Selâmı Yaymak: Kalpler Arasında Köprü Kurmak
Bir selâm, kalpten kalbe uzanan en kısa yoldur. Huzuru yaymanın ilk adımı, selâm vermektir.
“Es-Selâm” Rabb’imizin en güzel isimlerinden biridir. “Kullarını selâmete erdiren, onlara huzur, sağlık ve afiyet veren” anlamını taşır. Selâm; sadece bir söz değil, bir dua, bir niyettir. Mü’minin dilinden döküldüğünde karşısındaki insana “Sana zarar gelmesin, huzur seninle olsun.” demektir.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.), insanlığı birliğe, adalete ve kardeşliğe çağıran son peygamberdir. Onun getirdiği din, adının anlamını yansıtır. İslâm, barış ve ebedî kurtuluşun dinidir. Müslüman ise elinden ve dilinden diğer insanların güvende olduğu kimsedir.
Allah Rasûlü Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde, Medineli Müslümanlar günlerce heyecan içinde onu beklemişti. Gözler ufukta, gönüller özlemle doluydu. Nihayet Rasûlullah’ın şehre geldiği haberi yayılınca bütün Medine halkı sevinçle sokaklara döküldü. Herkesin merakı aynıydı; Peygamberimiz’in ağzından çıkacak ilk söz ne olacaktı?
O kutlu an geldiğinde Sevgili Peygamberimiz kalabalığa dönüp şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Selâmı aranızda yayın, birbirinize ikramda bulunun, insanlar uykudayken namaz kılın ki selâmete eresiniz.”
Bu söz, İslâm’ın özünü en güzel şekilde özetliyordu. Selâm, mü’minin yüreğinden taşan bir rahmettir; topluma yayıldıkça kalpleri yumuşatır, gönülleri birbirine bağlar. Çünkü selâm, kalpten kalbe açılan bir kapıdır.
İnsanların birbirine yabancılaştığı, selâmlaşmanın neredeyse unutulduğu bir çağda yaşıyoruz. Oysa bir tebessümle verilen selâm, gönülleri ısıtır, aradaki buzdan duvarları eritiverir. Bir Müslüman olarak selâmı yaymak, sadece bir sünneti yaşatmak değil, aynı zamanda huzurun, güvenin ve kardeşliğin toplumda kök salmasını sağlamaktır.
Rabb’imizin Kur’an’da “Dârüsselâm” adını verdiği cennet, selâmın ve esenliğin sonsuz diyarıdır. Selâmı yürekten yayan her mü’min, o yurdun huzurundan bir parça taşır dünyaya.
Ne mutlu selâmı yayanlara...
Gülşen CANPOLAT
Yazar
Ebû Fukeyhe (r.a.) puta tapan bir putperestin yanında köleydi. Kalbi İslâm’la nurlanmıştı. Fakat efendisi onun İslâm’a girip Müslüman olmasını bir türlü hazmedemiyordu. Çünkü o kendisine bile faydası ...
Yazar: N.Nida DURAN
Filistin toprakları, yalnızca savaş ve siyasetin değil, aynı zamanda ezber bozan kadın portrelerinin de sahnesidir. Tam da bu noktada, kadınlar ikiye ayrılır dersek abartmış olmayız: Filistinli kadınl...
Yazar: Gülşen CANPOLAT
Çocuk yetiştirmek, her ebeveyn için en değerli ama bir o kadar da zorlu bir deneyimdir. Sevgi, güven ve rehberlik sağlarken aynı zamanda özgürlük ve bağımsızlık alanı tanımak ebeveynliğin en önemli yö...
Yazar: Gülşen CANPOLAT
Kıymetli okuyucularımız,İnsanoğlunun yaratılışından beri arayışı hiç bitmemiştir: “Ben kimim, neden varım, doğru yol nedir?”Bu soruların cevabı ilimdedir; yani bilmekte, anlamakta ve öğrenmekte.Kur’an...
Yazar: Editör