Birlik
Berna Hanım mutfak çekmecesinden sofra yaygısını alıp boş bir alana serdi. Yaygının ortasına aldığı kabuklu bezelyeleri döktü. Eline büyükçe boş bir kap alıp yaygının kenarına oturdu ve başladı bezelyeleri ayıklamaya. Bir ara çocuklarına seslendi;
-Mustafa, Şermin bana yardım eder misiniz?
Önce mutfak kapısında Mustafa belirdi. Annesine;
-Ne çok kabuklu bezelye var burada!
-Fazla fazla aldım yavrum. Birazını konserve yapacağım, kışın yemek için.
Mustafa da yaygının bir ucuna oturup başladı bezelyeleri ayıklamaya. Şermin de gelince, annesi tatlı tatlı gülümseyerek;
-Biliyor musunuz çocuklar, şimdi çocukluğum aklıma geldi. Benim çocukluğum köyde geçti. Bir keresinde komşumuz yardıma çağırmıştı. Annemle oraya gitmiştik. Bundan büyük bir yaygının ortasına kurumuş çuval çuval kabuklu fasulyeler dökülmüştü. Yaygının etrafına oturan köylü kadınlarıyla beraber hepsini çabucak ayıklamıştık. Kurumuş mısırları ovalayıp koçanından ayırdığımızı da hatırlıyorum. Annemle imeceye gitmeye bayılırdım.
-İmeceye gitmek mi, o ne demek anne?
-Yardıma gitmek demek. Köylülerden birinin başa çıkamadığı fazlaca bir işi olduğunda köylülerden yardım isterdi. Kimin yardıma ihtiyacı var ise koşardık. Bazen ekin biçer, bazen de tarlalarda, harmanlarda hep birlikte çalışır, işlerimizi el birliği ile bitirirdik. İmece bir nevi toplumsal dayanışmadır.
Berna Hanım çocuklarına ve ayıklanan bezelyelere baktı. Bezelyelerin çoğu ayıklanmıştı. “Bir elin nesi var iki elin sesi var demiş atalarımız. Ne doğru bir söz bu.” diyerek sözlerine devam etti.
-Dedelerimiz, ninelerimiz yardımlaşarak önlerine çıkan zorlukları aşmışlar. Kurtuluş Savaşı’nda eli silah tutan tüm erkekler cepheye gidince birlik olup tarlaları ekip biçmişler, çocuklarını büyütmüşler. Kimin derdi var ise koşmuşlar. Yeri gelmiş silahlanıp hainlere karşı köyü korumuşlar. Böylelikle bu günlere gelinmiş.
Berna Hanım anlattı, çocukları dinlediler. Bezelyeleri ayıklama işi bittiğinde hepsinin yüzünde mutlu bir ifade vardı. Anılara yapılan bu küçük yolculuk hepsine iyi gelmişti. Birlik olmanın önemini iyice kavramışlardı.
Emine Yılmaz DERECİ
YazarMeşe ağacı her sabah olduğu gibi güneşin doğuşunu kalın dallarıyla, yeşil yapraklarıyla, yaşama sevinci içinde seyretti. Huzur doluydu. Köklerinin aralarında yaşayan karıncalara, gövdesini delip...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
İnebolu’ya bağlı Üçlüce köyünde doğdum, büyüdüm. Köyümüzde yardımlaşmak, birlik ve beraberlik içinde zorlukları aşmak gelenek hâline gelmişti. İmeceye katılmayı her köylü kendine vazife bilirdi. Bunu ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Kadın savaşçılarımızdan bir diğeri de, Gördesli Makbule Hanım idi. 1902 yılında, Manisa’nın Gördes ilçesinde dünyaya geldi. 12 yaşında babasını kaybetti; ağabeyinin himayesinde büyüdü.Yunan birlikleri...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Bugün annem pişirdiği yemeklerden bir miktar saklama kaplarına koydu.Onları da bir poşetin içine yerleştirirken bana,-Bunları Zehra Teyze’ye götüreceğim.-Bende seninle geleyim anne.Zehra Teyze’yi çok ...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ