Esmâü’l-Hüsnâ: Zü’l-Celâli Ve’l-İkrâm
Zü’l-Celâli Ve’l-İkrâm: Azamet ve Kerem Sahibi
Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm, “azamet sahibi, yüce ve noksan sıfatlardan münezzeh ve kemâl sıfatlarıyla muttasıf olmak” anlamında “azamet ve kerem sahibi” demektir. El-Celâl, Allah’a nisbet edildiğinde, “hiçbir kayıt ve kıyas kabul etmeksizin azamet sahibi, kadr ü kıymeti ve mertebesi en yüce olan” gibi anlamlar taşır. Allah, yücelik ve büyüklük bakımından en geniş ikrâm sahibidir. Bu bağlamda en cömert, en şerefli ve en değerli gibi bütün güzel hasletleri kendisinde toplayan O’dur.
Zü’l-Celâli ve’l-İkram sıfatı, Allah’a mahsus olan ve O’ndan başkası için kullanılmayan sıfatlardandır. Bu ikisi, Allahu Teâlâ’nın en husûsî vasıflarından olup bu iki vasıf üzerinde tefekkür etmek insana derin ufukların açılmasını sağlar.
Öte yandan her türlü ta’zîm, hürmet ve yüceltme konusunda da gerekli hassasiyet gösterilmelidir. Her şeyin yaratıcısı olan Yüce Allah, hakkıyla tenzîh ve ta’zîm edilmelidir. Her ne kadar el-Celâl ismi O’nun azamet ve ululuğunu sembolize ediyorsa da el-İkrâm yönü de şefkatini, merhametini ve tüm mahlûkâta sevgisini ifade eder.
Bu ikrâmın türlü türlü tezâhürleri vardır. Kendisine itâat eden kullarına, yerine göre bol rızık, zamanlarına bereket, yerine göre öte dünyada makamlarını âlî etme, cennetlere eriştirme ve cemâliyle müşerref kılma gibi tecellîler şeklinde cereyân eder. Allah’ın mahlûkatına olan ihsân ve ikrâmı sayıya gelmeyecek kadar çoktur.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’den gelen hadislerde, “ism-i a’zam”dan bahsedilmektedir. İsm-i a’zam, sözlükte, “en büyük isim” anlamına gelmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bazı hadislerinde ism-i a’zamdan bahsedilmekte, bu isimle duâ edildiği zaman, duânın mutlaka kabul edileceği bildirilmektedir: “İsm-i a’zam, Allah’a aittir. Kim o isimle duâ ederse kabul edilir. Kim onunla istekte bulunursa, verilir.”
Peygamber Efendimiz’in, bu ismi bildiği hâlde ümmetine bildirmemesi, mü’minlerin sadece Allah’ın bu ismine yoğunlaşıp diğer isimlerini ihmâl etmeleri endişesinden dolayıdır. Hangi ismin ism-i a’zam olduğu konusunda birçok hadis vardır. Fakat Allah’ın en büyük isminin hangisi olduğunu kesin olarak belirlemek mümkün değildir.
Çünkü bu hadislerin bir kısmında “Allah” ismi, bir kısmında ise “Rahmân, Rahîm” (esirgeyen, bağışlayan), bir kısmında “el-Hayyü’l-Kayyûm” (diri ve her şeyi ayakta tutan), bir kısmında da “Zü'l-Celâli ve’l-İkrâm” (ululuk ve ikrâm sahibi) isimleri Allah’ın en büyük ismi olarak belirtilmektedir. Öte yandan, Hz. Ali’nin ism-i a’zam olarak şu altı ismi saydığı zikredilmektedir: “Ferd, Hayy, Kayyûm, Hakem, Adl, Kuddûs”.
İsm-i a’zamla ilgili olarak rivâyet edilen hadislerden bazıları şöyledir: “Rasûlullah (s.a.v.), bir kişinin şöyle duâ ettiğini işitti: “Allah’ım, şehâdet ettiğim şu hususlar sebebiyle senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilâh olmayan Allah’sın, birsin, Samed’sin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç), doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur.”
Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Nefsimi kudreti elinde tutan Zât’a yemin olsun, bu kimse, Allah’tan ism-i a’zamı adına talepte bulundu. Şunu bilin ki kim ism-i a’zamla duâ ederse Allah ona icâbet eder, kim onunla talepte bulunursa (Allah ona dilediğini mutlaka) verir.”
Evet, Yüce Allah Celâl ve İkrâm sahibidir. Karşısında hiçbir varlık kendi kendine tutunamaz. O, azamet ve celâliyle her şeyi yok eder. Yegâne ulu ve yüce O’dur. O, hiç kimseye muhtaç değildir, her şey O’na muhtaçtır. O, dilediği kimselere hayat verir; dilediği kimselerin de hayatına son verir. O, dilediği şekilde hükmetme iradesine sahiptir.
Editör
YazarKültürümüzde bahar ve çiçek; genellikle yenilik, tazelik, doğanın uyanışı ve hayatın yeniden canlanması gibi temalarla ilişkilendirilir. Bahar, kışın zorluklarından sonra gelen ferahlık ve tazelik anl...
Yazar: Editör
Er-Ra’ûf: Sonsuz Merhamet Ve Şefkat Sahibi OlanAllah’ın en güzel isimleri arasında yer alan Ra’ûf ismi, Rahîm isminden daha özel bir anlam ifade eder. Hikmetinin bir gereği olarak, Allah’ın Ra’ûf oluş...
Yazar: Editör
Peygamberimiz (s.a.v.), gördüğü bir rüya üzerine 1400 sahabiyle umre için Kâbe’ye hareket etti. Bunu duyan müşrikler, Müslümanları Kâbe’ye sokmamaya karar verdiler. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.), ...
Yazar: N.Nida DURAN
Bahar ayları, doğanın canlandığı, güneşin içimizi ısıttığı ve çocuklar için açık hava aktivitelerinin en keyifli hale geldiği dönemlerdir. Açık hava sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel ve ruh...
Yazar: Nesibe AYDIN