Camgöz ve Susuz Serçeler
Sevgili çocuk dostlarım;
Hafize Teyze bu sabah kahvaltıda;
- Çocuklar barajın suyu giderek azaldı. Aşağı köyde günlerdir sular kesikmiş.
Zeliş;
- Babaanne, gölün suyu da o kadar çekilmiş ki balıklar kıyıya vurmaya başlamış. Çok üzüldüm görünce.
Ömer;
- Lokman da bu sıcakta günlerdir yıkanamadığından şikâyet ediyordu.
- Suyumuz varken kıymetini bilmeliyiz çocuklar. İhtiyacımızdan fazlasını kullanıp boşa akıtırsak gün gelir böyle susuz kalırız. Zaten ormanlarımızı da koruyamadığımız için yağmurlar giderek azaldı.
Onlar böyle konuşurken, ellerinde su bidonlarıyla birçok insan bahçe kapısında belirdi. Üzgün oldukları her hallerinden belliydi. Hafize Teyze’yle çocuklar onları görünce, sofradan kalkıp yanlarına gittiler ve içlerinden biri;
- Hafize Teyze günlerdir köyde sular akmıyor. Bugün de artık köyün çeşmesi kurudu. Muhtar tankerle su getirene kadar sizin kuyudan birer bidon su alabilir miyiz?
Hafize Teyze ve çocuklar köylünün haline üzüldüler ve kâhyanın da yardımıyla kuyudan su çekerek herkesin bidonlarını doldurdular. Köylüler tam giderken Hafize Teyze;
- Durun! Ben Rüzgâr’la götürürüm sizi, dedi.
Onlar gidince Uzun Kulak;
- Camgöz, insanlar suyu neden israf ediyor acaba, diye sorunca ben;
- Arkadaşım, sanırım bir gün suların biteceğini hiç düşünmüyorlar, dedim.
Uzun Kulak;
- Doğru diyorsun. Daha geçen gün, köy meydanındaki çeşmeden su içen bir çocuğun içtikten sonra çeşmeyi açık bıraktığını gördüm.
Biz böyle konuşurken, önümüze “pat!” diye iki tane serçe düştü. İkisinin de ağzını açacak hali yoktu. Biz ne olduğunu sorunca biri zorlukla gözlerini aralayarak;
- Su! Su, dedi.
Uzun Kulak hemen Ömer’le Zeliş ’in yanına gidip havlayarak onları yanımıza çağırdı. Çocuklarla birlikte kâhya da yanımıza geldi. Yerde perişan bir halde yatan serçeleri görünce çok üzüldüler ve Zeliş hemen ikisini de kucağına aldı. Kâhya;
- Çocuklar bu serçeler çok susamış dedi ve damla damla su içirmeye çalıştı. Serçeler içtikçe gözlerini açmaya başladılar. Kâhya önlerine biraz da yem koydu. Serçeler onları da afiyetle yediler. Üzerine biraz daha su içtikten sonra çok teşekkür ettiler ve dolu karınlarıyla havalanmakta zorluk çekseler de başımızın üzerinde bir tur dönüp uçarak gözden kayboldular.
Görüşmek üzere çocuklar, hoşça kalın…
Raziye SAĞLAM
YazarBen sekiz yaşındayken, Vefa’dan Fatih’e, otuz altı dairelik büyük bir apartmana taşınmıştık. Komşularımızın çoğu Karadenizli olduğu için, bizim adımız Malatyalılardı. İlk tanışırken, komşumuz Hafız Ha...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Hayatımızın bütün alanlarını etkileyen sevgi, saygı, hoşgörü; bizi biz yapan, güzel yönlerimizi ortaya çıkaran, herkes tarafından takdir edilmemizi sağlayan, kendimize olan saygımızı var eden kavramla...
Yazar: Erdal KARASU
Birkaç gündür iki ablamla birlikte Afyon Kaplıcalarındayız. Bu seyahat, hayatın yoğun temposu içinde, bir nefes alma gibi oldu. Çarşıyı gezerken, bir dükkânda çalışan bir çocuk, bizim uzaktan geldiğim...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Nefsin başı hoş olur gerçi bî-namaz ileSen namazı bırakma, mi’rac et namaz ileGeçtiğimiz günlerde bütün İslâm âlemi olarak, Ramazan Bayramı’nı idrak ettik. Haberlerde Mescid-i Aksa’da tüm engellemeler...
Yazar: Raziye SAĞLAM