Gülsün İstanbul
Bayram tatilinde köye dedemlerin yanına gittik.Köy çok güzeldi. Çiçeklenmiş meyve ağaçları, yeşil çayırların kenarlarında ve ortalarında kocaman bir çiçek buketi gibi görünüyorlardı.Derenin suyu yaz ayına göre biraz daha fazla akıyor, şırıltısı gönüllere huzur veriyordu. Şirin adlı ineğimizin buzağısı olmuş ortalıkta atlaya zıplaya dolaşıyordu. Tüyleri ala bula olan bu buzağıya isim bulmakta gecikmedik. Adına Benekli koyduk.
Benekli ve Taşkın adlı kedimizle oyunlar oynadık. Şirin adlı ineğimizden babaannemle beraber süt sağdık. Annemle beraber sağdığımız sütlerden peynir ve yoğurt yaptık. Her şey güzeldi. Yeni ve farklı şeyler öğrenmek beni mutlu ediyordu. Bir ara meyve bahçelerinde gezerken dedeme;
- Köy çok güzel dedeciğim.
- Evet. Burası çok güzel ama en çok İstanbul’u seviyorum.
- İstanbul’u mu?
- Evet. Çocukken sadece ismini duyar İstanbul’u merak ederdim. Gidenler bu şehri öve öve bitiremezler, onun için “Taşı toprağı altın.” derlerdi. Gerçekten de bu şehrin taşı toprağı altın mıydı? O zaman bu sözün İstanbul’un her karış toprağının değerli, özel, güzel, tarihiyle etkileyici olduğu için söylendiğini anlayamamıştım.Biraz büyüdüğümde çalışmak için İstanbul’a gitmeye karar verdim.İyi ki de gitmişim. Beni İstanbul’un camileri ve dört bir yandan duyulan ezan sesleri karşıladı. Camilerine, Galata kulesine, tarih kokan çeşmelerine, Kız kulesine, Yerebatan sarnıcına, saraylarına, kapalı çarşısına hayran kaldım.
Biraz durduktan sonra;
-İstanbul’daki ilk günüm, gün boyu boğazı, martıları, vapurları, insanları seyretmekle geçti. Dün gibi aklımda.
Dedem İstanbul’u anlatırken orada yaşıyor gibiydi. Gözlerinin içi gülüyordu. Bir ara dilinden şu mısralar dökülüverdi.
Yedi tepeli şehir dünyanın incisisin
Sana rakip bulunmaz, kalbimde birincisin
Peygamberimiz’in müjdesi Fatih’in sevincisin
Sevgi selisin sevgi daima gül İstanbul!
Benim de dileğim daima içindekilerle gülsün İstanbul.
Emine Yılmaz DERECİ
YazarYaşlı bir kadın elinde bastonu ile parkta yürüyüş yapıyordu. Evlerine yakın olan bu parka hemen hemen her gün gelirdi. Soluklanmak için durduğunda yanına beş yaşlarında bir kız çocuğu yaklaştı ve ona ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Ankara’dan teyzemin kızı geldi. Bir an önce denizi görmek için sabırsızlanıyordu. Abim “Tamam o zaman Arzum, yarın Boğaz’da birtur yaparız.” deyince sevinçten havalara uçtu. Annem ve babam da abimin f...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Sevgili çocuk dostlarım;Aşağı köyün yakınlarındaki büyük araziye sirk kuruldu. Ömer’le Zeliş de gitmeyi çok istiyorlar. Hafize Teyze;-Çocuklar sirkler eğlenceli yerler gibi görünse de aslında hayvanla...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Bir zamanlar, yeşillikler içinde bir bahçeli evde, Yusuf ve Nihan adında iki kardeş yaşardı. Anneleri sevgi dolu bir öğretmen, babaları ise zeki bir bilgisayar mühendisiydi. Evleri, ağaçlarla ve renkl...
Yazar: Erbay KÜCET