İslâm’ın İlme Verdiği Önem
Yüce Rabb’imiz, insanı yaratılmışların en şereflisi olarak yaratmış ve ona mükemmel özellikler vermiştir. İnsanoğlu, verilen aklı ve özellikleri en iyi şekilde kullanmak zorundadır. İşte bunların başında ilim gelmektedir. İlim, yol gösterici olup hakikate ulaşmada en büyük yardımcımızdır.
Hadis-i şerifte: “Ya öğreten ol ya öğrenci ol ya dinleyici ol ya da bunları seven ol, beşincisi olma; helak olursun.” diye buyrulmaktadır. Hz. Ali; “Belimi iki kişi kırmıştır.” der ve şunları söyler: “Şerefinin ayaklar altına alınmasına göz yuman, hayâ perdesi yırtılmış utanmaz âlim. Allah’a ibadetle yaklaşıp kullukta bulunan ama ilim konusunda çaba göstermeyen cahil.”
Her Müslüman’ın Allah’a karşı olan vazifelerinde, hangi ibadeti nasıl yapabileceğine dair ilmi öğrenmeye çalışması farzdır. Bu ilmin insanı Allah’a yaklaştırıcı olması gerekmektedir. Bu itibarla insanı Allah`tan uzaklaştıran ilim fayda değil zarar getirir. “Allah’ım, fayda getirmeyen ilimden Sana sığınırım.” hadisinden anladığımız da budur.
“Kimin ilmi artar da zühdü artmazsa, onun sadece Allah`tan uzaklaşması artmış demektir.” hadisi de bize ilim-takva dengesini ikaz etmektedir. Eğer ilim, insanı Allah`a ibadetten alıkoyarsa, alıkoyduğu şeyler nafile ibadetler bile olsa o ilim bereket getirmez.
Kişinin öğrendiği şeyler kendisini Allah yolundan alıkoyuyorsa bu takdirde ilim adına öğrendiği şeylere de dikkat etmesi gerekmektedir. Zira her öğrenilen şey ilim değil, insanın ayağının kayması için birer vesile de olabilir. Kişi, eğer nelerin ilim olup olmadığını öğrenmek isterse, öğrendiklerinin kendindeki etkilerine bakarak karar verebilir. Tabiî ki bu ifade ettiklerimiz, âlet ve fen ilimleri için uygulanamayabilir.
İmam Mâlik, gerçek ilmin kalplerde huzur meydana getirecek bir özelliği olduğunu şöyle ifade etmiştir: “İlim, her öğrenilen şeyin başkalarına aktarılması değil, o Allah’ın kalplere koyduğu bir nurdur.”
Şunun da unutulmaması gerekir ki aklın ve ilmin yüce değerini bir koz gibi kullanıp dinî değerleri bunlara feda eden bir anlayış ne kadar yanlışsa, müspet ilimlere uzak durup bunların fayda getirmeyeceğini iddia etmek de o kadar yanlıştır. İlim, insanı gerçek değerlerine yükselttiği ve mutluluğa götürdüğü ölçüde faydalıdır. Dinsiz ilim kör, ilimsiz din de topal değil mi?
Cenab-ı Hak, Fâtır Sûresi 28. ayette: “Allah`tan ancak âlimler hakkıyla korkarlar.” buyurmuştur. Peygamberimiz ise hadis-i şeriflerinde, “Kim bildiği ile amel ederse, Allah ona bilmediğini öğretir.” “Âlimler dışındaki insanlar helâk oldu, ilmiyle amel etmeyen âlimler de helâk oldu. Bunların içerisinde ilminde ihlâslı olmayan, Allah rızası için ilim talep etmeyenler de helâk oldu. İşte sadece muhlis ve ilmiyle âmil âlimler kaldı. Bunlar da büyük bir tehlike üzeredirler.” buyurmuşlardır.
Geliniz; ilim, kitap ve okumanın önemini belirten şu güzel sözlere kulak verelim. Bunlar kulağımıza küpe olsun:
“Yaratan Rabb’inin adıyla oku.” (Alak, 1-3.)
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9.)
“De ki, Rabb’im ilmimi artır.” (20/Tâhâ, 114).
“İlim Çin’de de olsa gidip öğreniniz.” (Hadis-i Şerif)
“İlim öğrenmek erkek ve kadın her Müslüman’a farzdır.” (Hadis-i Şerif)
“Yararlı kitap insan için iyi bir arkadaştır.” (Hz. Ali)
“Okuma, içimizdeki bilinmeyen dünyanın kapılarını açan bir anahtardır.” (Cemil Meriç)
“Okuma zekânın gıdasıdır.” (Mehmet Kaplan)
“Okumasını bilirsen, her insanın bir kitap olduğunu görürsün.” (W. E. Channing)
“Okumak barut gibidir. Bir kez tutuşunca artık sönmez.” (Victor Hugo)
Sümeyye Büşra YILDIZ
YazarBizleri arınma ve bağışlanma ayına kavuşturan Rabb’imize sonsuz hamd, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)'ya binlerce salât ve selam olsun. Başı rah...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Toplumu toplum yapan millî ve manevî değerlerdir. Gelenek ve görenekler bunların arasında yer alır. Gelenek ve göreneklerimiz insanın köklerini hatırlatır. Bunların uygulanması, bilinmesi duygusal ola...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
Ya Rab ülkeler açan her zafere hasretizOrdumuzun başında muzaffere hasretizKıtalar dar gelirdi atlarımız koşarkenDurduğunda döktüğü kutlu tere hasretizVurdukça Kös sesleri titretirdi FrengiMohaç ufukl...
Şair: Ekrem KAFTAN
Fetih ruhu, nizam-ı âlem rüyasının Osmanlı gök kubbesi altında herkesin kendi hayatını yaşamasını, rüyasını gerçekleştirmesini mümkün kılan tek evrensel ve aşılamamış, benzersiz bir ruhtur. Bunu Fatih...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ