Açız! Diye Bağıran, Nimet Denizinde Boğulanlara
Hacı Baba, evde tesadüfen bulduğu Osmanlıca yazılmış hatıra defterini okuyunca gözyaşlarına boğulur. Ev halkını masanın etrafında toplayıp onlara da okur. Hacı Baba okudukça, masanın etrafındakilerin gözyaşları sel olur.
"Benim güzel kızım, evvela gözlerinden öperim. Bugün Temmuz ayının 14'üdür. Ramazan-ı Şerif'in ikinci günü. Şeyhülislam Ürgüplü Mustafa Efendi, fetva yayınlamış derler de, Çanakkale cephesinde harp eden askerin oruç tutmamasına ruhsat vardır. Lakin benim içim rahat etmedi. Gece nöbette, siperin önünde iki kök çiriş buldum. Allah'ın hikmeti, nasıl kalmış ise onca harabatın içinde... Onunla sahurumu yaptım, lakin kimseye söylemedim.
Bütün gün yeni siperler kazmakla iştigal ettik. Bir kerecik bile susamadım. İftara doğru düşman, taarruzu arttırdı. İçimden 'İftar etmeye fırsat kalmayacak.' diye geçti. Sonra komutanın emriyle bütün atışlar birdenbire durdu. Siperlerden birinden bir asker çıktı. Düşman taarruzuna aldırmadan, 'Allahu ekber!' diye akşam ezanını okumaya başladı.
Yanıma döndüm, elden ele dolaşan mataralar vardı. Bir yudum içen, yanındakine veriyordu. En son bana geldi. Dudaklarım titredi. Ben de diyordum ki, bir tek baban oruçludur. Lakin bütün bölük oruçluymuş. İçime bir ateş düştü o an. Ben o iki çirişi yedim ya, bunca insan sahursuzken ben onları nasıl yedim? Ben şimdi gardaşlarımın hakkını nasıl öderim? Erzurumlunun, Darendelinin, iftarını yapmadan şehit düşen Yenicelinin hakkını nasıl öderim?"
Masadaki herkes gözyaşı dökerken, Hacı Baba konuşmaya devam eder;
"Defteri nereden buldunuz bilmiyorum ama eğer sahibi yoksa bunu herkesin görmesini isterim. İftarını, sahurunu yaptığımız Ramazanların ve cennet vatanımızın kıymetini bilelim."
Ramazan'ın ruhu bundan daha iyi nasıl anlatılır bilmem ama bildiğim bir şey var:
Bizim önce 'Çanakkale ruhuna' niyet etmemiz lazım!
Sema KORKMAZ
YazarAkademik açıdan mükemmel bir genç, büyük bir şirkette yönetici pozisyonuna başvurmaya gitti. İlk görüşme iyi geçmişti. Sonra üst düzey yönetici ile görüşmeye sıra geldiğinde, yönetici öz geçmişten gen...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Her kahve aynı tadı taşımaz. Nerede içiyorsan, kiminle içiyorsan ona göre değişir...Bir pazar öğle sonrası annenin "Hadi bir kahve yap da içelim." dediği kahve huzurludur. Köpükler annenin göz bebekle...
Yazar: Sema KORKMAZ
Uzun yıllar önce tüm insanî duyguların yaşamakta olduğu bir ada varmış. İyimserlik, üzüntü, bilgi ve diğer duygular gibi sevgi de yaşıyormuş bu adada.Günlerden bir gün, duygulara adanın batacağı bildi...
Yazar: Sema KORKMAZ
Yaşlı adam, buz gibi havada sattığı mendillerden uzattı genç çifte;- Almaz mısınız evladım? Siftahım bile yok. Hadi, alın!- İhtiyacımız yok bey amca, deyince genç adam, tekrar etmişti yaşlı adam tatlı...
Yazar: Sema KORKMAZ