Bilgelik Başka Bir Şey
Bir zamanlar, hayvanların barış içinde yaşadığı geniş bir ormanda, kendini dünyanın en güçlü canlısı sanan bir aslan yaşarmış. Onun kükremesiyle ağaçların yaprakları titrer, bütün hayvanlar yolunu değiştirirmiş. Aslan, güçlüymüş ama gururu daha da büyükmüş.
Bir gün avcıların kurduğu bir kafese düşmüş. Günler geçmiş, aslan açlıktan ve susuzluktan perişan olmuş. Koca yelesi solmuş, gözleri yorgunluktan kapanır gibiymiş. İçinden hıçkıra hıçkıra ağlamış ama gururu yüzünden bağırıp yardım isteyememiş.
Tam o sırada yoldan bir koyun geçmiş. Aslan dayanamayarak ilk defa gururunu bir kenara bırakmış ve yalvarmış; “Lütfen beni bu kafesten kurtar! Sana zarar vermeyeceğim, söz veriyorum.”
Koyunun kalbi saf ama aklı temkinliymiş. Uzun süre kafesin etrafında dolaşmış, “Acaba doğru mu söylüyor? Ya beni kandırırsa?” diye düşünmüş. Önce “Hayır.” demiş. Ama aslanın gözlerindeki çaresizliği görünce içi sızlamış. Sonunda merhametine yenik düşmüş ve kafesin kapısını açmış.
Aslan dışarı çıkar çıkmaz derin bir nefes almış. Yeniden özgür olmanın gururu yüreğini kabartmış. Fakat açlığın verdiği öfkeyle gözü koyunun üstüne dikilmiş ve “Günlerdir yemek yemiyorum, belki de seni yemeliyim.” demiş. Koyun korkuyla geri çekilmiş ve “Ama bana söz vermiştin!” demiş. Aslan kükrercesine, “Aç bir aslana söz engel mi olur sanıyorsun?” demiş.
İşte o an, aslanla koyunun tartışmaları ormandaki diğer hayvanların dikkatini çekmiş. Tavşanlar, kuşlar, tilkiler, hepsi toplanmış. Herkes kendi fikrini söylemiş ama güçlü olanın korkusu ağır basmış. Çoğu hayvan aslanın yanında olmuş.
Tam o sırada yaşlı bir kaplumbağa, ağır adımlarla kalabalığın ortasına çıkmış. Sessiz ama kararlı bir sesle, “Ben bu hikâyeyi tam anlamadım. Söyleyin bana, koyun geldiğinde aslan neredeydi?” diye sormuş. Aslan gururla göğsünü kabartmış ve “Elbette kafesteydim!” demiş.
Kaplumbağa başını sallamış, “O hâlde bana göster. Gir tekrar kafese, böylece gerçekten nasıl olduğunu anlayabilirim.”
Aslan, kendinden o kadar eminmiş ki hiç düşünmeden kafese girmiş. Tam içeri adım atar atmaz kaplumbağa kapıyı kapatmış. Demirler yeniden aslanı hapsederken ormandaki hayvanlar şaşkınlıkla birbirine bakmış. Neden böyle yaptın, diye sormuş hayvanlar.
Kaplumbağa bilgece gülümsemiş, “Bugün koyunu yemesine izin verirsek yarın tavşanı, ertesi gün kuşu, belki de bir gün hepimizi yer. Adalet yalnızca güçlünün yanında olmak değildir. Adalet, herkes için güven demektir.”
O günden sonra ormandaki hayvanlar kaplumbağanın bilgeliğini hiç unutmamış. Anlamışlar ki bazen en güçlü kükremeler değil, en sakin sözler ormanı korur. Adaletsizliği görmezden gelmek, sonunda herkesi tehlikeye atar. Cesur ve bilge olanlar, yalnızca kendini değil, bütün topluluğu düşünür.
Güçlü olmak her zaman haklı olmak demek değildir. Aslan çok güçlüydü ama açgözlülüğü yüzünden verdiği sözü bozmak istedi. Güç, adaletin yerine geçemez.
Söz önemlidir. Aslan, koyuna söz verdi fakat sözünü tutmadı. Bu bize verdiğimiz sözlerin değerini hatırlatır.
Merhamet suistimal edilmemelidir. Koyun merhametinden dolayı aslanı kurtardı ama aslan bu iyiliği kötüye kullanmak istedi. İnsanların iyiliğini kötüye kullanmak büyük bir haksızlıktır.
Bilgelik, körü körüne güçten üstündür. Kaplumbağa sakinliği, sabrı ve zekâsıyla adaleti sağladı. Bu da bize bilgelik ve aklın, kaba kuvvetten daha değerli olduğunu gösterir.
Adaletsizliğe sessiz kalmak, gelecekte herkesi tehlikeye atar. Kaplumbağa, “Bugün koyunu yerse yarın sıra başkasına gelecek.” diyerek büyük bir gerçeği ortaya koydu. Adaletsizliğe göz yummak, bir gün bizi de etkiler.
Toplulukların güvenliği için cesaret gerekir. Diğer hayvanlar korkudan aslanı destekledi. Ama kaplumbağa cesaret gösterip doğruyu savundu. Bazen kalabalığa değil, doğruya uymak gerekir.
Ayşe Gül PINAR
YazarAllah’ın sevgili kullarından biri bir rüya görür; rüyasında kendisine şöyle denir:“Sabah olunca, karşına ilk çıkanı ye, ikinci çıkanı sakla, üçüncü çıkanın dileğini kabul et, dördüncü geleni üzme, beş...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Alışveriş merkezinin birinde kasada sıra beklerken iki sıra önümdeki çocuğun parasının aldığı şeye yetmediğini duydum.Kasadaki kız, "İçlerinden birini seçmek zorundasın." dedi.Çocuk, bir elindeki çiko...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
Günün birinde, kendini yorgun ve tükenmiş hisseden bir adam, çareyi bir doktora gitmekte bulur. Kalbini sıkıştıran bir huzursuzluk, içini kemiren bir gerginlik ve her geçen gün büyüyen bir tedirginlik...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
İkinci Akabe Biatı’nda bulunup Hz. Peygamber (s.a.v.)’e biat edenler arasında, “Ebû Eyyûb el-Ensârî” diye anılan Hz. Hâlid bin Zeyd de vardı. Hz. Hâlid, Medine’nin ileri gelenlerindendi. Ebû Eyyûb el-...
Yazar: N.Nida DURAN