Peygamberimiz’in Cesur Arkadaşı Hazreti Ömer

Kitabın adı: Peygamberimiz’in Cesur Arkadaşı Hazreti Ömer

Hazırlayan: Hilal Kara- Abdullah Kara

Yayınevi: Uğurböceği Yayınları

Yayın yeri ve yılı: İstanbul/2017

Sayfa Sayısı: 103

Yaş Aralığı: 14+

İşlenen Konular: Cesaret, sadakat, cömertlik, vefâ…

Kitabın içindekiler bölümüne baktığımızda Hz. Ömer on dokuz başlık altında anlatılıyor. Biz de bu başlıklardan yararlanarak kitabın içeriğini -bir başka deyişle- Hz. Ömer’in hayatını kısaca anlatmaya çalışacağız.

Hz. Ömer, Ebrehe’nin Kâbe’yi yıkmaya çalıştığı Fil olayından on üç yıl sonra dünyaya geliyor. Babası Hattâb, oğluna Ömer adını veriyor ve kurban keserek bu mutluluğunu komşu ve akrabalarıyla paylaşıyor. Hz. Ömer’in Zeyd adında bir ağabeyi ve Fatıma adında bir kız kardeşi var. Hz. Ömer, sekiz yaşına geldiğinde ağabeyi Zeyd ile Decnân Vadisi’nde koyun otlatmaya başlıyor.

O zamanlarda Arap Yarımadası’nda panayırlar düzenleniyor. Bu panayırlarda kültürel etkinlikler düzenleniyor, şenlikler yapılıyor. Hz. Ömer, bu panayırlarda güreş müsabakalarına katılıyor ve kolay kolay da birinciliği kimseye kaptırmıyor. Aynı zamanda panayırlarda okunan şiirlerden de bir hayli ezberleyen Hz. Ömer, şiir okuma ve hitabet yarışmalarında da iddialı olduğunu gösteriyor.

Hz. Ömer, evlilik çağına gelince Zeyneb binti Mâzun’a talip oluyor ve onunla evleniyor.

Mekkelilerin temel geçim yolları ticaret olduğundan Hz. Ömer de ticarete atılıyor. Zaman içerisinde Mekke’nin önemli tüccarlarından oluyor.

Bilindiği üzere, o zamanlarda Mekkeliler putlara tapıyordu. Hz. Ömer de bu gelenek içerisinde putlara tapmaktadır. Hz. Ömer’in ticaretten dolayı iki yıl kaldığı Şam’dan dönüşünde Hz. Muhammed (s.a.v.), insanları İslâm’a davet etmeye başlamıştır. Bunu kabullenmeyen Ebû Cehil, Ümeyye, Ahnes gibi zalimler Peygamberimiz’e ve Müslümanlara ellerinden gelen kötülüğü yapmaya çalışmaktadır ki Hz. Ömer de onlarla beraber hareket etmeye başlar. Tâ ki Müslüman olan kız kardeşi ve eniştesinin evine varıncaya kadar... Burada duyduğu, dinlediği Kur’an-ı Kerim, Hz. Ömer’i çok etkiler. Kalbi yumuşayan Hz. Ömer, Peygamberimiz’in yanına gider ve orada Müslüman olur. Hz. Ömer, Müslüman olduktan sonra tamamen değişir. Bir zamanlar Müslümanlara zulmeden Ömer, İslâm’ı kabul ettikten sonra yaptıklarına pişman olur ve hatalarını telafi etmek için büyük bir çaba içerisine girer. Artık Hz. Ömer, maddî-manevî bütün gücüyle Peygamberimiz’in yanında yer alır.  Peygamberimiz de Hz. Ömer’e büyük değer verir ve her konuda onunla istişare eder.

Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekir’in vefatından sonra halife olur. Hilafeti boyunca adaletten asla ayrılmaz. Gerek Müslümanların gerekse Müslüman olmayanların haklarının korunmasında haktan yana kesinlikle taviz vermez. Yaşanan pek çok olay onun nasıl âdil bir yönetici olduğunu defalarca ortaya koymuştur. Yalnız gündüzleri değil geceleri de halkının huzuru için çalışmıştır. Halifeliği süresince Peygamberimiz gibi halkın içinde onlardan biri olarak yaşamıştır. On yıl halifelik yapan Hz. Ömer, haksızlığa uğradığını söyleyen ama gerçekte böyle olmayan Ebû Lülü adında bir adam tarafından Mescid-i Nebevî’de yaralanır ve bu olaydan üç gün sonra vefat eder. Allah ondan razı olsun!

Kitapta olmayan ve Mehmet Âkif Ersoy’un Hz. Ömer’in adaletini anlatan şu dizeleriyle yazımızı noktalayalım:

Kenâr-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu,

Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer’den onu!