24 Saatte 2 Saat
Nefsin başı hoş olur gerçi bî-namaz ile
Sen namazı bırakma, mi’rac et namaz ile
Geçtiğimiz günlerde bütün İslâm âlemi olarak, Ramazan Bayramı’nı idrak ettik. Haberlerde Mescid-i Aksa’da tüm engellemelere rağmen kılınan bayram namazını izlerken, Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri’nin bu dizeleri geldi aklıma. Cemaatin çoğunluğunu gençlerin ve çocukların oluşturduğunu görünce doğrusu gözlerimiz yaşardı.
Çocukluğumuzda büyüklerimizden “Namaz dinin direğidir.” hadisini çok duyardık ve daha küçük yaşlardan itibaren, beş vakit namazımızı kılmaya çalışırdık. Ne okul ne de uyku bize engel olamazdı. İlkokul çağlarındayken, mübarek ramazan ayında sabah namazını camide kılıp gündüz de okula giderdik ve bu bize hiç zor gelmezdi.
İnsan düşününce “O zamanlar bize namazın önemini çok iyi anlatmışlardı da o yüzden mi bu kadar hevesle kılmaya gayret ediyorduk ya da şimdi biz neyi eksik yapıyoruz da etrafımızda namaz kılmayan bu kadar çok insan var?” diye kendi kendine sormadan edemiyor. Bazen nazımızın geçtiklerine “Kardeşim, namaz kılmak İslâm’ın beş şartından biridir. Bir kılmaya başlasan 24 saat içinde iki saatini bile almaz.” diyoruz ama maalesef fayda etmiyor.
Kimileri bir yakınını kaybedince hemen namaza başlar ama çoğu bir süre sonra tekrar bırakır. Benim de bir arkadaşım birkaç sene önce aynı sebepten namaza başladı. Ölümden kendi payına ders çıkardığını düşünüp onun adına çok sevindim ama bir süre önce görüştüğümüzde “Biliyor musun, ben namazı bıraktım; kılmıyorum artık.” deyince üzüntüden ne diyeceğimi bilemedim.
Dünyada Müslüman oldukları için zulüm gören, işgale uğrayan ve dinlerini yaşamaları yasaklanan milletler var ve bunlar tarifi imkânsız işkencelere maruz kalıyorlar. Etrafımıza baktığımızda ise cennet vatanımızda -elhamdülillah- her türlü özgürlüğümüz olduğu hâlde, (inancı olmayanlara sözümüz yok) inançlı olup da İslâm’ın beş şartını bile yerine getirmeyen bu kadar çok insanın olması anlaşılır bir konu değildir.
Millet olarak dinimizi en güzel şekilde yaşayabilmemiz dileğiyle, sözümüzü Âl-i İmran Sûresi’nin 195. ayetiyle bağlayalım. Mealen şöyle buyurulur:
“Rableri onlara şu karşılığı verdi: ‘Ben -erkek olsun kadın olsun- sizden hiçbirinizin amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumuzda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de -and olsun- günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır.”
Raziye SAĞLAM
YazarSevgili çocuk dostlarım;Çok hareketli günler içindeyiz. Öğleden sonra, yakınımızdaki ormandan birden alevler yükselmeye başladı. Alevleri görünce Uzun Kulak’la birbirimize baktık ve aynı anda;“Ormanda...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım; Kasım ayının gelmesiyle havalar serinlemeye başladı. Soğuklar bastırmadan köyün çocuklarıyla birlikte yaylada piknik yapacağız. Çocuklar köyün otlatılacak koyun, kuzu ve ...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Havalar ısınınca, ağaçlar tomurcuklanıp çiçek açmaya, kuşlar hep bir ağızdan daha canlı ötmeye başladılar. Uzun bir kışın ardından bugün ilk kez Selman, Ömer, Zeliş ve köyün ke...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Kar iyice bastırdı. Bugünlerde bizim çiftliğe yakın kayak merkezi açılıyor. Ömer ve Zeliş de dahil köyün bütün çocukları çok heyecanlı. Teleferikler kurulmaya başlandı. Kayak m...
Yazar: Raziye SAĞLAM