İlk Umre Heyecanı
Geçtiğimiz nisan ayında ilk umre yolculuğumuzu yaptık. Yakın bir akrabamın bir tur şirketi var. Birden karar verip onu aradık ve sağ olsun, bize biraz da kolaylık göstermesiyle yola çıktık. İlk durağımız Cidde’ydi. Oradan otobüslerle Mekke’ye geçtik. Tur şirketinin sahibi hem de rehberi ağabeyimiz, bizi ilk umremizi yapmak üzere Harem-i Şerif’e götürürken oraya yaklaştığımızda Kâbe’nin tamamını bir anda görmemiz ve bu sayede, daha sonra yapacağımız ibadetlerde de hep o hâliyle aklımızda kalması için gözlerimizi kapatmamızı istedi.
Allahu Teâlâ’nın Âl-i İmran Suresi’nde; “Gerçek şu ki insanlar için yapılmış olan ilk ev, âlemlere bir hidayet ve bir bereket kaynağı olan Mekke’deki evdir.” diye bildirdiği Kâbe’nin tam karşısında gözlerimizi açtığımız andaki hislerimizi anlatmaya kelime bulamıyorum. Sanki yıllarca hasret kaldığımız evimize gelmişiz gibi mi desem, Hazreti İbrahim (a.s.)’a misafir mi olduk desem ya da Peygamber Efendimiz’in arkasında saf tutmaya geldik mi desem…
Kâbe’nin resimlerde ya da televizyonda gördüğümüzden çok daha küçük boyutta olduğunu söyleyenler vardı ama bize öyle gelmedi. Bütün ihtişamıyla, dünyanın her yerinden gelen Müslümanları sarıp sarmalıyor gibiydi. İlk tavaftan sonra Safa ve Merve arasındaki say’ı yaparken Hazreti Hacer Anamız ve Hazreti İsmail’in Allah’ın emrine karşı gösterdiği teslimiyeti düşündük.
Daha sonra Medine... Ilık esen hafif rüzgârı, insana huzur veren dingin havasıyla ne güzel bir şehir. Mekke’deki yoğunluktan sonra Peygamber Efendimiz’in evine dinlenmeye gelmiş gibi hissettik. Yeşil Kubbe’nin karşısında uzun zamanlar boyunca oturup tefekkür etme, Ravza-yı Mutahhara’ya ziyaret ve her anda Peygamber Efendimiz ve ashabının manevî huzurunda olduğunu hissetmek, bize unutulmaz anlar yaşattı.
Tur programı dâhilinde birçok yere gezi düzenlendi. Taif ve Uhud’da üzüldük, Uhud’da Peygamber Efendimiz’in yaralıyken yaslandığı dağdaki gül kokusunu gözyaşları içinde içimize çektik. Bedir’de sevindik, Nur Dağı’nda dağın taşın “Es-selamü aleyke Ya Rasûlallah!” dediğini düşünüp her yana o gözle baktık. Medine’ye ilk girdiği yerdeki bahçeyi ziyaret edip ilk sabah namazını kıldığı mescitte akşam namazını kılarken çok duygulandık.
Âlemlere Rahmet Peygamberi’nin ümmeti olmanın sevincini yaşarken, ona layık olamamanın üzüntüsünü de hissettik ama her yaptığımız ibadette, her anımızda başta Filistin olmak üzere bütün ümmet-i Muhammed için dua ettik ve Allah’tan, dünya Müslümanlarının birlik olmasını nasip etmesini istedik.
Raziye SAĞLAM
YazarEs-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri’nin Divan’ını okurken“Geçtik esrar-ı ‘Ene’l-Hak’tan, o Hallâc değiliz.” dizesiyle başlayan bir şiiri çıktı karşıma. Daha önce hiç rastlamadığım bu şiirin dördü...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sevgili çocuk dostlarım;Çok hareketli günler içindeyiz. Öğleden sonra, yakınımızdaki ormandan birden alevler yükselmeye başladı. Alevleri görünce Uzun Kulak’la birbirimize baktık ve aynı anda;“Ormanda...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sen gittin ey Sultan’ım âlemde elem kaldıAltın kubbelerınden geride alem kaldıSöğüd’ün yaylasını uzattın Viyana’yaÇizdiğin haritadan elimde kalem kaldıAtların nal sesini işiten o yıldızlarDöküldü bire...
Şair: Ekrem KAFTAN
Sosyal medyada, genç bir Amerikalı kadın doktor ağır yaralı bir Gazzeli çocuğa gözyaşları içinde “Nefes aldığım sürece sizin için, Gazze için savaşacağım. Çünkü bu adil değil.” diyordu. Çocuğun vücudu...
Yazar: Raziye SAĞLAM