Tarih ve Kültür Ekseninde Darende ve Şeyh Hâmid-i Velî Külliyesi
Malatya deyince aklıma mâneviyatın harmanlandığı Darende gelir. O Darende ki Hak ve hakîkat dostlarının uğrak yeridir. Anadolu'nun mânevî mimarlarından Şeyh Hâmid-i Velî nam-ı diğer Somuncu Baba, ömrünün son kısmında bu toprakları mekân tutmuş, 1412'de vukû bulan ölümüne kadar burada mânevî hizmetlerde bulunmuştur.
Bu büyük Hak ve hakîkat dostu 1412'de vef’at edince Hacı Bayram-ı Velî Hazretleri’nin kıldırdığı cenâze namazı sonrasında hâlvethânesinin bulunduğu yere defnedilmiştir. Şeyh Hâmid-i Velî ki hem Bursa'da hem Aksaray'da hem de Darende'de gönül gergefine sevgi ve hoşgörü nakışları işlemiştir. İnsanları Hakk'a ve hakîkate çağırmıştır. Onları sırât-ı müstakîme yönlendirmiştir.
Darende, İslâm'ın bendesi olan mütekâmil insanların soluklandığı ender bir gönül coğrafyamızdır. Burada dinî hassasiyetleri inkişâf etmiş nice insan Hak ve hakîkat hizmetinde gönüllü erdir. Bu dinî hizmetler hiçbir dünyevî beklenti olmadan (fîsebîlillah) nice on yıllardan beri aynı heyecanla ve titizlikle devam etmektedir. Bu belki bir hayat tarzıdır onlar için. Bunu gerçekleştirdikleri için onlara ümmet ve millet olarak müteşekkiriz.
Malatya'nın uzağına düşen Darende'yi alelâde bir toprak parçası olmaktan çıkarıp onu gönül coğrafyası yapan, orada medfûn olan Şeyh Hâmid-i Velî'dir. “Somuncu Baba” adıyla bilinen Hâmid-i Velî Hazretleri, XIV-XV. asırda yaşayan tasavvuf dünyamızın büyüklerindendir.
Bu yüzyıllarda Anadolu ve İslâm âlemi Moğol istilâsına uğramıştı. Selçuklu Devleti yıkıldığı için hilâfetin siyasî bir yaptırım gücü söz konusu değildi. Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında Anadolu’da yetişen âlim ve velîlerin büyüklerinden Hâmid-i Velî tam da bu zamanda dünyayı teşrif etmişti. Bu belki de Allah'ın bir lütfüydü. Çünkü bu zor zamanlarda karanlıklara ışık olacak bir mâneviyat büyüğü gerekliydi. O, bu mânevî ışık vazifesini hakkıyla yerine getirecek bir olgunluktaydı.
Gönül Sultanlarının Vazgeçilmez Mekânı, Huzur Beldesi Darende
Şeyh Hâmid-i Velî Hazretleri’ni (nâm-ı diğer Somuncu Baba'yı) tertemiz bağrında taşıyan Darende, Türkiye'nin önemli bir mâneviyat merkezidir. Mânevî ve kültürel açıdan çok zengin bir diyardır. Burada dinî ve kültürel mirasımız hakkıyla ve lâyıkıyla korunmakta ve geleceğe aktarılmaktadır.
Hulûsi Efendi Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Hâmid Hamîdeddin Ateş Efendi, Darende'yle Şeyh Hâmid-i Velî ilişkisini şu sözlerle dile getirmektedir: "Somuncu Baba Hazretleri, ömrünün son yıllarını Darende’de geçirmiş ve Darende’de âhirete irtihâl etmiştir. Somuncu Baba Hazretleri gül kokusunu verdiği Darende’de medfûndur.
Osmanlı padişahları tarafından verilen fermanlarda bile “defn-i hâk-i ıtırnâk” olarak kayıtlara geçmesi, gül kokulu, güzel kokulu topraklarda defnedildiğinin ifadesidir. Bu topraklar kokusunu ondan almış, onun neslinin imar ve ihyâsıyla hayat bulmuş, ‘Gül ve Gönül Medeniyeti’ onun mânevî tasarruflarıyla şekillenmiştir."
Bayramiye Tarikatı’nın kurucusu Hacı Bayram-ı Velî’nin mürşidi olan Gavsü’l-Âzam Şeyh Hamîd-i Velî, Darende’nin, çevre il ve ilçelerin mânevî fethini sağlamıştır. O Anadolu’nun Eyüp Sultan’ıdır. Çoraklaşan gönüllere âb-ı hayat olmuştur. Peygamberimiz (s.a.v.)’in 24. kuşaktan torunu olan Somuncu Baba, Bursa’da çilehânesinin yanında yaptırdığı ekmek fırınında somun pişirip çarşı pazar dolaşarak “Somunlar, mü’minler somunlar!..” nidasıyla insanlara ekmek dağıtmıştır.
Zaten kendi adını unutturan “Somuncu Baba” sıfatını da bu yüzden almıştır. “Diriyiz daim ölmeyiz,/Karanlıkta hiç kalmayız,/Çürüyüp toprak olmayız,/Bize gece gündüz olmaz” diyen bu Hakk dostu, 815 (m. 1412) senesinde Darende’de vefât etmiştir. Mübarek kabirleri, kendi zamanında halvethane olarak kullanılan Şeyh Hâmid-i Velî Camii içerisindedir. Bu ulu zatın kabri hoş bir görünüme sahip cevizden oyma sandukayla kaplıdır.
Gönül sultanlarının vazgeçilmez mekânı olan huzur beldesi Darende’de Somuncu Baba’nın izlerine rastlamak bizi şanlı mâziye götürür. Halil Taybi ve İnce Bedreddin gibi Hak dostları, onun Darende’de bıraktığı mânevî izlere somut örnektir. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi de bu kutlu zincirin muhkem halkalarından biridir. Şeyh Hâmid-i Velî Hazretleri’nin soyu Darende’de; oğlu Halil Taybi ile günümüze kadar devam etmektedir.
Tohma Çayı’nın masum çocuğu Darende’nin geçmişten bugüne, tabir caizse mâneviyat üssü hâline getirilmesinde mühim rolleri olan Somuncu Baba, yolundan gidenlere şu hayatî tavsiyelerde bulunmaktadır:
“Gizli ve aşikâr her yerde Allah'tan korksunlar. Az yesinler, az konuşsunlar, az uyusunlar. Avamın arasına az karışsınlar. Tüm mâsiyet ve kötülüklerden uzak dursunlar. Daima şehvetlerden kaçınsınlar. İnsanların elindekilerden ümitlerini kessinler. Tüm zemmedilmiş sıfatları terk etsinler. Övülen sıfatlarla süslensinler. Şiir ve şarkı (günaha götürüyorsa) dinlemekten kaçınsınlar. Ayrı bir görüşle, kendini cemaatten ayrı bırakmasınlar. Aç olarak ölseler bile şüpheli hiçbir lokmayı yemesinler.”
Mâneviyat Erenlerinin, Gönül Sultanlarının Pak Yurdudur Darende
Darende, Hak dostlarının kabirleriyle inanç turizmine aday küçük bir yerleşim yerimizdir. Tohma Çayı’nın emsalsiz güzelliğini cömertçe sergilediği bu diyarda olmak insana büyük bir gönül huzuru verir. Ortasından böyle görkemli bir çay geçen külliye sanırım sadece Darende’de var. Buradaki zikir ehli insanların içinin paklığı yüzlerine fazlasıyla yansımıştır.
Gönüllere tatlı bir huzur veren Darende’nin her yeri bir başka güzeldir; ama türbe ve külliyelerin olduğu yer çok daha mânâlı ve önemlidir. Burası insanı kendine çeken farklı bir çekim gücüne sahiptir. Darende’ye gelip de buraya çıkmamak, buradaki gönül dostlarının mübarek kabirlerini görmemek hoş değil. Çünkü burası Darende’nin rûhudur, kalbidir. Somuncu Baba Camii’nde kılınan namazların rûhumuza kattığı huzur ve huşu da bir başkadır. Sanırım bu huzur ve huşunun kaynağı burada yatan Hak ve hakîkat dostlarının varlığıdır.
Mâneviyat erenlerinin, gönül sultanlarının pak yurdudur Darende. Hak ve hakîkatin meydanıdır bu güzide topraklar… Ulu Cami’nin açılış hutbesini okuyan Şeyh Hâmid-i Velî Hazretleri, nâm-ı diğer Somuncu Baba bu toprakların mânevî bekçisidir. Gönül sultanları bu topraklarda sonsuzluk uykularını uyumaktadır.
Mânevî feyizlerle mü’minlerin gönüllerini fetheden Şeyh Hâmid-i Velî ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’nin mübarek kabirleri bu güzel ilçede bulunmaktadır. Onlar bu mübarek ve muazzez toprakların tapuları hükmündedir. "Dîvân-ı Hulûsî-i Dârendevî", "Mektûbât-ı Hulûsî-i Dârendevî" ve "Şeyh Hâmid-i Velî Minberinden Hutbeler" adlı eserler Hulûsi Efendi Hazretleri’nin biz insanlara bıraktığı kıymetli miraslardır.
Bu kıymetli eserleri okumalı ve geleceğin mimarları olacak gençlere okutmalıyız. Zira bu eserlerde işlenen konulara ve hassasiyetlere bugün dünden daha çok ihtiyacımız vardır.
Tarihin Derinliklerinden Gelen Güçlü Bir Sestir Darende
Tarihin derinliklerinden gelen güçlü bir sestir Darende. Bu şehir dünle bugün arasında bir çeşit köprü vazifesi görmektedir. Kesme taştan inşâ edilen Zengibar Kalesi zamana meydan okumaktadır burada. Ayakta kalmayı başarmış duvarlar sanki gururla poz verirler ziyâretçilerine… Nazlı nazlı süzülen minareler bakan gözlere kim bilir neler neler söyler…
Darende, maddî ve mânevî köprülerinin çokluğuyla da tanınır. Mânevî köprülerin bir ayağı Somuncu Baba, öbür ayağı ise Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi’dir. Maddî köprüler Osmanlı’dan izler taşır. Bunlardan Kavlak Köprüsü, Darende’de bululan ve hâlen kullanılan, son Osmanlı dönemi eseri sayılan bir taş köprüdür. Darende’nin Günpınar Köyü sınırları içerisindeki Aşudu(Günpınar) Şelalesi kırk beş, elli metre yukardan, kayaların arasından akarak hoş bir manzara oluşturmaktadır. Bu arada Balaban İçmesini de unutmamak gerekir.
Malatya’nın batısına düşen Darende; Hititler, Asurlular, Persler ve Romalılardan kadim izler taşır. Her iki yanı dağlarla çevrili olan şirin Darende, insana huzur ve sükûn veren emsalsiz bir atmosfere sahiptir. Şehrengizler aciz kalır bu güzel toprakları vasfetmekte.
Geçmişte “Timelkia, Tiranda, Tiryandafil ve Derindere” adlarıyla anılan Darende, bir evliyalar kentidir. Allah dostları, bu toprakların gizeminden ilham almıştır. Yedi bin yıllık bir tarihî geçmişi vardır bu kadim şehrin. Zengibar Kalesi, Hüseyin Paşa Hamamı, Eski Çarşı (Bedesten) , Şeyh Hâmid-i Velî (Somuncu Baba) Camii ve Külliyesi, Abdurrahman Erzincanî Camii, Seyyid Abdurrahman Gazi Camii, Maşat Tepe Tümülüsü, Hasan Gazi Şehitlik Anıtı, Balaban Evleri, Kudret Hamamı bu şehri farklı ve özel kılan müstesna mekânlardır.
Darende Deyince Aklıma Şeyh Hâmid-i Velî Külliyesi Gelir
Darende deyince aklıma Şeyh Hâmid-i Velî Külliyesi gelir. Şeyh Hâmid-i Velî ömrünü hak ve hakîkat davasına vakfetmiştir. O, hac farizasını yerine getirdikten sonra Tohma Çayı’nın kenarındaki Darende’ye, Zaviye’ye kurar dergâhını. Burada kabul eder talebelerini.
Tohma Çayı’nın ruhlara inşirah neşvesi katan su sesleriyle zikir ve Kur’ân sesleri birbirine karışarak bambaşka bir ahenk oluşturur. Bu ilâhî armoni rûhlardaki kiri ve pası silip temizler. 1412 yılına kadar mânevî hizmetlerine aralıksız devam eden Somuncu Baba burada son nefesini verir.
Ömrünün en bereketli yıllarını geçirdiği Tohma Çayı’nın kenarına defnedilir. Cenazesini Ankara’nın mânevî dinamiklerinin başında gelen talebesi Hacı Bayram-ı Velî kıldırır. Oğlu Halil Taybî de ölünce babasının yanına defnedilir. Sağlığında yüzlerce âlim yetiştiren Somuncu Baba’nın mânevî tesiri asırlar boyunca, bugüne dek, devam eder. Onun mânevî soyunu devam ettirenler, hizmet yarışını büyük bir aşkla sürdürmektedir.
Kayısı diyarı Malatya’nın giriş kapısı olan Darende’yi mânevî bir cazibe merkezi hâline getiren Somuncu Baba lâkabıyla bilinen Şeyh Hâmid-i Velî Hazretleri’dir. Darende demek Somuncu Baba (Şeyh Hâmid-i Velî) demektir. Onun ardından, son yüzyılda burada mânevî hizmetleri yürütenleri de unutmamak lâzımdır. Zira hizmet halkası devam ediyor.
Külliye, Darende’nin Başında Som Altından Bir Taç Gibidir
Külliye, Darende’nin başında som altından bir taç gibidir. Külliye, Darende’ye vurulan mânevî bir mühürdür. Somuncu Baba Türbesi’nin bulunduğu 600 yıllık camii 14. yüzyıl tarihî eserlerindendir. 1596 yılında onarılmıştır. Minaresi, Şeyh Hâmid-i Velî neslinden Abidin Paşa tarafından 1685 yılında yaptırılmıştır. Külliye, 1990-2000 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün izni ile Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı tarafından restore edilmiştir. Külliyenin içerisinde bulunan balık kuyuları ve daha sonra yapılan havuzdaki balıkların Şeyh Hâmid-i Velî Hazretleri’nin zamanından kaldığına inanılmaktadır. Titizlikle korunmakta olan balıklar, Somuncu Baba’nın hatırası olarak özenle yaşatılmaktadır.
Zaviye Mahallesi’ni farklı ve özel kılan Somuncu Baba Külliyesi içerisinde inşâ edilen Yeni Cami, göze ve gönle hitap eden görüntüsüyle müminleri kendisine çekmektedir. Kesme taştan yapılan bu yeni cami, kadim ve özgün mimarîsiyle, geçmişe nazire yapılmış gibi dik, diri ve iri durmaktadır. Caminin insan rûhunu rahatlatan bambaşka bir yapısı ve havası vardır. Bu yeni mâbedin şahsına münhasır durumu onu diğer ibâdet mekânlarından ayırmaktadır. Pencerelerinin özgün mimarîsi ve sayıca çokluğu camiyi benzerlerine nazaran çok daha aydınlık kılmaktadır. Caminin tavanına baktığımızda sıra dışı bir mimarî yine bizi kendine çekmektedir. Tavandaki bu farklı geometrik şekiller insana sonsuzluk hissi vermektedir.
Zaviye’ye, Somuncu Baba Külliyesi’ne gidip de Somuncu Baba Tanıtım Merkezi Müzesini gezip görmeden olmaz. Buradaki kadim objeler ziyâretçilerine sanki zamanda uhrevî bir yolculuk yaptırmaktadır. Söz konusu eşyalar bizi farklı dünyalara götürmektedir.
Somuncu Baba Külliyesi’nin duvar taşlarıyla birebir uyumlu olan avludaki şık mermerler mekâna çok farklı bir güzellik ve masûmiyet katmaktadır. Bu mermerler Tohma Çayı etrafındaki tabiî kayalarla da bütünlük ve uyum arz etmektedir. Bunlar hep ince hesaplarla yapılmış mimarî ayrıntılardır.
Yeni inşa edilen Taç Kapısı sanki ecdadın heybetini ve haşmetini bugünkü nesillere hatırlatmak için yapılmıştır. Dünden bugüne, bugünden yarına bir köprü vazifesi gören Selçuklu ve Osmanlı karışımı bu klâsik mimarî, gözü ve gönlü okşamaktadır. Aynı güzellikler külliyedeki ek cami bölümünde de bizi karşılamaktadır.
Somuncu Baba Külliyesi’nin türbe bölümünde ziyâretçileri duygulandıran pek çok şey mevcuttur. Bunların başında Somuncu Baba Hazretleri’nin (Şeyh Hâmid-i Velî) mübarek kabri (sandukası) gelmektedir. Mütevazı bir hayat yaşayan, ömrünü İslâm’a ve ihsana vakfeden bu Allah dostu, bu mekânda dirileceği vakti, kıyâmet gününü büyük bir sükûnetle bekler gibidir.
Bu uhrevî havada kılınan namazların bambaşka bir mânevî lezzeti hâsıl olmaktadır. Külliyenin hazire bölümüne girdiğinizde sanki sırlanmış bir âleme girdiğinizi hissedersiniz. Buranın küçük kareciklerden oluşan ahşap tavanı görülmeye değer bir detaydır.
Külliyeye Gelenler, İhtiyaçları Olan Mânevî Feyzi ve Bereketi Temin Etmektedir.
İyilik, çerçevesi geniş bir kavramdır. Herkes bu kavrama kendi zaviyesinden bakar. Rasûllullah Efendimiz, “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.” diye buyurmuştur. Bu fayda maddî olabileceği gibi mânevî de olabilir. Darende'deki Şeyh Hâmid-i Velî Külliyesi'nde uzun senelerden beri bu düstûr hayata geçirilmektedir. Söz konusu külliyeye gelenler, ihtiyaçları olan mânevî feyzi ve bereketi temin etmektedir. Allah onlardan razı olsun.
M.Nihat MALKOÇ
YazarDünyaca ünlü çinileri, Ayasofya'sı ve gölüyle Bursa'nın alâmet-i fârikalarından biridir İznik. Zira, İznik deyince Bursa, Bursa deyince de İznik akıllara gelir. Bu güzel ilçe, dünyada eşine az rastlan...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Özbekistan tarihî eserleriyle bir açık hava müzesini andırmaktadır.Yedi bağımsız Türk Cumhuriyeti (Türkiye, Âzerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
Bugünkü Gönül Coğrafyamız Mevcut Coğrafyamızdan Çok Daha GeniştirBugünkü bilinen sınırlarımızdan öte, bizim bir de sınır tanımayan gönül coğrafyamız vardır. Gönül coğrafyamız mevcut coğrafyamızdan çok...
Yazar: M.Nihat MALKOÇ
İdeal tasavvuf önderleri, ilâhî hükümleri insanlara duyuran peygamberlerin mirasçısı, temsilcisi ve Allah’ın kullarını hoşnut edecek yolu gösteren görevlilerdir. Onların sorumluluğu, mânevî ve ahlâkî ...
Yazar: Oğuzhan AYDIN