Fâtih Sultan Mehmed: Geçmişten Günümüze Yaşayan Miras
Fâtih Sultan Mehmed, aradan geçen yüzyıllara rağmen Türk milletinin hâfızasında en canlı ideal olarak yerini korumaktadır. Bugün eğitimde öncü sayılan birçok kurumun temelleri onun dönemine dayanır. İstanbul’un birçok semtinde onun izleri hâlâ canlıdır. Erkek çocuklara sıkça “Fâtih” isminin verilmesi, halkın ona duyduğu saygının bir göstergesidir. Sayısız resmî ve özel kuruluş, sokak, köprü ve mahalle onun ismini yaşatmaktadır.
Fâtih Sultan Mehmed, yalnızca fetihleriyle değil, kurduğu yapılar ve geliştirdiği medeniyetle de yaşamaya devam etmektedir. Halkının gönlünde derin bir yer edinen Fâtih, yeni kuşaklar tarafından da örnek bir lider olarak kabul edilmektedir. Görülüyor ki, Fâtih Sultan Mehmed, geçmişten geleceğe uzanan bir bağlılık ve saygıyla hatırlanmaya devam edecektir.
Tarihte pek çok yönetici zamanla unutulup gitmişken, Fâtih’e olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Özellikle İstanbullular başta olmak üzere, birçok insanın hayatında onun bir izi vardır. İstanbul’un fethiyle birlikte “Fethin Babası” anlamına gelen “Ebü’l-feth” ve halk arasında çokça benimsenen “Fâtih” unvanlarını almıştır.
Fâtih bize en başta İstanbul’u ve diğer fethettiği toprakları miras bırakmıştır. Rumelihisarı, onun fethin öncesindeki ilk büyük eseri olarak Boğaz’da yükselmektedir. Şehrin kalbinde yer alan Fâtih semti ise onun yaptırdığı cami ve külliyeye adını vermiştir.
Fethin ardından Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sahabesi Hz. Eyyûb el-Ensârî’nin türbesi ve adına yapılan külliye de fethin mânevî yönünü temsil eder. Osmanlı padişahları, tahta geçmeden önce bu türbeyi ziyâret ederek kılıç kuşanma törenlerini burada gerçekleştirmişlerdir. Bu kutsal mekânlar, hâlâ eski rûhunu korumakta ve Fâtih’i hatırlatmaya devam etmektedir.
Fâtih döneminden kalma pek çok semt ismi hâlâ yaşamaktadır: Vefa, Akşemseddîn, Kocamustafapaşa, Mahmutpaşa, Molla Fenarî, Molla Güranî gibi semtler, o dönemin önemli devlet adamlarının adını taşır. Meselâ Gedikpaşa, Gedik Ahmed Paşa’nın yaptırdığı hamamdan; Hocapaşa, Hoca Sinanüddîn Yusuf Paşa’nın konağından adını alır. Bu isimler, hem o dönemin hatırasını yaşatmakta hem de şehirle bütünleşmiş birer kimlik hâline gelmiştir.
Fâtih Sultan Mehmed, sadece kendi yaptırdığı yapılarla değil, aynı zamanda devlet adamlarını hayır eserleri yapmaları için teşvik ederek İstanbul’u birçok eserle donatmıştır. Onun döneminde sur içinde 163, diğer bölgelerde ise toplamda 21 medrese, 32 hamam, 10 han ve kervansaray, 28 çarşı gibi yapılar inşâ edilmiştir.
İstanbul’un devletin yönetim merkezi hâline gelmesiyle birlikte Fâtih, bugün İstanbul Üniversitesi merkez binasının bulunduğu yerde bir saray yaptırmıştır. Ancak kısa bir süre sonra Sarayburnu’nda Boğaz manzaralı yeni bir saray inşâsını emretmiştir. 1478’de tamamlanan bu yapı, Fâtih’in son yıllarını geçirdiği mekânlardan biri olmuş, bugün ise Topkapı Sarayı Müzesi olarak varlığını sürdürmektedir. Müzede sergilenen kitaplar ve sanat eserleri, onun bilgiye ve sanata verdiği değeri yansıtır.
Kısacası, Fâtih Sultan Mehmed yalnızca bir hükümdar değil, aynı zamanda ardında yaşayan bir miras bırakan bir liderdir. Şehirdeki yapılar, semt adları, kültürel izler ve halkın gönlündeki yeriyle o, hâlâ aramızdadır.
Kemal DEMİR
YazarOsmanlı İmparatorluğu döneminde Kudüs, Gazze ve Nablus sancakları olarak ayrılmış, huzur içerisinde yönetilmiş; ancak Yahudilerin Kudüs'e duyduğu özlem hiçbir zaman azalmamıştır. 1896'dan sonra ...
Yazar: Kemal DEMİR
Halid bin ZeydDoksanına ramak kalmış,Kalmamış cihaddan geri,Konstantin’i fethe gelmiş,Eyyûb Sultan Hazretleri…Bir hâdise edip rağbet,Bunca çetin yolu katet!Bu ne sabır, ne kerâmet;Eyyûb Sultan hazretl...
Şair: Halil GÖKKAYA
Konya âlimlerinden Hacı Veyis Efendi eşine az rastlanılan faziletlere sahip müstesnâ bir şahsiyettir. Çevresi tarafından ihlâsı ve samîmîyeti ile tanınır. Gönlü Allah ve Rasûlü’nün sevgisi ile dolu ba...
Yazar: Aydın BAŞAR
Bilim tarihinin erken dönemlerinden itibâren pek çok İslâm âlimi, yaptıkları çalışmalarla adlarından söz ettirmişlerdir. Birçok bilim dalının temellerinin atılmasında, ilmî ve kültürel alanlarda mühim...
Yazar: İsmail ÇOLAK