Sahabe Albümü: Abdullah Bin Zübeyr
Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma (r.a.) ile cennetle müjdelenen 10 sahabiden biri olan Zübeyr bin Avvam’ın oğluydu. Hicret’ten sonra muhacirlerden doğan ilk çocuktu. Hicret’in 1. yılında dünyaya geldi. Hz. Abdullah’ın doğumu bütün Müslümanları sevince boğdu ve “Allahü ekber!” sesleri semaya yükseldi. Onların bu sevinçleri, Yahudilerin yalanlarının ortaya çıkmasından kaynaklanıyordu. Çünkü onlar muhacirlere, “Sizi büyüledik, artık çocuğunuz olmaz!” diyorlardı.
Ona “Abdullah” ismini Peygamberimiz koydu. Sonra da bir hurma istedi. Onu çiğnedi ve Abdullah’ın ağzına verdi. Böylece bu sevgili yavrunun midesine giren ilk gıda, Rasûlullah’ın mübarek ağzından çıkan hurma oldu. Sonra, Abdullah için bereket duasında bulundu.
Yedi yaşına geldiğinde biat için Peygamberimiz’e getirdiler ve biatını kabul etti.
Hz. Abdullah, asıl Hz. Ömer zamanında kendini göstermeye başladı. Hz. Ömer ve Hz. Osman Devrinde savaşlarda kahramanlıklar sergiledi.
Hz. Osman’ın (r.a.) hilafeti zamanı Trablus’a kadar ilerleyen İslâm orduları, Romalılardan 120 bin kişilik bir ordu karşılaştı. Günlerce Müslümanlar, Romalılara karşı kahramanca çarpıştılar. Her gün şafakla başlayan harp, ancak öğleye kadar devam edebiliyor, sonra iki taraf güçsüz ve takatsiz bir şekilde çadırlarına çekiliyordu.
Kumandan Gregoryas, sayı üstünlüğüne rağmen Müslümanları yenemediğinden üzgündü. Birden aklına kurnazca bir fikir geldi. Müslümanların kumandanı Abdullah bin Ebî Serh’i öldürtecek, bunu başarabilene kızını verecekti. Ayrıca onu 100 bin altınla mükâfatlandıracaktı. Kızı, o sırada kendisiyle birlikte çarpışmalara devam ediyordu.
Bu mükâfat haberi, Rum gençlerini gayrete getirdi. Abdullah bin Ebî Serh’e doğru hücum ettiler. Muvaffak olamasalar da büyük zayiat verdiriyorlardı. Tam bu sırada küçük bir imdat kuvvetiyle yardıma koşan Abdullah bin Zübeyr, kumandana şu teklifte bulundu:
“Sen de askerlerine vaat et. Gregoryas’ı öldüren askere, 100 bin altınla birlikte onun kızını ve Kuzey Afrika valiliğini vaat et.”
Ertesi gün, kumandayı Abdullah bin Zübeyr aldı. Hz. Abdullah güzel bir harp taktiği uyguladı. Askerlerini iki gruba ayırdı. Bir grup savaşa devam ederken, diğer grup çadırlarında istirahat edecekti.
Plan tatbikata kondu. Birinci grup, öğleye kadar devam etti. Onlar geri çekilirken, zinde ve istirahatli olan ikinci grup, savaş meydanına atıldı. Mücahitler karşısında daha fazla dayanamayıp hezimete uğradılar. Bu arada Abdullah bin Zübeyr, Gregoryas’ı yakalatıp öldürttü. Kızını da esir aldı.
Harp bitmişti; Gregoryas’ın kızı ve 100 bin altın, Abdullah bin Zübeyr’in olacaktı. Abdullah kabul etmedi. “Hayır!” dedi, “Ben dünya malı için değil, dinim için cihat ettim. Ben mükâfatımı Allah’tan bekliyorum.” diyerek gönüllerde yer etti.
Hz. Abdullah, Peygamberimiz’den birkaç tane de hadis rivayet etmiştir.
N.Nida DURAN
YazarAmr bin Abese, herkesin putlara taptığı bir sırada o, putlardan nefret eder, Yaratıcı’nın birden fazla olamayacağını düşünürdü. Amr, içindeki boşluğu dolduracak bir din arıyordu. Bir gün ehl-i kitapta...
Yazar: N.Nida DURAN
El-Kavî: Pek Güçlü Ve Tam Kudret SahibiEl-Kavî; kuvvetli ve güçlü demektir. Yüce Allah'ın sıfatı olarak, "kuvveti tam, her şeye muktedir olan" anlamını taşır. Herhangi bir âcizlik, zafiyet ve vehin gi...
Yazar: Editör
Çok fakir fakat saliha bir hanım, gayet zengin ve pek müreffeh bir hayata sahip bir kimse ile evlenir. Kocası, gayet sıcak bir yaz gecesi uyanır ve hanımına çok susadığını söyleyerek kendisine bir bar...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Hak dinin ilk günlerinde İslâm safına katılan bahtiyarlardan birisi de Hz. Aişe (r. anha)’nin anne bir kardeşi olan Âmir bin Füheyre (r.a.) idi. Hz. Âmir, Peygamberimiz, Erkam’ın evinde bulunduğu sıra...
Yazar: N.Nida DURAN