Üsteğmen Kara Fatma
Yusuf Ağa’nın kızı olan Fatma Seher (Erden), 1888 yılında Erzurum’da doğdu. Millî Mücadele’deki kahramanlıklarından dolayı tarihe, “Kara Fatma” adıyla geçti. Binbaşı Derviş Bey ile evlendi. 1912 yılında, kocasıyla birlikte Balkan Savaşına katıldı.
Birinci Dünya Savaşı’nda, Edirne’de Yanıkkışla’da çarpıştı. Ailesinden, 9-10 kadınla birlikte Kafkas Cephesine de katıldı. Kocası, Mondros Ateşkesinden sonra Doğu Cephesinde, Sarıkamış yakınlarında Ermenilere karşı savaşırken şehit düştü.
Eşinin intikamını almak için, etrafına topladığı kadınlarla birlikte 150 kişilik bir birlik oluşturdu. Kazım Karabekir Paşa’nın 15. Kolordu kuvvetleriyle beraber Ermenilerle çarpıştı.
Savaştan sonra Erzurum’a döndü. O sırada, Erzurum Kongresi için bu şehirde bulunan Mustafa Kemal Paşa’dan görev istedi. Kongre esnasında, Van yöresindeki millî faaliyetlere önemli katkılarda bulundu.
Millî Mücadele yıllarında oğlu, kızı ve kardeşinin de içinde bulunduğu, 300-400 kişilik bir süvari (atlı) birliği daha oluşturdu. 1921 yılında Bursa, Hendek-Düzce ve İzmit’in, Yunan işgalinden kurtarılmasına katkıda bulundu.
İznik civarındaki bir taarruzda, düşmanın kuvvetli topçu ateşine rağmen, askerlerin ileri atılmasına öncülük etti. Ancak yaralanmaktan kurtulamadı. İzmit Kızılay Hastanesi’nde tedavi edildikten sonra Adana, Dinar, Afyon, Nazilli, Sarayköy ve Tire’de Yunanlılara karşı mücadeleyi sürdürdü.
Sakarya Savaşı’na ve Başkomutanlık Meydan Muharebesine katıldı. Büyük Taarruzun ilk günlerinde, Yunan Başkomutanı Trikopis’in birliğine Afyon civarında esir düştü. Kendi çabalarıyla esirlikten kurtuldu.
Kurtuluş Savaşı’ndaki kahramanlıklarından dolayı ordumuz tarafından kendisine üsteğmen rütbesi verildi. Ancak o, aldığı üsteğmenlik maaşını, Kızılay’a bağışlama büyüklüğünü gösterdi. TBMM kararıyla İstiklal Madalyası ile de ödüllendirildi.
Kara Fatma, İstiklal Savaşı’nda sergilediği kahramanlıkları, sonraki yıllarda Trabzon’da çıkan İstikbal gazetesine verdiği bir röportajda şöyle anlatmıştır:
“Savaş bana düğün gibi gelir. Kadın isem de Türk değil miydim?
Ah şu, yurt uğruna savaşmanın tadı yok mu? Onu bir kez daha tatmak için kendimi bin kere feda etmeye razıyım.
Eğer bu şereften bir parça da olsa nasip olmuşsa, ne mutlu bana!”
Fatma Seher Erden, ömrünün son yıllarını, bakmak zorunda olduğu yetim torunlarıyla beraber, maalesef büyük bir fakirlik içerisinde geçirdi. 1954 yılında TBMM tarafından kendisine ikinci kez maaş bağlandı. 1955 yılında Erzurum’da vefat etti.
İsmail ÇOLAK
YazarSevgili çocuk dostlarım;Bugün Hafize Teyze ile Ömer, Zeliş, Atlas, Esma, çocukların anne ve babaları ve köyden on kadar kişi hacca gidiyor. Esma’nın atı İpek, onlar dönene kadar bizde kalacak. İpek’le...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Osmanlı’nın, Birinci Dünya Savaşı’nda müttefiklerine yardım amacıyla asker gönderdiği cephelerden biri de Galiçya idi. Bu cephede Mehmetçiklerimiz Ruslara karşı sayısız kahramanlık destanları yazdılar...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Safiye Hüseyin, Osmanlı’nın ilk hasta bakıcılarındandı. Savaş sırasında Reşit Paşa Vapuru Hastanesinin baş hastabakıcısıydı.Burada, yüzlerce Mehmetçik’in yarasını bir anne şefkatiyle sarmıştı.Safiye H...
Yazar: İsmail ÇOLAK
İsrail, Filistinlilere yönelik zulüm ve saldırganlıklarını tekrar tekrar sergilemekten bıkmıyor, kan ve gözyaşına doymak bilmiyor. Uçak, top ve tanklardan attığı tonlarca bomba ile milyonlarca Filisti...
Yazar: İsmail ÇOLAK