Sancağın Gölgesinde
Bir gecenin göğsüne çöken acı, vatan toprağında yankılanan bir sızı oldu 15 Temmuz. Tankların çelikten uğultusu, milletin dualarına karıştı. Semalar, yalnız uçakların değil, anaların iç çekişlerinin de sesini taşıdı. O gece, sokaklar sadece beton yollar değildi artık; her adım, bir yemin gibi atıldı, her duruş bir destana dönüştü. Ve biz o gece bir kez daha gördük; vatan sadece yaşanılan yer değil, uğruna ölünen yerdir.
“Vatan” kelimesi Arapça kökenlidir. Yerleşmek, konaklamak, yurt edinmek anlamlarını taşır. Türkçeye bu anlam çerçevesinde geçmiş ve zamanla, yalnızca fizikî bir mekân değil, duygusal, tarihsel ve kutsal bir mefhum hâline gelmiştir. İlk olarak İslâmî metinlerde geçen bu kelime, Türk edebiyatında özellikle Tanzimat’tan itibaren yoğunlukla kullanılmıştır
15 Temmuz, sıradan bir darbe girişimi değildir. O gece; üniversite öğrencileriyle ihtiyarlar, kadınlarla yiğit analar, çocukları uğruna gözünü kırpmadan canını ortaya koyan babalar aynı cümlede birleşti; “Bu vatan bizimdir!”
Bu birlik ruhu, Türk milletinin tarihinde defalarca şahlanmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, Çanakkale’de olduğu gibi… Yahya Kemal Beyatlı’nın şu dizelerinde hissedilen kudret, 15 Temmuz’da bir kez daha can buldu:
Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi,
Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi!
Bu ordu, sadece askerden ibaret değildir; milletiyle birdir. İşte 15 Temmuz gecesi, o ordu yeniden kuruldu; bu kez üniformasız ama inançla donanmış bir orduydu.
Vatan sevgisi, bir toprağa değil, bir değere, bir tarihe, bir geleceğe sevdalanmaktır. Bu sevda, bir çocuğun bayrağa sarılmış şehit babasına dokunuşunda; bir öğretmenin öğrencilerine “Hür yaşamak nedir?”i anlatışında; bir annenin oğlunu, “Dönmezsen de vatana helal ol!” diye uğurlayışında saklıdır.
Mehmet Akif, bu sevgiyi “İstiklal Marşı”nda şöyle dillendirir:
Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı…
Bu dizeler yalnız tarih dersi değil, bir yaşam yeminidir. Çünkü Akif’in “vatan”ı da sadece bir arazi değil; imanla örülmüş, ecdadın kanıyla sulanmış bir emanetin adıdır.
Türk milletinin mayasında “birlik” vardır. Yunus Emre’nin “Gelin, tanış olalım/İşi kolay kılalım/Sevelim, sevilelim/Dünya kimseye kalmaz” sözleri, aslında vatanı da Türk milletini de ayakta tutan ahlaki kodları dile getirir. Çünkü sevgiyle yoğrulmamış bir vatan, bayraksız bir gök gibidir.
Bugün bizlere düşen, 15 Temmuz’u yalnızca bir matem günü değil; bir dirilişin, bir yeniden doğruluşun günü olarak hatırlamaktır. Çünkü vatan sevgisi, sadece savaş anlarında değil, her sabah okuluna giden bir öğrencinin, görevini hakkıyla yapan bir memurun, duasını göğe salan bir ninenin içinde yaşar.
H. İklil ABBASOĞLU
Yazar“Erguvana şiir söyleme, anlatamazsın. Kendisi şiir. Gör ve duy, kâfi.” demiş Süheyl Ünver.Çiçeği baharın habercisi olan erguvan ağacı, baklagiller familyasından 2 ila 10 metre boylarında olup kışın ya...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
15 Temmuz 2016 gecesi, Türk milleti tarihinde eşine az rastlanır bir sınavdan geçti. O gece yalnızca bir darbe girişimi yaşanmadı; aynı zamanda milletin iradesine, demokrasimize ve bağımsızlığımıza do...
Yazar: Editör
Kardeşlik… Sözün sadeliğinde derin bir çağrı gizli. Öyle ki insan ruhunu birbirine bağlayan bu kavram, sadece bir kan bağıyla değil, gönül bağıyla da örülür. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Veda Hutbesi’nde ...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
Nice şaire esin kaynağı olmuş şehir… İstanbul… Ne yalnızca bir mekândır o, ne de geçmişe hapsolmuş bir zaman kırıntısı. İstanbul, katman katman bir hafıza, çağları aşan bir ruh, insanın hem yüreğinde ...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU