Doğal Afetler Karşısında İnsan
İnsan, doğar, yaşar ve ölür. Her can ölümü tadacaktır. Önemli olan kulluk görevimizi en iyi şekilde yaparak fâni hayattan bâki hayata gitmektir. İnsanın yaşamında başına her türlü olaylar gelmemektedir. Bunlara karşı tedbir almak görevidir.
Dünya genelinde meydana gelen afetlerde her yıl yaklaşık milyonlarca insanın etkilendiği düşünülmektedir. Önümüzdeki on yıl içinde bu sayının artacağı tahmin edilmektedir. Bu sayının yarısını çocukların oluşturacağı düşünülmektedir.
Doğal afetlerin çocuklar ve ergen bireyler üzerindeki fiziksel, sosyal, davranışsal ve psikolojik olumsuz etkilerinin azaltılabilmesi için neler yapılması gerektiğini kısaca anlatacak olursak, doğal afetlerden önce gerçekleştiren afet hazırlık çalışmalarını da dikkate alan afet ve acil yardım planları hazırlanmalıdır.
Hazırlanan afet ve acil yardım planlarında çocuk ve ergenlerin, temel ihtiyaçları ve kapasiteleri de değerlendirilmeli ve ihmal edilmemelidir. Çocuklar en çok bilmedikleri kavramlardan korkarlar. Eğitim öğretim faaliyetlerinde afetler, afetlerden korunma ve ilk yardım gibi çocukların ve ergenlerin afet farkındalığını arttıracak konulara yer verilmeli, farkındalıklarının arttırılması için, eğitimi destekleyici afet tatbikat alanları oluşturulmalıdır.
Sosyal medya ve kitle iletişim araçları bu yaş grubundaki bireylerin doğal afetler hakkında daha çok farkındalığının oluşması için çalışmalarda aktif olarak kullanılmalıdır. Üniversite öğrencilerinin olası afet riskleri, önleme, müdahale ve iyileştirme çalışmaları devlet tarafından desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
Doğal afetlerin neden olduğu kargaşa ortamında çocukların sömürülmesini, istismarını ve suça karışmalarını önlemek için yerel ve ulusal yetkilere sahip görevliler birlikte çalışmalıdır. Öğretmenler, anne-babalar, afet bölgesinde görevli sağlık çalışanları, arama ve kurtarma çalışanları, gelişim psikolojisi, çocuk ve ergen psikolojisi, fiziksel yaralanma mekanizmaları, davranış değişiklikleri, psikolojik travma belirtileri alanlarında eğitilmelidir. Bu sayede afetlerden sonra olası sağlık sorunlarının tespiti kolaylaşacak ve zaman kaybetmeden hızlı müdahalelerin gerçekleşmesi sağlanacaktır.
Toplum olarak hemen hepimiz farklı kaynaklı afet ve/veya etkilerine ya doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalmaktayız. Afetlerin toplum üzerindeki etkileri afetlerin türü, büyüklüğü, süresi, meydana geldiği yer gibi etmenlere göre kısa süreli, uzun süreli veya kalıcı olabilmektedir. Afetler, toplumu fiziksel, ruhsal, ekonomik ve sosyal yönden etkilemektedir. Bu etkilerin toplumda üzerindeki şiddeti, afetin türü, özellikleri, bireyin/toplumun etkilenme süresi ve şekline göre değişiklik göstermektedir.
Afetin toplum üzerindeki etkilerinin azaltılması kuşkusuz toplumun; afetler konusunda bilinçlendirilmesi, gerekli bilgi-donanıma sahip olmaları, afetlerin zararlarını azaltıcı önlem ve hazırlık faaliyetlerinin yapılması, gerekli finansın ayrılması ve tüm bu süreçlerin iyi yönetilmesi ile mümkün olabilmektedir. Aksi halde, toplumun afetten etkilenme şiddeti artacak ve özellikle afet sonrası müdahale yetersizlikleri, afet yönetimindeki zafiyetler nedeniyle çeşitli toplumsal olaylar da meydana gelebilecektir.
Ülkemizde özellikle 17 Ağustos 1999 Gölcük (İzmit-Körfez) depreminden sonra toplumda afet kavramı ve farkındalığı oluşmaya başlamıştır. Bu deprem, gerek resmi yetkili kurumlar ve gerekse sivil toplum örgütleri olsun özellikle toplum olarak afet yönetimi konusunda sınıfta kaldığımız bir afettir. Bu durum ülkemizde afet yönetimi konusunda önemli yasal adımların atılmasına büyük katkı sağlamıştır. Afetleri ve toplum üzerindeki etkilerini iyi anlayabilmenin ilk şartı afetler konusundaki temel/genel kavramları bilmektir.
Doğal afetler her zaman olabilir. Afet olmadan önce gereken tedbirleri almak devletin, kurum ve kuruluşların ve bizlerin görevi olduğunu asla unutmayalım. Rabbim bizleri her türlü afetlerden korusun. Âmin...
Sümeyye Büşra YILDIZ
YazarTelevizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa... Maşanın üzerinde ...
Yazar: Sema KORKMAZ
Geleceğimiz olan çocuklar; hayatımızın süsü, vazgeçilmez çiçekleridir. Çocuklarımıza hayatın görünen ve görünmeyen güzelliklerini göstermemiz, o tertemiz kalplerine nakış nakış güzellikleri işlemek he...
Yazar: Sümeyye Büşra YILDIZ
El-Hasîb, esmâ-i hüsnâdan biri olarak, "kullarına yeten, onları hesâba çeken" mânâlarına gelir. Gerçekten Yüce Allah el-Hasîb'dir. O, kullarını adaletle hesâba çeker ve yapıp ettiklerini bir bir sayar...
Yazar: Editör
Dünya hayatı; konumu her ne olursa olsun, hiç kimsenin ömür boyu kesintisiz mutluluk içinde yaşayacağı bir yer değildir. Zira yaratılışta dünya hayatının düzeni Allah tarafından herkesi her zaman mutl...
Yazar: Emine Büşra YÜKSEL