Hayatı Tevekkül Merkezli Yaşamak
Hayatın olumsuz taraflarını daha çok mu görüyoruz? Gelmeyen yarının daha kötü olacağını mı düşünüyoruz? Henüz gelmeyen gelecek için her geçen gün daha çok mu kaygılanıyoruz. Ya da geçen geçmişe mi takılıp kalıyoruz?
Sonuç ne mi? Depresyon… Depresyona bağlı ilaç kullanımı hızla artıyor. Ülkemizde neredeyse her dört kişiden biri antidepresan kullanmış. Depresyon oranlarının giderek artması ciddi toplumsal bir sorundur. Olayın asıl can alıcı kısmı, sorunun doğru teşhis ve tedavisidir.
Depresyon, fizyolojik ve psikolojik sonuçları olan anlam kökenli bir rahatsızlıktır. Yani hayata ve olaylara bakış açımızla ilgilidir. Kullanılan ilaç, semptomlar için iyileştirici etki gösterebilir ancak, hayata bakış açımızı değiştirmedikçe o ilaca hep bağımlı kalma ihtimalimiz vardır.
İlaç ile ilgili can alıcı şöyle bir durum var: Bu ilaçlar uzun vadede ne kadar olumlu etki gösteriyor? ABD’de yapılan bir araştırmada, depresyonu, antidepresanların değil, ‘antidepresanların iyi geleceğine inanmanın’ iyileştirdiği ortaya çıkmıştır. Yani, her şey olumlu bakışta…
Peki olumlu bakış nasıl sağlanır? Tabii ki hayatımız ile ilgili yapılması gerekenleri yaptıktan sonra gerisini Allah’a bırakarak.
Psikolojimizi korumak, çoğu kez bizim olumlu çabalarımıza bağlıdır. Çabalarımızın yeterli olduğunu düşünüyorsak gerisini Allah’a bırakacağız.
Psikolojimizi koruyan en önemli anahtar tevekküldür.
Elbette hayat zorluklarla doludur. Elbette dünyaya tatil için, dinlenmek için gelmedik. Zorluklar yaşayacağız; zorluklarla sınanacağız. Önemli olan, zorluklar karşısında ne yaptığımız ve nasıl düşündüğümüzdür.
Hayatı tevekkül merkezli yaşamamız gerekir. Allah’a tevekkül etmek ve teslimiyet içerisinde bulunmak, yaşanan yoğun stresten korur ve bireyin hayata bakışındaki olumsuz düşüncelerin dağılmasında çok önemli etkiye sahiptir.
“Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz!” kuralını asla unutmamamız gerekiyor. Yine Yüce Allah, “Hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için hayırlı olabilir.” demiyor mu? Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Musa ve Hz. Hızır kıssasını düşünelim: Geminin delinmesi o an için gemi sahibine göre kötüdür ama, sonraki gelişmelere baktığımızda, bunun bir kayıp değil bir kazanç olduğunu görürüz.
Dindar insanların, daha doğrusu dine uygun yaşayan ve dine göre düşünenlerin, zorluklar karşısında daha çabuk toparlandıkları görülmektedir. Çünkü, onlar zorluklar karşısında elinden geleni yaptıktan sonra Allah’a tevekkül ediyorlar.
Hayatın zorlukları karşısında dua etmek insanın ruhsal sağlığını korur. Dua eden insanlar tevekkülün ferahlatıcı yönünden de yararlanırlar. Dahası, ruhsal hastalıklar karşısında tedavi edici özelliği de vardır. Hatta duanın, rahatsızlıkların fizyolojik belirtilerinin azalmasında da önemli etkisi olduğu, araştırmalarla ortaya çıkmıştır.
Hayatın inişli çıkışlı yollarında ilerlerken, zorluklar karşısında tevekkül ve Allah’a teslimiyet, kişinin kaygı, korku ve panik yaşaması gibi olumsuz faktörlerini azaltıcı etkiye sahiptir.
Tevekkül merkezli yaşamak, ruh sağlığımızı korur, yalnızlığımızı ve ümitsizliğimizi giderir, bizlere iyimser bir bakış açısı kazandırır, yaşanan keder ve acılara karşı bizlere dayanma gücü verir.
Ziya Paşa’nın ifadesiyle tevekkül;
Allah’a tevekkül edenin yaveri Hak’dır
Nâ-şâd gönül bir gün olur şâd olacakdır.”
Yani, Allah’a inanıp tevekkül edenin yardımcısı Allah’tır; mutsuz gönüller bir gün elbet mutlu olacaktır.
Selam ve saygılarımla…
Eşref BOLUKÇU
YazarYüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, ölümü hayatla anlamlandırmıştır. Bir imtihan için insan, Allah tarafından yokluktan varlık âlemine getirilmiştir. Ölüm Kur’an’da Allah’a döndürülmek olarak n...
Yazar: Kemal DEMİR
Azîz Mahmûd Hüdâyî’nin Üstâdlarından: Nûreddîn-zâde Muslihuddîn Mustafa Efendi ve Gönül Dünyasından YansımalarNûreddîn-zâde, Belgradlı Münîrî (ö. 927/1521) tarafından “Zamanımızın Hasan-ı Basrîsi”,[1]...
Yazar: Fatih ÇINAR
Ziyâretçilerin Kaleminden Hulûsi Efendi (k.s.)’nin Gönülleri Eğiten Tasavvufî AhlâkıTasavvuf; Kur’an’ı Kerim’i Peygamber Efendimiz (s.a.v.) gibi yaşamaya çalışma gayretinin adıdır. Kettânî tasavvufun,...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Özür dilemek; insanî, ahlâkî, olmazsa olmaz bir değer... Samimiyet, hatayı kabul etme, telafi etme çabası, af dileme, pişmanlık ifade eden insanî bir değer.Hatasız insan var mı? Daha doğrusu insan ili...
Yazar: Eşref BOLUKÇU