Dizilerdeki Tehlike
Birkaç senedir diziler yoğun bir şekilde aileyi hedef alıyor. “Prime Time/En çok izlenen zamanlar”da yayınlanan bu yapımlarda yer alan karakterler, en sevdiklerine neredeyse her cümlelerinde yalan söylüyorlar. Yanı sıra birbirini kıskanan kardeşler ve bu kıskançlıktan dolayı her türlü kötülüğü yapmayı kendine hak görenler, insanın hayatını cehenneme çeviren ebeveynler, hatta bazı senaristlerin hızını alamayıp büyük ebeveynleri de şefkatten uzak bireyler olarak konuya dâhil etmesiyle katmerli travmatik durumlar, göz kamaştıran bir zenginlik, her akşam kadın, erkek, genç ve çocuk demeden herkesin gözüne sokularak izlettiriliyor.
Her gün en az iki üç saat bunlara maruz kalınınca, ailenin artık o kadar da önemi kalmıyor insan hayatında. Hatta bir yükmüş gibi gösterildiği için, Batı toplumlarındaki yalnız bireyler gibi aileden uzaklaşıp gerçek bir aile olmanın sıcaklığını unutan ve sadece “ben” diyen insanların sayısı giderek artıyor. Bu da yalnızlıkla beraber mutsuzluğu da beraberinde getiriyor.
Tabii bir de neredeyse din yerine geçen töre konusu var. Büyük büyük aileler, varlıklı ve asil geçinen ama illaki her zaman asık suratlı kadınlar, insanlara her türlü zulmü ya da daha hafifletilmiş olarak her işi yaptırmayı kendinde hak gören, şehirde ya da köyde olsun, her sorunu silahla, tehdit ve şantajla çözen, dediğim dedik ağa kılıklı adamların yer aldığı diziler ekranları işgal etmiş durumda.
Bazıları bu eleştirilere karşı “Dizileri boşuna böyle yapmıyorlar. Gerçek hayatta daha bile fazlası var.” diyebiliyor. Toplum sade bu kötülüklerden oluşmadığına göre, bence marifet iyi ve güzel olanı seyredilebilir bir dille anlatmayı başarmaktır. Tabii bu dizileri yaparken doğrudan aileyi, doğal olarak da toplumun bozulmasını hedef almıyorlarsa…
Zira uzmanların dediğine göre, beyin sürekli olarak maruz kaldığı bu kötülükleri gerçek olarak algılıyor ve kendi içinde kanıksıyor. Benzer durumlarla karşılaştığında bu kanıksamayla aynı şekilde hareket edebiliyor. Bu da toplumda büyük bir yozlaşmaya sebep oluyor.
Peki, ne yapılabilir? Devletin denetleme kurumlarının yanı sıra, ailedeki büyükler her şeyden önce bu tehlikelerin farkında olmalı ve nasıl ki ailesini her kötülükten korumaya çalışıyorsa bu tür yapımlardan da kesinlikle korumalıdır. Hatta sadece kendi çekirdek ailesini değil, çevresindekileri de uyararak bu tehlikeye dikkat çekmelidir.
Aileler uyanık olmalı ve gerektiğinde tepkilerini gösterebilmelidir. Yozlaşan bir toplum yerine adalet duygusu gelişmiş, vatanını ve milletini seven, mutlu ve sağlam bir aile olmaya özen gösteren ve özellikle yalan söylemeyen bireylerden oluşan bir toplum, sade bizim için değil bütün dünya için bir kazançtır.
Raziye SAĞLAM
YazarEs-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Hazretleri’nin sevgili eşi Hacı Naciye Hanımefendi’yi, ya da cümlenin dediği gibi, Hacı Validemizi bir nisan gününde ebedi yolculuğuna uğurladık. Hayatımda o kadar müstes...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Sultan Abdülmecid Han’ın Gülistu Kadın’dan doğan kızıdır. 30 Ağustos 1856’da dünyaya gelmiştir. 1861 yılı onun için bir felaket yılı olmuştur. Zira bu yıl içerisinde, önce babası Sultan Abdülmecid’i, ...
Yazar: Bengisu HAYAT
Filistin toprakları, yalnızca savaş ve siyasetin değil, aynı zamanda ezber bozan kadın portrelerinin de sahnesidir. Tam da bu noktada, kadınlar ikiye ayrılır dersek abartmış olmayız: Filistinli kadınl...
Yazar: Gülşen CANPOLAT
Sevgili çocuk dostlarım;Kış iyice bastırmadan Hafize Teyze, çocuklar ve çiftliğin kâhyasıyla birlikte hep beraber toptancı pazarına gittik. Hafize Teyze bu alışverişi her sene olduğu gibi, ihtiyacı ol...
Yazar: Raziye SAĞLAM