ÇALIŞAN KAZANIR
Güneşin ilk ışıkları ile birlikte çalışkan arılar kovandan çıkıp uçmaya başladılar. Vızvız Arı ile Güleç Arı da içlerindeydi. Çiçek dolu bir çayırlık bulunca sevindiler. Hummalı bir şekilde çiçek tozlarını topluyorlardı. İçlerinden sadece Güleç Arı boş boş gezerek, börtü böceklerle konuşarak vakit geçiriyordu. Vızvız onu uyardı, - Güleç kardeşim gelsene. Polen toplamamız lazım. - Daha akşama çok var. Biraz eğlenmek ve uyumak istiyorum. - Tembellik yapamazsın, polenleri toplamamız lazım. Vızvız’ın sözleri Güleç’in bir kulağından girip diğerinden çıktı. Polen toplamak dediğin iki dakikalık iş dedi kendi kendine. Güzel bir çiçeğin üstüne kondu. Ne de çok poleni vardı. Bunu toplasam bile bana yeter deyip uykuya daldı. Arada kulağına sesler gelse de rahatını bozmadı. İki saat sonra Vızvız’ın sesiyle uyandı, - Güleç hadi, kovana dönüyoruz. Hava kararıyor. - Ne? Ben daha polen toplayacağım. Sağına soluna baktı. Uyuduğu çiçekte de hiç polen kalmamıştı. Zaten o çiçek de onun değildi ki, elbet başkaları da gelip polenini toplayabilirdi. Bütün arılar kovana şen şakrak dönmeye başladılar. Elleri kolları dolu, çalışmanın verdiği huzur içinde uçuyorlardı. Güleç bir onlara bir de kendine baktı. Güçlü kuvvetli bir arıydı ama tembelliği yüzünden hiçbir polen toplayamamıştı. Başı önde, üzgün bir şekilde uçmaya başladı. Çok utanıyordu. Kraliçe Arı ona tüm gün neler yaptığını sordu. Güleç; - Bütün günümü çekirgelerle gevezelik ederek ve uyuyarak geçirdim. Çok pişmanım Kraliçe’m. En azından uyuduğum çiçeğin polenini toplasaydım. Uyanınca baktım ki hiç polen kalmamış. Elime geçen fırsatı da kaçırdım. Söz kraliçem. Bir daha tembellik yapmayacağım. - Çok çalışıp çabalamamız lazım Güleç. Kış gelmeden bize gerekli olacak balı üretmemiz lazım. Eğer düzenli çalışmaz isek hayatta bazı sıkıntılar çekebiliriz. Çalışmak bizi başarıya taşır. Güleç verdiği sözü tuttu. Arkadaşlarıyla beraber çok çalıştı. Çalışkanlığıyla genç arılara örnek oldu. Kovan bal ile dolup taştı. Artık gelecek olan kış onları korkutmuyordu. Mutluydular.
Emine Yılmaz DERECİ
YazarKar taneleri dört bir yanı beyaza boyuyordu. Kara kış yüzünü açıktan açığa göstermeye başlamıştı. Etrafta büyük bir sessizlik vardı. İki kuş gün boyu yiyecek aramışlar fakat bulamamışlardı. Bir evin s...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Dedemlerin bizi ziyaretinin ikinci günüydü. Dedem her fırsatta Peygamberimiz’i anlatmaya devam ediyordu. Hadislerin, Peygamberimiz’in sözleri, sünnetleri ise yaptıkları olduğunu hemen kavramıştım. Pey...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Bakınca görülür, gelişin başkaÇiçeğe bürünen dallar sendedirRengârenk duruşun, gülüşün başkaYeşiller, beyazlar, allar sendedirTaşıdığın umut herkese yeterAşk bacayı sarar, gönüller tüterKendinden geçe...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Meşe ağacı her sabah olduğu gibi güneşin doğuşunu kalın dallarıyla, yeşil yapraklarıyla, yaşama sevinci içinde seyretti. Huzur doluydu. Köklerinin aralarında yaşayan karıncalara, gövdesini delip...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ