EL-LATÎF
KULLARINA VE BÜTÜN VARLIKLARA FAYDALI OLAN ŞEYLERİ GÜZELLİK VE İNCELİKLE İHSÂN EDEN Yüce Allah'ın el-Latîf ism-i şerîfinde, "ihsân etmek" ve "sırları bilmek" şeklinde iki anlam vardır. Kur’ân-ı Kerim'de, Yüce Allah'ın el-Latîf ismi yalnız başına kullanıldığı zaman; "ihsân, ilâhî lütuf, in'âm" mânâlarına gelir. El-Latîf isminin kullara bir tecellîsi olan lütuf, Allah'ın insanın iyi davranışlarına mânevî bir desteğidir. Allah'ın mü'min kullarına bir ikramı olan lütuf, insanda Allah'ın itâat gücünü yaratmasıyla meydana gelir. Yüce Allah, el-Latîf ismiyle her şeye nüfuz eder, her şeyden haberdar olur. O'nun için gizli kapaklı bir şey söz konusu değildir. O, karanlık bir gecede kara taşın üzerinde yürüyen kara karıncadan haberdardır. İşte buna göre her Müslüman kendisini disipline etmeli, Allah'ın her an hâzır ve nâzır olduğunu bilmelidir. Yüce Allah'ın el-Latîf isminden kullarının çıkaracağı birçok ahlâkî sonuç vardır. O nasıl ki kullarına merhametli ve yumuşak davranıyorsa, kendisine isyan edenleri hemen cezâlandırmıyor, belki tevbe ederler, pişman olurlar diye süre veriyorsa, insan da çevresindeki varlıklara merhametli ve yumuşak davranmalıdır. Özellikle insanları İslâm'a davet ederken, bu konuda "rıfk"la muâmele etmeyi asla ertelememelidir. İnsanların gönüllerini kazanmanın yolu, yumuşak bir dil kullanmaktan geçer. Kabalık, nezâketsizlik ve katı yüreklilik Müslüman ahlâkına sığmaz. Müslüman'ın hem dilinde hem de davranışlarında letâfet olmalıdır. Bir de işin ince ve gizli noktalarını Cenâb-ı Hak bildiği için, el-Latîf ismi, gönüllere bir jandarma gibi dikilmelidir. Kalbimizden Yüce Allah'ın sevmediği bâtınî hastalıklar (gıybet, haset, fesat, laf taşımak vb.) tamamen çıkarılıp atılmalıdır. Zihnimizi kötülüklerden temizlersek, bedenimiz de temiz olur. Çünkü Allah, temizdir, temizlenenleri sever. Zihninde ilâhî murâkabe altında olduğunu her an diri tutan bir Müslüman, Allah'la birlikte yaşamayı kendisine ilke edinir. O'nun el-Latîf isminin hayatında tecellî ettiğine inanan bir Müslüman, yeryüzünde iyiliklerin temsilcisi ve kötülüklerin de engelleyicisi olur.
Editör
YazarBir varmış bir yokmuş… Çok ama çok uzaklarda, büyük bir padişahın küçük bir oğlu varmış. Adı Mehmet’miş. Bu Mehmet öyle sıradan bir çocuk değilmiş; çok meraklı, çok zekiymiş.Küçük yaşta kitaplar okuma...
Yazar: Editör
"Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmek" mefhumu, insanlara genel manada güzellikleri telkin eder. Yaratılmışların en şereflisi olan insan, elbette ki, "ahsen-i takvim" üzere yaratıldığından fıtrî olarak...
Yazar: Editör
Kültürümüzde bahar ve çiçek; genellikle yenilik, tazelik, doğanın uyanışı ve hayatın yeniden canlanması gibi temalarla ilişkilendirilir. Bahar, kışın zorluklarından sonra gelen ferahlık ve tazelik anl...
Yazar: Editör
Her anne baba çocuğunu her türlü tehlikeden korumak ve kollamak ister. Bu, emanet ehli olmanın da bir gereği diyebiliriz. Fakat bazen bu koruma güdüsü ile alınan ileri derecedeki tedbirler, anne babay...
Yazar: Asuman DÜZGÜN