Camgöz ve Arkadaşları Pazarda
Sevgili çocuk dostlarım;
Kış iyice bastırmadan Hafize Teyze, çocuklar ve çiftliğin kâhyasıyla birlikte hep beraber toptancı pazarına gittik. Hafize Teyze bu alışverişi her sene olduğu gibi, ihtiyacı olanlara dağıtmak için yapıyor. Onlar pazarı dolaşıp alışverişlerini yaparken, Uzun Kulakla ben etrafta dolaşıyoruz.
Şehir merkezi bizim çiftlikten çok farklı. Sıra sıra dükkânlardan alışveriş yapan çok sayıda insanlar, küçük lokantalardan dışarı taşan yemek kokuları ve dar yollardan geçmeye çalışan arabaların korna sesleriyle pazaryeri baya hareketli. Uzun Kulak insanların arasından geçmeye çalışırken telaşla;
- Camgöz! Ömerlerin yanından ayrılmasak mı? Bu kalabalıkta kaybolmayalım sonra, diye sorunca güldüm ve;
- Korkma. Ben daha önce çok geldim. Dönüp dolaşıp hep aynı yere çıkılıyor. Dedim ama bir süre sonra Uzun Kulağın korktuğu başımıza geldi. Bir anda pazar bitti ve biz tamamen farklı bir yerde bulduk kendimizi. Pazaryerine tekrar girdik ama önceki halinden çok farklı geldi bize.
Telaşla etrafımıza bakarken, iki çocuk bizi yakalamaya çalıştı. Kendi aralarında “Haydi şunları yakalayalım da kuyruklarına teneke bağlayalım. Onlar kurtulmaya çalıştıkça biz de eğleniriz “ diye konuştuklarını duyunca can havliyle koşmaya başladık. Çocukların hayvanlara zarar vermeye çalışması, ne kadar da yanlış. Biz kaçarken birden birine çarptık.
Çarpmanın şiddetiyle ben yere yuvarlandım, adamın elindeki çantanın içindekiler etrafa dağıldı. Adam hırsla üzerimize doğru gelirken, ben nasıl kalktım, tekrar nasıl koşmaya başladım farkında değilim. Sadece yuvarlanmanın acısıyla sırtımın ağrıdığını hissediyordum. Biz böyle koşarken, yan taraftan duyduğumuz bir sesle bütün endişelerimiz bir anda kayboldu. Zeliş tatlı sesiyle;
- Camgöööz! Uzun Kulaak! Neredesiniz? Haydi gidiyoruz.
Sesin geldiği tarafa dönüp de Zeliş ’in kollarını açarak bize doğru geldiğini görünce, çok sevindik. Arkasında da Ömer vardı. Hemen yanlarına koştuk ve ben Zeliş’in kucağına atladım. Ne güzel arkadaşlarımız vardı. Zeliş’in tüylerimi okşamasıyla tam sakinleşmiştim ki, kuyruğumuza teneke bağlamak isteyen iki çocuğun geldiklerini gördüm. Bizim irkilmemizden Zeliş’le Ömer anlamıştı. O sırada çocuklar;
- Onları önce biz gördük. Bize verin kuyruklarına teneke bağlıcaz deyince Ömer daha fazla yaklaşmalarına eliyle engel oldu ve;
- Hayvan dostlarımıza eziyet etmek ne kadar yanlış. Biz size teneke bağlasak ister misiniz? Deyince çocuklar istediklerini alamayacaklarını anlayıp oradan uzaklaştılar.
Görüşmek üzere çocuklar, hoşça kalın...
Raziye SAĞLAM
YazarTatil mevsimi nedeniyle yurt içi ve yurt dışı seyahatlerin arttığı bir dönemdeyiz. Ben de seyahat etmeyi çok severim. Çünkü benim için seyahat etmek, gezip gördüğüm yerlerde Allah’ın nimetlerini düşün...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Bir süredir İsveç Göteborg’dayım. Soğuk ama temiz havası, geniş cadde ve sokakları, yemyeşil ormanları ve kıyılarında çöp yığınları olmayan sayısız gölleriyle, daha önce de birkaç kez bahsettiğim gibi...
Yazar: Raziye SAĞLAM
Tokat bugüne kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Yılın dört mevsimi ziyaret edilen Tokat, gezilecek yerler konusunda önemli bir zenginliğe sahip. Türkiye’nin her yerinden kara yolu ile ulaşa...
Yazar: Yusuf HALICI
Sevgili çocuklar;Bir yıl daha geçip gidiyor hayatımızdan hepimiz bir yıl daha yaşlandık. Zaman öyle hızlı geçiyor ki… Onu durdurmak, yavaşlatmak mümkün değil. O da Allah’ın kendisine verdiği görevi ya...
Yazar: Sırrı ER