Suriye'de Esfele-i Safilin İnsan Modelleri
İçinde bulunduğumuz mübarek günlerde, Müslümanlar nefsini bir tarafa bırakıp Allah’a layık bir kul olma yolunda daha çok gayret ederler. Çünkü insan eşref-i mahlûkattır ve inancımıza göre, bunu korumak adına hep bir gayret içinde olmalıdır. Bir de kendi halkına her türlü işkenceyi reva gören Suriye’nin eski diktatörü Esad, Filistinlilere en ağır zulmü yapanlar ve onlara destek verenler gibi bir insan modeli vardır ki bunlara esfel-i safilin denir ve yaptıklarıyla insanı dehşete düşürürler.
Suriye’de Aralık 2024’te Baas rejiminin yıkılıp Beşar Esad’ın ülkeyi terk etmesiyle, yıllardır yapılan cinsel, fiziksel ve psikolojik işkenceler gün yüzüne çıktı. İşkencenin merkezi olan Sednaya Hapishanesi’ndeki görüntüler ve sağ kalabilen mahkûmların anlattıkları, insanın kanını donduracak cinsten.
Bunun dışında insanların evleri bombalandı, şehirleri yıkıldı. Kaynaklara göre, iç savaşın başlamasından bu zamana kadar 500 bin kişi öldürüldü. Suriyeliler bu zulüm sebebiyle ülkelerinden kaçıp dünyaya dağıldıkları, en çok da Türkiye’ye geldiklerinde, insanların çoğu onları ve onlara müsamaha gösterip tavizkar davranıyor diye devlet yetkililerini suçladılar.
Rahat koltuğumuzda oturup çayımızı yudumlarken, çoluk çocuk alabildikleri az bir eşyayla evlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalan Suriye halkını izledik ama Allah korusun, binde birini bile yaşamadığımız için hallerini çok da iyi anlayamadık. Bu sebepten empati kurmamız mümkün değil ama insanların her türlü zorluğu göze alıp çoluk çocuğuyla kendi vatanını terk etmek zorunda kalmasının geçerli sebeplerinin olabileceğinin düşünülmesi gerekirdi.
Baas rejimi yıkıldıktan sonra, kendi topraklarına dönmek üzere yola çıkanların yüzlerinde ülkelerine kavuşacak olmanın sevincini okuduk. Gittikleri yerde çok da kolay bir hayat beklemiyor onları. Yıllardır yaşanan zulümden ne evleri kaldı ne de ekonomik düzenleri ama dönenler için, kendi ülkelerinde olmak her şeyden daha önemli olmalı ki topraklarına sevinçle döndüler.
Geri dönenlerin sayısı Türkiye’de bulunanların sayısına göre çok az. Çoğu on seneden fazla zamandır burada oldukları için düzenlerini kurdular ama orada olup kendi vatanlarını kalkındırmak adına, bu geri dönüşlerin daha ciddi sayılarda olması önemlidir. Bir nesil belki belli zorluklar yaşayacak ama sonunda evlatlarına daha özgür ve daha yaşanılır bir ülke bırakmanın gururunu taşıyacaklardır.
Tüm bu olaylar, bize kendi vatanımızda özgürce yaşamanın ne kadar bulunmaz bir nimet olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu nimetin değerini bilmek, ecdadımıza ve bu cennet vatanımız için canlarını veren aziz şehitlerimize karşı boynumuzun borcudur.
Raziye SAĞLAM
YazarRamazan ayı, aileyle birlikte vakit geçirmenin, değerleri paylaşmanın ve ibadet bilincini güçlendirmenin harika bir fırsatıdır. Özellikle yemek vakitleri, çocuklar için hem eğlenceli hem de öğreticidi...
Yazar: Editör
Sevgili çocuk dostlarım;Havalar ısınınca, ağaçlar tomurcuklanıp çiçek açmaya, kuşlar hep bir ağızdan daha canlı ötmeye başladılar. Uzun bir kışın ardından bugün ilk kez Selman, Ömer, Zeliş ve köyün ke...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Nasıl yaşamalı sorusu çok mühim bir sorudur. Buna verilecek en doğru cevap ise, Ramazan’ı şiarlı ve şuurlu olarak karşılamak ve yaşamaktır. Mü’min insanın hayatının tamamında olması gereken bu şiar ve...
Yazar: Sema KORKMAZ
Bir süredir İsveç Göteborg’dayım. Soğuk ama temiz havası, geniş cadde ve sokakları, yemyeşil ormanları ve kıyılarında çöp yığınları olmayan sayısız gölleriyle, daha önce de birkaç kez bahsettiğim gibi...
Yazar: Raziye SAĞLAM