Sahabe Albümü: Abdullah Bin Mes’ud
Genç bir çobandı. Bir gün koyunlarının başında iken iki misafir geldi. Misafirler susadıklarını söyleyerek ondan süt rica ettiler. Genç çoban onlara şöyle cevap verdi: “Var, ama veremem! Bu koyunlar bana emanet edilmiştir. Aksi hâlde emanete hıyanet etmiş olurum.” dedi.
Misafirler, çobandan, teke yüzü görmemiş bir keçi istediler. O da bir keçiyi alıp getirdi. Misafirlerden biri keçiyi tuttu, dua etti. Sonra da sütten kesilmiş keçiyi sağmaya başladı. Bir kaba sütü doldurdular ve içip susuzluklarını giderdiler. Keçiyi sağan zat dua etti, keçi eski hâline döndü.
Genç çoban; “Şu okuduklarınızı bana da öğretir misiniz?” dedi. Rasûlullah (s.a.v.), mübarek elini çobanın başına koyarak ona;
“Sen öğretilmiş bir gençsin.” dedi. Evet, bu çoban, Abdullah bin Mes’ud (r.a.) Hazretleri idi. O da Habeşistan’a hicret edenler arasında idi. Fakat Peygamberimiz’in hasretine dayanamayarak tekrar Mekke’ye döndü. Hicret izni çıkınca Medine’ye hicret etti. Rasûlullah (s.a.v.) onu Zübeyr bin Avvam’la kardeş yaptı.
Hz. Huzeyfe (r.a.) onun için şöyle der: “Güzel yaşayışıyla, meslek, meşrep ve siret cihetiyle Rasûlullah’a en yakın olan, Abdullah ibni Mes’ud’dur. Ondan başkasını bilmiyoruz.” derdi.
Hz. Abdullah çok güzel Kur’ân okurdu. Peygamberimiz, sahabilere Kur’ân’ı dört kişiden öğrenmelerini tavsiye ediyordu. Bunlardan birisi de Hz. Abdullah idi.
Abdullah bin Mes’ud’un (r.a.) Peygamberimiz’in yanında ayrı bir yeri vardı. Bir defasında; “Benden sonra iki kişiye, Ebû Bekir ve Ömer’e uyunuz. Ammar’ın gösterdiği yoldan gidiniz. İbni Mes’ud’un tavsiyelerine sımsıkı sarılınız.” buyurdular.
İbni Mes’ud (r.a.), Peygamberimiz’le birlikte bütün savaşlara iştirak etti. Kahramanlıklar gösterdi. Bedir Savaşı’nda Ebû Cehil’in kafasını keserek Rasûlullah’a götürdü. Peygamberimizin vefatından sonra da Yermük Savaşı’na katıldı.
İbni Mes’ud (r.a.)’ın tefsir ve hadis ilminde müstesna bir yeri vardı. 848 hadis rivayet etti. Hadis rivayet ederken çok ihtiyatlı davranırdı. Benzi solar, renkten renge girerdi. Çoğu zaman “Rasûlullah buyurdu.” şeklinde kesin söylemez, ona yalan isnat etmekten korkardı.
Hz. Abdullah’ın fıkıh ilminde de müstesna bir yeri vardı. Abdullah (r.a.), iyi bir âlim olduğu gibi, iyi bir öğreticiydi de... Bildiklerini başkalarına öğretirdi. Hz. Osman’ın hilafetinin son yıllarında fitne hareketleri yayılınca Hicaz’a döndü.
Hz. Abdullah, vefatına yakın hastalandı. Hz. Osman (r.a.) onu ziyarete geldiğinde şikâyetini sordu.
“Bir tek şikâyetim var, o da günahlarımdır!” diye cevap veren Hz. Abdullah bin Mes’ud, ne istediğini soran Hz. Osman’a, Allah’ın rahmetini istediğini söylüyordu.
Hz. Abdullah, 64 yaşındayken, Hicret’in 32. yılında vefat etti. Bâki Mezarlığı’na defnedildi.
N.Nida DURAN
YazarPeygamberimiz, halkı imana davet ediyordu. Bu davete Beşir bin Hasâsiyye (r.a.) de muhatap olmuş ve tereddüt göstermeden bu daveti kabul etmişti. Müslüman olmadan önceki ismi, “korkutucu” manasında “N...
Yazar: N.Nida DURAN
Hicret’in 10. yılıydı... Mekke fethedilmiş, İslamiyet daha geniş kitlelere yayılmıştı.İslam’ın kurtarıcı eli Becileoğullarına da ulaşmış, 150 kişilik bir heyetle Medine’nin yolunu tutmuşlardı. Cerir b...
Yazar: N.Nida DURAN
Hazreti Ömer (r.a.)’ın oğlu Hz. Abdullah, babası Müslüman olduğunda beş yaşlarında bir çocuktu. Bu sebeple hiç puta tapmamıştı. İslâmiyet’i anlayabilecek bir yaşa geldiğinde hemen Müslüman oldu. Daha ...
Yazar: N.Nida DURAN
"Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer."diyor Mehmet Akif Ersoy. Ülkemizin tarihinde nice savaş ve çok sayıda zafer vardır. Bu milletin necip evlatları ç...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU