İşimizi Severek Yapıyor Muyuz?
İşi severek yapmak, görev aşkıyla dolu olmak, huzuru, mutluluğu ve başarıyı getirmektedir. İz bırakmak isteyenler iz bırakanların yolundan gitmelidir. İnsanlığa yön ve yol gösteren buluşlar uzun, gayretli ve sabırlı çalışmalar sonucunda ortaya çıkmaktadır. Yine insanları aydınlatan fikirler büyük tecrübeler sonucu oluşmuştur. İlim adamı işine âşık olursa işte o zaman üstün başarılar gelecektir.
İnsanların ölüm anındaki fizyolojik ve psikolojik değişimler üzerinde araştırmalar yapan bir doktorun bir başkasının üzerinde deneyini yapamayacağı bilinciyle kendi üzerinde yapmaya karar verir. Bileğini keser ve not almaya başlar. Önce acıyı not eder. Sonra bulanık görmeye başladığını, bedeninin uyuşmaya başladığını, kalp atışlarının yavaşlamasını not eder. Susadığını yazıyor fakat artık tükenmek üzeredir. Artık elleri kalemi tutamaz olmuştur. Son olarak zor bela şu cümleyi yazar. “Kalkın ve yürüyün..!”
Değişim için bir reçetemiz olmalı ve bu reçeteye uymamız gerekli. Öncelikle değişimi zihnimizde canlandırmakla işe başlamalıyız. Vazgeçmeden devam etmeli, plan, program yapmalı, sonucu izlemeli, başarıda kendimizi ödüllendirmeliyiz.
İnsanoğlu doğuyor, büyüyor ve sonunda ölüyor. Önemli olan insanlığa yararlı olmak, hayırlı işler yapmak, kalıcı eserler bırakmak ve hayırla anılmaktır diye düşünüyorum. Yaşarken çevresiyle olumlu ilişkiler kurması sevgi ve saygı içerisinde ilişkilerini sürdürmesi gerekir. İnsan, kendisinde var olan yetenekleri ortaya çıkarabilmelidir. Bunu erken yaşlarda yapması gerekir.
Atalarımız “Demir tavında dövülür.” derler. Gençliğini boşa harcayanlar yaşlandığı zaman iş işten geçtiğini anlıyorlar, fakat yapacakları bir şeyleri de kalmıyor. “Gençken bir fidan dikmeyenler, yaşlanınca gölgesinde oturacakları bir ağaç bulamazlar.” denilmektedir. Beceri ve değerlerimizi daha küçük yaşlarda keşfederek, bunları geliştirmeye başlamalıyız. İnsanda karakter gelişiminin ilköğretim yaşı öncesi olduğunu düşünecek olursak, bu işe çok erken yaşlarda başlamanın önemini de anlamış oluruz. Uzmanlar çocuklarda karakter oluşumunun 0–6 yaşlarda oluştuğunu söylemektedir.
İnsan bilmediğini bilenlerden sormalı, başarılı olmuş kişileri örnek almalıdır. Başarıya giden yol inançla, azimle, sabırla, plan ve program dâhilinde yapılması gerekiyor. Gelin başarılı örnek kişileri ve neler yaptıklarını hatırlayalım.
Ampulü bulmak için binlerce deney yapan Edison’u, ömrünün her gününe sayfalarca yazı düşecek kadar çok kitap yazan İmam-ı Gazalî’yi düşünelim. Ömrü boyunca yüze yakın roman yazan Balzac’ı, beş yüze yakın şaheser yapan büyük usta, mimarların şahı Mimar Sinan gibi büyük şahsiyetleri aklımızdan hiç çıkarmayalım. Onları kendimize örnek alalım.
Başarılı olmak için iyi arkadaşlara, dostlara ihtiyacımız olduğunu unutmayalım. Atalarımız: “Arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyelim.” diye boşa söylememişler. Bilginin, çalışmanın ve okumanın önemini erken yaşlarda kavramamız gerekiyor. İnsan bir işin en iyisini öğrenmeli, yapmalı ve yaptığı işte en iyi olmalıdır. Bunun için tüm gayretini göstermelidir.
Başarmak istiyorsak çalışma ortamının çok iyi olması gerekir. Zamanın, mekânın ve şartların en uygun bir şekilde hazırlanması gerekmektedir. Çocuğumuz başarılı olsun istiyorsak gelin Kayseri eski müftüsü merhum Abdullah Saraçoğlu Hoca’mızın altın değerindeki şu sözlerine kulak verelim: “Başarı için annenin ketesi, babanın kesesi, hocanın nefesi, öğrencinin de hevesi olmalıdır.” diyor hocamız.
Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim: “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” buyuruyor. Gazali’ye göre; başarıya ulaşmak için; öncelikle problemi bilmek, teşhis etmek, çözüm reçetesi çıkarmak ve planı uygulamak gerekir.
Hedefimiz büyük olmalı ki, büyük işler başarabilelim. Hedefimiz, gayretimiz, sabrımız, fedakârlığımız küçük olursa asla büyük işler başaramayız. Her insan başarılı olmak ister. Mutluluk ve huzurun başarıdan geçtiğini unutmayalım. Hedefimizi belirleyip bu hedefe doğru emin adımlarla gitmeliyiz. Başarınca kendimize, ailemize ve insanlığa yararlı işler yapmak tek hedefimiz olmalıdır. Hedefe ulaşılmışsa başarıda kazanılmış demektir. Başarıya giden yolda para, mal, mülk, mevki makam, şan, şöhret birer amaç değil araç olmalıdır.
Ali ÖZKANLI
YazarSevginin anahtarı fedakârlıktır. Öğretmen öğrencilerinin dertleri ile dertlenmeli, sevinciyle sevinmeli, dostluk ve kardeşliğin yaşayış diline âşina olmalıdır. Eğitimci eksik kusur ve ayıpları araştır...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Engelli olmak, özellikle son yıllarda toplum olarak farkındalığımızın arttığı bir durum olsa da engelli olarak doğmuş ya da sonradan engelli olan bireyler açısından hala ciddi sıkıntılar ve sorunlar y...
Yazar: Ali ÖZKANLI
Eğitimciler olarak eğitim alanında yapılan en son gelişmelere göre kendimizi sorguluyor ve şu sorulara cevap buluyor muyuz? Eğitimci o...
Yazar: Ali ÖZKANLI
1. Eytdim ki nigâhın nereye câna mı dilberEytdi nazarım cânın ile kalb-i sanavber2. Eytdim ne için gayrıya meyl-i nazarın yokEytdi n’ideyim cân u gönül ola berâber3. Eytdim ne gönül sana ere sende olu...
Yazar: Es-Seyyid Osman Hulusi Ateş Efendi