Kalp Gözden Anlaşılmaz
Yaşlı adam, buz gibi havada sattığı mendillerden uzattı genç çifte;
- Almaz mısınız evladım? Siftahım bile yok. Hadi, alın!
- İhtiyacımız yok bey amca, deyince genç adam, tekrar etmişti yaşlı adam tatlı ses tonuyla:
- Mendile hep ihtiyaç vardır be evladım. Al bi tane, hadi al, dediğinde ise genç adamın yanındaki nişanlısı hapşırmıştı o anda. Ceplerini arar gibi yaptı ama bulamamıştı aradığını. Aslında ihtiyacı vardı mendile.
Genç adam ise ne kadar arasa da bozuk para bulamadı ceplerinde. On lira bulabilmişti.
- Neyse, kalsın bey amca, deyip göndermişti yaşlı adamı.
Sevdiği neden böyle yaptığını sorduğunda ise;
- Bunlar böyledir, sen bilmezsin. Siftahım yok derler para üstü vermemek için. Bir mendile fazla fazla alırlar parayı. Gözüne baktım mı anlarım, ben bunların ciğerini bilirim. Fırsatçının teki işte, deyince elindeki çantasının içine bırakılmış bir mendil paketinin olduğunu görmüştü. Adamın iyi niyetli olduğunu anlayıp pişman olmuştu ama adam çoktan gözden kaybolmuştu. Arasa da nereden bulacaktı ki?
Ertesi gün tekrar buluştular nişanlısıyla. Balık ekmek yedikleri dükkândaki haber kanalında dönüp duran habere takıldı bir anda ikisinin de gözü:
- Uzun zamandır boğazından tek lokma geçmemiş olan, sokaklarda yaşayıp ekmek parasını mendil satarak kazanan yaşlı adam dün gece bir bankta açlıktan öldü, diyen spikerin sesiyle yediklerini ellerinden bıraktılar. Genç adamın nişanlısı cebinde hâlâ duran kâğıt mendili çıkardı. İkisinin de gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü o anda. Yaşlı adam, bir gün önce mendile ihtiyacı olduğunu anlamıştı genç çiftin. Ama onlar ihtiyaç sahibi olduğunu, aç olduğunu anlayamamıştı yaşlı adamın...
Kimsenin gözüne bakıp da karakterini anlayacağımızı düşünmeyelim. Yanılabiliriz... Kimsenin kalbi dışarıdan bakıldığında görünmez...
Ve kalp, gözden anlaşılmaz...
Sema KORKMAZ
YazarNasıl yaşamalı sorusu çok mühim bir sorudur. Buna verilecek en doğru cevap ise, Ramazan’ı şiarlı ve şuurlu olarak karşılamak ve yaşamaktır. Mü’min insanın hayatının tamamında olması gereken bu şiar ve...
Yazar: Sema KORKMAZ
Cân taşıma kastımız cânân ister diyedirKurbanda görmek için al kan ister diyedirÖlüm hoştur elbette gözlerinin önündeCânımızdan cânına dermân ister diyedirNe bilsin o nigâr ki aşkı tahsil etmemişBiz ö...
Şair: Ekrem KAFTAN
Çok fakir fakat saliha bir hanım, gayet zengin ve pek müreffeh bir hayata sahip bir kimse ile evlenir. Kocası, gayet sıcak bir yaz gecesi uyanır ve hanımına çok susadığını söyleyerek kendisine bir bar...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
“Bizi burada, bu uçsuz bucaksız çölde, hiçbir insanın, hiçbir yoldaşın bulunmadığı bu yerde yalnız başımıza bırakıp nereye gidiyorsun İbrahim?”İbrahim (a.s.) susuyordu. Ulu’l-azm peygamberlerden biri ...
Yazar: Esra GÖKTEPE