Peygamberimiz’in Tertip ve Düzenine Bir Örnek
Kalb, mânevî açıdan bakıldığında bir semboldür; iyi değerlerle beslendiğinde sahibine yol gösterir, estetik duygusu da böyle bir kalbe sahip olmakla başlar. Kalb fesada uğramış ise o kişide iyilik duygularının ve estetik anlayışının gelişip serpilmesini beklemek hayal olur.
Ruhun beslenmesi de ihsan metoduyla mümkündür. Yani Müslüman, ahlâkî şuurun gelişmesini sağlayacak ve davranışlarını en güzel, en ölçülü şekilde ayarlamaya özen gösterecek, bunun için de her an Cenâb-ı Hak tarafından görülüp gözetildiğinin, ilâhî bir denetim altında bulunduğunun farkında olacak.
Bu ince noktayı akıldan ırak tutmayan kişi; yanlış işten, eksik ve hatalı davranıştan kaçınacak, dolayısıyla güzelliği, doğruluğu, iyiliği, estetiği yakalayabilecektir. Cenâb-ı Hak bize “Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyi hâl ver, âhirette de…” diye dua yapmamızı emreder. Bundan anlıyoruz ki Müslüman, hem âhireti hem de dünyayı düşünecektir.
Ama onun dünyası düzensiz, karışık, dağınık bir dünya olamaz. İşte bunun için olsa gerek, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bediî zevkler üzerinde önemle durur. Onun şu hadisleri bu açıdan çok enteresandır: “Allah güzeldir, güzelliği sever.” “Allah, her şeyde ihsanı (keyfiyetçe güzelliği ve zarafeti) emretti…”
“Bir insan herhangi bir iş yaptığında, Allah o işin en iyi şekilde yapılmasını sever.” buyuran Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir kabrin bile iyi kazılmasını ve cenaze toprağa verildikten sonra iyi örtülmesini ister. O, bir gün bir cenaze merasimine (muhtemelen oğlu İbrahim’in cenazesine) gitti.
Mevtayı toprağa verdiler, üstünü örttüler; fakat kabirde bir kazılış hatası vardı, bir taraf eğri görünüyordu. Peygamberimiz (s.a.v.), bunun hemen düzeltilmesini emretti. Orada bulunanlar; “Bu, ölüyü rahatsız mı eder?” dediler. Peygamberimiz (s.a.v.) bunlara şu cevabı verdi: “Hayır, gerçekte böyle şeyler ölüyü ne sıkar ne rahatlık verir fakat bu, sağ olanların gözüne güzel görünmek içindir.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), elbisesinin temiz ve tertipli olmasına önem verirdi. Giyiminde titizdi; elbisesini korur, dağınıklıktan hoşlanmazdı. Bu münasebetle bir elbisenin kumaş olarak sağlam kalma süresi ne ise o süreyi tabiî akışı içinde tamamlardı. Yeni bir elbise giydiğinde Allah’a hamdeder, elbisenin hayra vesile olmasını diler, elbisenin örttüğü organların şerrinden de O’na sığınırdı.
Hz. Peygamber (s.a.v.), “Rengi hafif bozuldu, boyasını hafif attı.” diye herhangi bir elbiseyi giymemezlik etmezdi. Alacalı, desenli, göze batan çiğ renkte elbiseler giymekten kaçınırdı. Demek ki estetiğe önem veriyordu. Elbisesiyle övünmez, bu konuda lüks ve israfa kaçmazdı. Çünkü ona göre elbise sıcaktan, soğuktan korunmaya, insanlarla ülfete, toplum içine girmeye ve hizmete vasıta idi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in giyecekle ilgili tutumunu “Temizlik, tertiplilik, estetiği gözetme, kendine yakıştırma, sadelik ve ihtiyacı karşılama” olarak özetleyebiliriz. Bu sebeple gerektiğinde O, ibrişimden, yünden, pamuktan, hatta keçi kılından dokunmuş elbiseyi giyer ve tevazu göstererek; “Ben âciz bir kulum.” buyururlardı.
Sema KORKMAZ
YazarÇok sevdiğim bir ağabeyim yayınevi kurmaya karar verdiğinde böyle sürpriz problemlerle karşılaşacağını hiç düşünmemişti şüphesiz.Daha ilk adımda bir çelme ki sormayın.Şöyle oldu:Öğrencilik yıllarından...
Yazar: Sema KORKMAZ
Nasıl yaşamalı sorusu çok mühim bir sorudur. Buna verilecek en doğru cevap ise, Ramazan’ı şiarlı ve şuurlu olarak karşılamak ve yaşamaktır. Mü’min insanın hayatının tamamında olması gereken bu şiar ve...
Yazar: Sema KORKMAZ
Ebu Dücane (r.a.) sabah namazlarını Rasûlullah (s.a.v.)'ın arkasında kılmayı âdet edinmişti. Ancak namaz biter bitmez süratle mescidden çıkar giderdi.Bu davranışı Rasûlullah (s.a.v.)'ın dikkatini çekm...
Yazar: Sema KORKMAZ
Kitabın adı: Deyimler ve Atasözleri ÖyküleriHazırlayan: Muhiddin YenigünYayınevi: Uğurböceği YayınlarıYayın yeri ve yılı: İstanbul/2023Sayfa sayısı: 142Yaş aralığı: 14+İşlenen konular: Nasihat, bencil...
Yazar: Sait ÖZER