Neşeli Yunus
Yavru iken çok hareketli, büyüyünce de başına buyruk olan Neşeli Yunus büyüklerini pek dinlemiyor, kendi başına uzun gezintilere çıkıyordu. Akıntı yollarını keşfetmek, yosunların ve mercan kayalıkları arasında küçük balıklarla saklambaç oynamak en büyük eğlencesi olmuştu. Bazen ailesini birkaç gün görmediği oluyor, ailesi onun için endişeleniyordu. Bir gün aile büyüklerinden İnci Yunus;
- Bizlerden uzak yaşaman iyi değil Neşeli, düşmanlarımızın gözü senin üzerinde. En küçük bir hatanı bekliyorlar, bizde senin için çok endişeleniyoruz. Sığ yerlerde yüzme, insanlara dikkat et.
- Yunusların içinde en iyi yüzen benim, keşifler yapıyorum, saklanma konusunda uzmanım. Hem köpek balıkları benimle uğraşmaz. Benimle başa çıkamayacaklarını, beni yakalamayacaklarını biliyorlar. Kaç kere atlattım onları. Benle uğraşmak boşa zaman kaybı onlar için. Ben kendi başımın çaresine bakarım. Beni düşünmeyin artık.
İnci Yunus ne dedi ise Neşeli’yi ikna edemedi. Neşeli Yunus yine suların içinde gözden kayboldu.
İnci Yunus arkasından hüzünle bakakaldı. Aradan birkaç saat geçmişti ki bir fok balığı İnci Yunus’a yaklaşıp;
- Sizin kardeşinizi köpek balıkları köşeye sıkıştırdılar. Epeyce kalabalıklar. Onları atlatması imkânsız. Ben haber vereyim dedim.
İnci Yunus ilk ne yapacağını şaşırdı. Sonra alarm sesleri çıkararak hemen aileyi bir araya topladı. Fok balığından Neşeli'nin tam yerini öğrenip hızlı bir şekilde köpek balıklarının bulunduğu bölgeye doğru akın ettiler. Neşeli Yunus’u kurtarıncaya kadar da onlarla mücadele ettiler. Neşeli kurtulmuştu. Gözyaşları içinde;
- Ailenin önemini şimdi anlıyorum, sizler benim için canınızı ortaya koydunuz. Benim için saatlerce mücadele ettiniz. Bende bundan sonra yanınızdan hiç ayrılmayacağım. Minik yunuslarla ilgileneceğim. Benimde büyüklerimden öğreneceğim çok şeyler var, dedi.
Birkaç gün sonra minik yunuslarla güvenilir sularda şen şakrak oynayan, onlara yüzme dersleri veren Neşeli daha bir mutluydu. Kendini ailesinin yanında daha huzurlu ve güvende hissediyordu.
Emine Yılmaz DERECİ
Yazar
Yazar Ağaoğlu Ahmet, 1921 yılında Vakit gazetesinde yayınlanan bir yazısında, Ankara ile Çankırı arasında gerçekleştirdiği gezi sırasında, birbirinden çarpıcı, ibret ve duygu dolu olaylara tanıklık ed...
Yazar: İsmail ÇOLAK
Sevgili çocuklar, başlıktaki ifadeyi ilk duyduğumda tebessüm etmiştim, sebebi şuydu: Acaba çocuklar bu kelimenin anlamını biliyorlar mıydı? “Yok daha neler, leblebi aile de var mı?” diyenler olmuştur ...
Yazar: Sırrı ER
Ailemiz, bizi koruyan, seven ve her zaman yanımızda olan insanlardır. Bunlar; annemiz, babamız, kardeşlerimizdir. Bazılarımızın evinde aile büyüklerimiz olan dedelerimiz, babaannemiz veya anneannemiz ...
Yazar: Naciye BEYZA
Lamalar, Güney Amerika’nın yüksek dağlarında yaşayan sevimli hayvanlardır. Onlar deveye benzer ama develer gibi hörgüçleri yoktur. Lamaların uzun boyunları, ince bacakları ve yumuşacık tüyleri vardır....
Yazar: Hamidullah HALICI