Ada Sahibi ya da Ada Olmak
Tanınmış bir gezgin ve araştırmacı, bir gezisi sırasında Atlas Okyanusu'nun ıssız bir yerinde, çığlıklar atan milyonlarca kuşun havada daireler çizerek uçtuğunu gördü. Kulakları sağır edecek denli yüksek sesle çığlıklar atan kuşların kimileri yoruldukça kendilerini okyanusun dev dalgaları arasına atıyordu. Onlar bu son hareketleriyle yaşamlarına son veriyor, kendilerini okyanusun dalgalarına bırakırken, çaresizlikten ölüme teslim oluyordu.
Bu olaya yalnızca araştırmacı gezgin değil, o bölgedeki balıkçılar da yıllardır tanık olmuşlardı. Kuş bilimcileri ise yaptıkları araştırmalarda göçmen kuşların farklı yönlerden gelerek okyanusta bu noktada birleştiklerini keşfediyorlar fakat onların birbirleri peşi sıra kendilerini ölümün kucağına atmalarının nedenini bir türlü çözemiyorlardı.
Gerçek, geçtiğimiz yüzyılın ortalarında anlaşıldı. Bu trajik olayın yaşandığı yerde bir zamanlar bir ada vardı. Göçmen kuşların göç yolu üzerinde bulunan bu ada, bir deprem sonunda, okyanusa gömülmüştü. İnsanların, yok olduğunun farkına bile varamadıkları ada, göç yollarının ortasında kuşlar için vazgeçilmez "dinlenme" durağıydı.
Kuşlar, binlerce yıllık içgüdüsel alışkanlıklarıyla adanın yerini bilmekteydi ve yıpratıcı, uzun yolculuklarının ortasında, biraz dinlenebilmek ve toparlanabilmek için, yine binlerce yıllık kalıtımsal güdüleriyle, okyanusun ortasındaki adaya geliyordu ama olması gereken yerde adayı bulamayınca, yorgunluktan bitkin bedenlerini çığlık çığlığa okyanusun sularına bırakmak zorunda kalıyordu.
Söz kendini toparlamaktan açılmışken soralım: Sizin hiç "kendinizi toparlayacağınız" bir adanız oldu mu? Yaşamın uzun "göç yolları"nda acaba, sizin de bir yudum taze soluk alabileceğiniz, yolunuzun kalan bölümüne dinç olarak devam etmenizi sağlayabileceğiniz bir adaya sahip olabildiniz mi?
Bir gün yerinde bulamadığınızda ise, ona ille de ulaşmak ve sığınmak için başınız dönercesine, dengeniz bozulurcasına çırpınıp kanat çırptığınız bir ada yaratabildiniz mi yaşamınızda kendinize?
Her şeyi sınırsızca paylaşabildiğiniz bir dost, yola birlikte çıkacak denli güven duyduğunuz bir arkadaş, size her zaman huzur verecek bir eş, ulaşmak için yıllardır uğraş verdiğiniz bir amaç edinebildiniz mi? Şöyle daha iyi bakın çevrenize...
Size gelen, size sığınan...
Sizin gittiğiniz, sizin sığındığınız...
Sizin bulduğunuz dostlarınızı bir düşünün. Sonra da bir gerçeği görün gözlerinizle:
Sizin durup soluklandığınız ve kendinizi toparlayabildiğiniz kaç adanız var çevrenizde ve...
Durup sığınmak ve kendilerini toparlayabilmek için size ihtiyaç duyan kaç dostunuz için siz bir adasınız?
Sema KORKMAZ
YazarYaşı 75’e dayanmıştı Muhammed Baba’nın. İki katlı evinin üst katını oğlu ve gelinine vermiş, kendisi de kapıcı dairesi gibi olan alt kattaki evde hayatını eşiyle sürdürüyordu. Hayatı boyunca çalışıp h...
Yazar: Sema KORKMAZ
Ebu Dücane (r.a.) sabah namazlarını Rasûlullah (s.a.v.)'ın arkasında kılmayı âdet edinmişti. Ancak namaz biter bitmez süratle mescidden çıkar giderdi.Bu davranışı Rasûlullah (s.a.v.)'ın dikkatini çekm...
Yazar: Sema KORKMAZ
Beşinci Osmanlı padişahı Çelebi Mehmed’in yedi kızından biridir. Annesi, Kumru Hatun’dur. 1407’de Amasya veya Merzifon’da doğdu. Çocukluk yılları, Osmanlı’nın en buhranlı dönemi olan Fetret Devri’ne r...
Yazar: Bengisu HAYAT
Şaka gibi geliyor ama inanın, bunların hepsi gerçek… Düşünün; hava buz gibi. Camiye gittiniz. Şadırvanda abdest alacaksınız ama buz gibi su içinizi titretiyor. Tam o anda elinde ibrik, yanınızda bir g...
Yazar: Sema KORKMAZ