Pamuk
Hayvan sesleri sokağın sessizliğini bir anda bozdu. Havlamalar, melemeler… Balkondan baktığımda, iki yavrusu ile koşan bir koyun ve onu kovalayan iki köpek gördüm. Çevredeki büyükler köpekleri sakinleştirdiler. Köpeklerden korkup kaçan koyun ve yavruları ise gözden kaybolmuştu. Bir süre sonra bahçeden bir ses geldi,
- Me, me, me…
Ağabeyimle birbirimize baktık. Sonra merdivenleri inip bahçeye koştuk. Bahçemizde bembeyaz bir kuzu dolanıp duruyordu. Korkudan titriyor, sürekli annesine sesleniyordu.
- Me, me, me…
Anlaşılan, koyunun yavrularından biri panikle bizim bahçe kapısından içeriye girmiş, annesini kaybetmişti. Kuzunun o hâline çok acıdık. Annem de yanımıza gelip kuzuyla ilgilendi. Onu evimize taşıyıp büyük bir mukavva kutunun içine koyduk. Gündüz sürekli meleyen kuzunun gece sesi kesildi. Annesini bulana kadar bu kuzuya bakmak kolay olmayacaktı. Sabah erkenden yine me me sesleri ile uyandım.
Oturma odasına koştum. Baktım annem kuzuya süt içirmeye çalışıyor, annesini bir an önce bulmak lazım, deyip duruyordu. Kuzu, sütü içmek istemiyor, annesini arıyordu. Sonunda karnı iyice acıkmış olacak ki annemin de yardımıyla sütü içti. Ağabeyim;
-Bembeyaz, yumuşacık, adını Pamuk koyalım mı kuzucuğun?
Evet diye sevinçle haykırmıştım. Artık hep Pamuk’un yanında duruyor, onunla konuşuyor, oyunlar oynuyorduk. Bizimle güzel bir gün geçiriyordu. Babam bir kuzu bulduğumuzu gerekli yerlere haber verdi. Ertesi günü kapımıza orta yaşlı bir adam geldi. Yanında da bir koyun ve kuzu vardı. Pamuk, kardeşini ve annesini görünce yine melemeye başladı. Bu sefer sevinçten meliyordu. Annesinin yanında mutlu mesut yuvasına dönerken arkasına dönüp bize doğru melemeyi de ihmal etmedi.
Kendisine yapılan iyiliğe yine kendi diliyle teşekkür ediyordu. Kardeşiyle atlayıp zıplayarak oyunlar oynuyordu. Onu mutlu görünce ondan ayrıldığımıza üzülmedik. Hâlâ şen sesi kulağımda…
- Me, me, me…
Emine Yılmaz DERECİ
YazarRamazan ayında bin bir bereketDuadır verene iftar yemeğiAkşam ezanına başlar hareketŞifadır verene iftar yemeğiMisafirler doyar, güler yüzümüzAllah'a çok şükür olur sözümüzİyilikte yarış bizim özümüzS...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Ağaçkakan yeni yapacağı yuva için güzel bir köknar ağacı arıyordu. Henüz istediği gibi bir ağaç bulamamıştı. Ormanın üstünde bir süre uçtu. Koca koca ağaçlarının bulunduğu bir alana geldi.Küçük bir de...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Çoban Ali, köyün sığır ve küçükbaş hayvanlarını otlatır, geçimini çobanlıktan sağlardı. Her gün hayvanları köye uzak çayırlıklara götürürdü. Akşam karnı doyan hayvanlarla köye dönerdi. Her...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Dedemlerin bizi ziyaretinin ikinci günüydü. Dedem her fırsatta Peygamberimiz’i anlatmaya devam ediyordu. Hadislerin, Peygamberimiz’in sözleri, sünnetleri ise yaptıkları olduğunu hemen kavramıştım. Pey...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ