Esmâ-i Nebî: Hanif
Âlemlerin Efendisi (s.a.v.)'nin mübarek isimlerinden biri de “Hanif/Hakikate sımsıkı sarılan” idi. Sevgili Peygamberimiz insanları şirkten tevhide, dalâletten istikamete, daima hakikate meylettirdi. Peygamberimizin soy silsilesinin büyüklerinden olan annesi, babası ve dedeleri; Hz. İbrahim (a.s.)'in de tebliğ ettiği Hak din üzere olan ve Allah'ın birliğini kabul eden mü'minlerdendi.
Âl-i İmran Suresi’nin 67. âyetinde “İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, Hanif (Allah'ı bir tanıyan, Hakk'a yönelen) bir Müslüman’dı. Allah'a ortak koşanlardan da değildi.” buyruldu.
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Peygamber olarak gönderildiği Hicaz Bölgesi’nde, Yahudi, Hıristiyan ve müşriklerin dışında az da olsa Hanifler vardı. Bunlar, putlara tapmıyorlar, Allah'ın birliğine inanıyorlardı. Kur’ân'da, Hz. İbrahim'in dinine uyanlar ve “Hanif” vasfını kazananlar övüldü.
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in tebliğ ettiği Hak din İslâm da, İbrahim (a.s.)'ın tebliğ ettiği Hanif inancı da tevhit esasına dayalı dosdoğru yol, dosdoğru dindi. “(Ey Rasûl’üm!) De ki; ‘Rabb’im beni sıratı müstakime (dosdoğru yola/İslâm'a) dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti...” âyeti bu gerçeği ifade etmekteydi (6/En'âm, 161).
Özüyle Allah'ı Birleyenler Hanif esasına dayalı din, fıtrat dinidir. Allah, bütün insanları bu din üzerine yarattı: “Sen yüzünü/özünü Allah'ı birleyici (Hanif) olarak dine, Allah'ın dinine çevir ki Allah insanları bu din üzere yaratmıştır. Allah'ın yaratması değiştirilemez. İşte doğru din budur. Fakat insanların çoğu bunu bilmez.” (30/Rûm, 30). Mâide Suresi’nin 19. âyetinde “Ey kitap ehli! Peygamberlerin arkası kesildiği bir sırada ‘Bize ne müjdeleyici bir peygamber geldi ne de bir uyarıcı.’ demeyesiniz diye, işte size (hakikati) açıklayan elçimiz (Muhammed) geldi. (Evet.) size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” buyruldu.
Sevgili Peygamberimiz bize, Kur’ân'ın özünü ve İslâm'ın temel esaslarını açıkladı. Allah'a nasıl iman ve ibadet edileceğini öğretip dünya ve ahiret mutluluğuna giden yolu gösterdi. Gayb âlemini, öldükten sonra dirilmeyi, cennet ve cehennemin hak olduğunu, dünyada yapılan her işin ahirette mutlaka karşılığının görüleceği gerçeğini anlattı.
Sevgili Peygamberimiz, kendisinin ve kendisinden önceki elçilerin Allah'ın insanlık için seçip gönderdiği müstesna insanlar olduklarını bizlere öğretip hakikate bağlı olarak hayat sürenlerin, doğruluktan ayrılmayanların peygamberler, sadıklar ve şehitlerle birlikte haşrolacağını haber verdi. Tevhid inancını kalplere nakşedip inananların her türlü batıl inançtan uzak durmaları gerektiği hakikatini öğretti.
Editör
YazarSultan II. Bayezid’in kızıdır. 1465’te Amasya’da doğduğu sanılmaktadır. Sonraki yıllarda Sinan Paşa ile evlenmiştir. Evliliklerinin, II. Bayezid şehzade iken, 1480’de Amasya’da gerçekleştiği kuvvetli ...
Yazar: Bengisu HAYAT
Sevgili okurlarımız;Yaşadığımız dünya; gökyüzüyle, toprakla, denizlerle ve içinde barındırdığı sayısız canlıyla Allahu Teâlâ’nın kudretini gösteren büyük bir ayet gibidir. Gözümüzü nereye çevirsek Rab...
Yazar: Editör
Mâlikü’l-Mülk: Görünen ve Görünmeyen Bütün Âlemlerin Sahibi ve YöneticisiEl-Mâlik, “mülkün sahibi ya da sahip olduğu mülkünde tasarruf yetkisine sahip olan” demektir. Mülk ise onun emir ve fiiliyle ta...
Yazar: Editör
Kültürümüzde bahar ve çiçek; genellikle yenilik, tazelik, doğanın uyanışı ve hayatın yeniden canlanması gibi temalarla ilişkilendirilir. Bahar, kışın zorluklarından sonra gelen ferahlık ve tazelik anl...
Yazar: Editör