Ya Muhammed
Ali Ekrem Bolayır (1867-1937)
Yâ Muhammed, büyük Peygamberimiz,
Biz seni tâ cân evinden severiz!
Her çocuğun küçük kalbi senindir,
Mâsum olan Rasûlullah’ı bilir.
Biz mâsumuz, kalbimizle anlarız,
Senin dünya cennetinde biz varız.
Hasan’ını Hüseyn’ini ne kadar
Sen severdin; işte bütün çocuklar
Nazarında evlâdının eşidir;
Çünkü hepsi ulu din kardeşidir.
Demek sen de bizi pek çok seversin
Bunu, bize, bildirdin kendin.
“Her çocuk Müslüman doğar.” diyerek.
Yâ Muhammed bu sözünü öğrenmek,
Bize büyük yüreğini bildirir,
Her çocuğun temiz ruhu senindir!
Ulu Kâbe’n kalbimizde açılır,
Yüzümüzden senin nûrun saçılır
Yâ Rasûlullah büyüksün sen, büyük,
Biz çocuklar bu âlemde pek küçük
Ümmetiniz fakat gökte yıldızlar
Nasıl çoksa, dünyâda da o kadar
Çok sabî var; her birinin kalbinden
Hak Dîni’nin bir yıldızı doğarken,
Senin rûhun arş-ı â’lâda güler!
Etrafında uçar yavru melekler.
Seni elbet daha fazla severiz
Annemizden, babamızdan bile biz!
Kur’ân’ından senin sesin duyulur;
Kalbimize muhabbetin oyulur.
Küçük ümmetinin büyük rûhusun
Sana bütün çocuklar fedâ olsun!
Es-salât u ve’-selâmu aleyke yâ Rasûlullah
Es-salât u ve’-selâmu aleyke yâ Habîballah
Çocuk zihninde varlık ve kavramların ilk tecessüs ettiği zamanlarda büyük-küçük, güzel-çirkin, iyi-kötü gibi birtakım basit sıfatlarla tavsif edildiği malumdur. Ali Ekrem Bolayır “Yâ Muhammed” isimli naatinde çocuk psikolojisindeki bu mukayeseden faydalanarak, onların dünyasındaki Peygamber portresini çiziyor. Diğer şairlerin naatlarındaki gibi, ancak büyüklerin kavrayabileceği -meselâ bir hicret yahut miraç- hâdisesine temas etmeden, sadece çocukların dünyasını dolduran güzellikleri ele alan Ali Ekrem Bolayır’ın bu şiiri, naat edebiyatındaki bir boşluğu doldurması açısından dikkate değer bir özellik arz ediyor.
“Yâ Muhammed, büyük Peygamberimiz/Biz seni tâ cân evinden severiz!” mısralarında çocuk sevgisine işaret ediliyor. Sevgi her yaşta, her şeye karşı duyulabilir. Fakat çocuğun sevgisi diğer yaşlardakinden çok farklı, saf, karşılıksız ve çıkarsız bir sevgidir. “Can evi” insanın en hassas mekânıdır. Hayatla ölümün bulunduğu yerdir. Şair burada Peygamber sevgisinin yoğunluğunu ifade ediyor. O sevgili uğruna canın fedâ edilebileceğini anlatmak istiyor. “Her çocuğun küçük kalbi senindir/ Mâsum olan Rasûlullah’ı bilir.” derken her insanın yaratılış itibâriyle İslâm fıtratı üzerine yaratıldığına telmih vardır. İslâm fıtratınca doğan mâsum da tabiî olarak Peygamberini sevecektir.
Kalpten kalbe yol vardır. Peygamberini seven çocuğu da elbet Peygamberi sever. Torunları Hasan ile Hüseyin’i seven Hz. Muhammed (s.a.v.), tabi ki, onların dindaşlarını, akranlarını da sevecektir. Nitekim Ebu Hüreyre’den naklen; “Rasûlullah (aleyhissalâtü vesselâm) (bir gün), Hasan İbnu Ali (r.a.)'yı öpmüş idi. Bu sırada yanında bulunan Akra' İbnu Hâbis, -sanki bunu tuhaf karşıladı ve “Benim on tane çocuğum var. Fakat onlardan hiçbirini öpmedim." dedi. Rasûlullah (aleyhissalâtü vesselâm) ona bakıp; “Merhamet etmeyene merhamet edilmez." buyurdu. Rezin, ilâve etti; Rasûlullah (aleyhissalâtü vesselâm) şunu da söyledi: “Allah siz(in kalbiniz)den merhameti çıkardı ise ben ne yapabilirim?”
Şiirde “Her çocuk Müslüman doğar.” mısralarıyla “Her çocuk muhakkak İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra anasıyla babası onu Yahudi yahut Hıristiyan yahut Mecusî yaparlar.” hadîsi ile Rûm Sûresi 30. âyete yani “Fıtratullah”a işaret edilmiştir.
“Yâ Rasûlullah büyüksün sen, büyük/Biz çocuklar bu âlemde pek küçük” beyti yukarıda da söylediğimiz gibi çocukların nazarında Peygamber Efendimiz’in yerini ifade eden güzel anlatımlardan biridir.
Çocukların çokluğunu ifade etmek için gökteki yıldızlarla sayılabilecek kemiyette olduğunu ifade eden şair: “Senin rûhun arş-ı â’lâda güler!/Etrafında uçar yavru melekler.” ifadesiyle “Ben kıyâmette ümmetimin çokluğu ile iftihar edeceğim.” hadîs-i şerifine telmihte bulunuyor. Sonraki beyitlerde Hz. Muhammed (s.a.v.)’i anamızdan babamızdan daha çok sevmemiz gerektiği; O’nun söylediklerinin Kur’ân’ı açıklayıcı hükümler taşıması, Kur’ân-ı Kerim’de O’ndan bahsedilmesi gibi hususlar dile getirilir. Şiir, Peygamber Efendimiz’e salât ü selâm ile son buluyor.
Beyit esasıyla yazılan şiirde anlam her beyitte kendi içinde kalmamış diğer beyitlere de geçmiştir. Dil ve anlatım şairin yaşadığı döneme ve Ali Ekrem Bolayır’ın diğer şiirlerine göre oldukça sâde, bugünün çocuklarının bile rahatlıkla anlayabileceği bir Türkçeye sahiptir…
Vedat Ali TOK
YazarNeccarzâde Şeyh Rızâ (1679-1760)Bâb-ı keremin Cennet-i Rıdvâna değişmemHâk-i kademin kuhl-i Sıfahân’a değişmem Bir mûr-ı zâifim reh-i aşkında HabîbâDergâhını bir mülk-i Süleymân’a değişmem S...
Yazar: Vedat Ali TOK
Yahyâ Nazîm (1651-1727)Reh-i aşkında bî-sabr ü şekîbim yâ RasûlallahSeni her kim severse ben rakîbim yâ RasûlallahKabul eyle civâr-ı izzetinde çekmeyim gurbetBilirsin kendi şehrimde garîbim yâ Rasûlal...
Yazar: Vedat Ali TOK
Tutuşunca hasret közüGönül ferman dinlemezmiş.Görmez edip gören gözüGönül ferman dinlemezmiş.Hazan olsa yeşil bağlar,Silinmez eski sevdalar.Karşı koysa karlı dağlarGönül ferman dinlemezmiş.Aşk sesini ...
Şâir: Ahmet Sami BENLİ
z. Peygamber (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye hicret ederken yapmış olduğu ilk icraat, Medine’ye yakın bir yer olan Kuba’da bir mescit inşâ etmek olmuştur. Medine’ye hicretinden sonra yaptığı ilk icraat d...
Yazar: Enbiya YILDIRIM