan, kendi kapasitesini tanıyamayan, daima geri planda başkasının desteğini arayan, sosyal ilişkilerde geri planda duran, sosyal becerilerde akranlarından geri kalan çocuklar olurlar. Bu çocuklar, büyüdükleri zaman hayatta hep birilerinin gölgesinde yaşayarak yönetmekten çok yönetilmeye müsait kişiler olurlar. Peki, bu çocuklar için neler yapılmalı?
M. Emin KARABACAK
YazarDünyada 246 milyon çocuğun emeği sömürülmektedir. İstismarların başında, çocuk ticareti gelmektedir. Eğitimsiz ve yoksul ailelerin bir milyon civarındaki çocuğu, iş ve eğitim vaadiyle kandırılıp kaçır...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Otoriter anne baba deyince akla çocuklar üzerinde psikolojik baskı kurup yeri ve zamanı geldiğinde bu baskıyı hissettiren, zaman zaman da şiddet kullanabilen anne babalar gelmektedir.Yaşadığımız çağda...
Yazar: M. Emin KARABACAK
Eylül yaklaştı, tatil anıları bavullara yerleşti ve sabah erken kalkmalar yeniden hayatımıza giriyor... Okul zili yalnızca çocuklarımız için değil, biz anne babalar için de yeniden başlayan bir ritmin...
Yazar: Editör
Toplumumuzda genel olarak çocuklar, sorumluluk duygusu gelişmiş bireyler olarak değil de bağımlı kişiler olarak yetiştirilmektedir. Bunun sonucunda çocuklar, bağımlı kişiliğe bağlı olarak, sorumluluk ...
Yazar: M. Emin KARABACAK