Sahabe Albümü: Bilâl-i Habeşî
Bilâl, Habeşistanlı bir köleydi. Ümeyye bin Halef’in kölesiydi. Peygamber Efendimiz, İslâm dinini yaymaya başlayınca zaman zaman Rasûlullah’a gidip mübarek sohbetini dinlerdi. Efendisi Ümeyye bin Halef, İslâmiyet’e şiddetle karşıydı. Bilâl’in İslâm’a girdiğini duyunca çılgına döndü. Onu dinden caydırmak için ona akıl almaz işkenceler tatbik etti. Fakat Bilal-i Habeşi (r.a.) işkence hâlindeyken de Allah’ın birliğini haykırarak “Ehad, Ehad!” dedi.
Bir gün yine böyle işkenceler altında inlerken yanından Hz. Ebû Bekir geçti. Bilâl’in durumunu görünce çok üzüldü. Dayanamayarak, “Ey Ümeyye, bu zorbalığa ne kadar devam edeceksin?!” diye çıkıştı. Ümeyye “Onu bozan sensin, putlarımızdan sen soğuttun! Çok acıyorsan, gel de kurtar!” dedi.
Hz. Ebû Bekir Efendimiz, “Benim Müslüman olmayan bir kölem var. Bilâl’le değişelim. O, Bilâl’den daha güçlüdür.” diye teklifte bulundu. Ümeyye bu teklifi kabul etti. Hz. Ebû Bekir (r.a.), Hz. Bilâl’i bu işkencelerden kurtardı ve Allah için azat etti.
Rasûlullah ve sahabiler, mü’minleri namaza çağırmak için müzakerede bulunuyorlardı ve ezanı okuma vazifesi de Hz. Bilâl’e verildi.
Bilâl’in en çok sevdiği şeylerden biri, Rasûlullah’ın kendisine, “Bilâl, kalk; ezan oku!” hitabıydı. Rasûlullah, “Ne mutlu Bilâl’e! O, müezzinlerin efendisidir.” beyanıyla Bilâl’e olan sevgisini dile getirmişti. Peygamber Efendimiz’in Bilâl’e ezanı okuma vazifesini vermesi, İslâm düşmanlarını çılgına çevirdi. Eskiden köleleri olan biri, bugün kalkıp onları açıktan açığa Allah’a çağırıyordu.
Rasûlullah Efendimiz bir gün Hz. Bilâl’e, “Yâ Bilâl, (Mirac Gecesi’nde) Cebrail’le birlikte cennete girerken arkamda ayak sesleri duydum. Cebrail’e, ‘Bu ayak sesleri kimindir?’ diye sordum. Cebrail bana, ‘Bilâl’indir.’ dedi. Sen hangi hayırlı işleri yapıyorsun ki bu dereceye vardın?” diye sordu. Hz. Bilâl şöyle dedi:
“Yâ Rasûlallah, farzları yerine getiriyorum. Bir de her zaman abdestli bulunmaya dikkat ediyorum.”
Peygamberimiz’in onun hakkındaki senası Bilâl’i gurura sevk etmedi. Peygamber Efendimiz’in onun hakkındaki senaları hatırlatıldığında, “Daha dün Habeşli bir köle değil miydim?” derdi. Tevazu gösterdiğinden Cenâb-ı Hak onun manevî makamını yüceltmişti. Hazreti Bilal (r.a.), Peygamberimiz’in vefatına dayanamayarak Medine’den Şam’a hicret etti.
Şam’da gördüğü bir rüya üzerine, Medine’yi ziyarete geldi. Hz. Hasan ve Hüseyin’i Rasûlullah’ın kabr-i saadeti yanında gördü. Rasûlullah’ın vefatından sonra Medine’de hiç ezan okumamıştı. Rasûlullah olmadan ezan okumaya dayanamıyordu. Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimizin ısrarlarıyla -son olarak- Medine’de bir ezan okumaya karar verdi.
Okuduğu sabah ezanıyla Medine’de sokaklar insan seli oldu. Rasûlullah’ın devrini hatırlıyor, ağlaşıyorlardı. Sanki Rasûllullah kalkmış, Bilâl’e ezan okutmuştu… Herkes Rasûlullah’a olan hasretini bir derece gidermişti.
Hz. Bilâl tekrar Şam’a döndü. Hicret’in 20. senesinde Şam’da vefat etti.
N.Nida DURAN
YazarMutasavvıflar, Kur’an ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in öğretilerine titizlikle uyarak nasihatlerde bulunmuşlardır. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi de bu geleneği devam ettiren önemli bir sufidir. Dîvân ve m...
Yazar: Editör
Amr bin Abese, herkesin putlara taptığı bir sırada o, putlardan nefret eder, Yaratıcı’nın birden fazla olamayacağını düşünürdü. Amr, içindeki boşluğu dolduracak bir din arıyordu. Bir gün ehl-i kitapta...
Yazar: N.Nida DURAN
İkinci Akabe Biatı’na katılanlar içerisinden seçilen 12 temsilciden biri de Berâ bin Ma’rur’du. Hz. Berâ, Akabe’de Peygamberimiz’e biat ederken şu mealde bir konuşma yapmıştı:“Bizi Muhammed’le şerefle...
Yazar: N.Nida DURAN
Peygamberimiz, tebliğ vazifesi yanında ibadetlerini de müşriklerden gizli yapıyordu. Bu sebeple İslâmiyet’in ibadet tarzı pek bilinmiyordu. Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) Hz. Ali’yle beraber namaz kılark...
Yazar: N.Nida DURAN