Somuncu Baba’nın Doğduğu Mekân: Akçakaya
Meşhur âlim ve mutasavvıf Somuncu Baba ismiyle maruf Şeyh Hamid Hamîdüddin-i Veli’nin hayat yolculuğu Kayseri’nin Talas ilçesine bağlı Akçakaya köyünde başlar. Somuncu Baba, 17 yaşına kadar Kayseri’nin Akçakaya, yerel söyleyişle, “Ağcakaya” köyünde çocukluk ve gençlik dönemlerini yaşar. O zamanlar Akçakaya, etrafında Rum mahallelerinin çevrili olduğu tek Müslüman yerleşim yeridir. Hatta köyün önceki yerleşim alanı yer altı şehri şeklindedir. Rivayete göre 17 yaşında Akçakaya’dan ayrılarak ilim tahsil etmek için Tebriz’e, Şam’a, Erdebil’e gider. Dönüşünde köylüler, hayvanların dile gelip kendisiyle konuştuğunu görürler. Kerameti fark edilince şöhreti sevmediği için Bursa’ya göç eder. Osmanlı Devleti’nin başşehri olan Bursa’yı kendine ikamet olarak seçer. Bursa’da çilehanesinin yanına yaptığı ekmek fırınında somun pişirerek çarşı pazar dolaşıp “Mü’minler, somunlar!” nidâlarıyla ekmek dağıtan Şeyh Hamid-i Veli, Ulu Camii’nin inşası sırasında da işçilere ve halka somun dağıtır, manevî yönünü gizlediği için halk arasında “Somuncu Baba” lâkabıyla bilinir. Yaptığı ekmeğin lezzeti ve bereketi dilden dile yayılır, halk arasında ‘Somuncu Baba’ olarak tanınmaya başlanır. Söylentiler Yıldırım Bâyezîd Han’ın damadı Emir Sultan’ın da kulağına gider ve onu fırınında ziyaret eder. Emir Sultan, Hamîdüddin’in kendini gizlemiş bir âlim olduğunu görür görmez anlar ve onun sık sık ziyaret eder. Emir Sultan’ın tavsiyesi üzerine, Osmanlı Padişahı Yıldırım Bâyezîd, cuma namazını kıldırma ve hutbe okuma görevini Somuncu Baba’ya tevcih eder. O da mecburen hutbeye çıkmak zorunda kalır. Açılış hutbesinde Fatiha Suresi’ni yedi farklı şekilde tefsir ederek Molla Fenârî’nin karşılaşmış olduğu bir güçlüğü de halleder. Bu olayın ardından sırrının açığa çıkmasıyla, halk ve iktidar nezdinde tanınan bir şahsiyet haline gelir. Kendisine yönelik ilginin gitgide artması, halkın arasına karışıp sakin bir hayat sürmeyi daha çok tercih eden Somuncu Baba’yı rahatsız eder. Çareyi Bursa’dan ayrılmakta bulur. Neticede Şeyh Hamid Hamîdüddin-i Veli Hazretleri irşad görevleri için değişik diyarlarda dolaşır. 1412 tarihinde de yerleştiği, Darende’de vefat eder. Darende’deki evlatları; bu büyük zâta sahip çıkarak, adeta Darende’nin adını Somuncu Baba ile özdeşleştirir. Her yıl düzenlenen birçok etkinlikle, sempozyumlarla hareketli kültür ortamı oluşturur. Doğum yeri olan Kayseri’de ise Somuncu Baba’nın doğduğu mekân ve çilehanesi tespit edilerek Somuncu Baba’ya yakışır bir hale getirilmeye gayret gösterilmiştir. Bugün, Erciyes’i tam cephesine alan Akçakaya’da Somuncu Baba’nın Çilehanesi ve evi restore edilmiş; Şeyh Hamid Camii de bütün güzelliği ile ibadete açık duruma getirilmiştir. Yine cami ve evinin alt kısmı yeraltı şehri olarak tespit edilmiş, bir kısmı ziyaretçilere açılmıştır. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfı bu güzide mekânı da canlı bir ziyaretgah mekânı yapma yolunda gayret göstermektedir.
Vedat Ali TOK
YazarHayâlî Bey 16. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olup Zâtî ile Bâkî arasında gelen şairlerin en büyüklerindendir. Dîvân’ı yeni harflerle Ali Nihat Tarlan tarafından yayımlanmış olup Cemal Kurnaz tarafı...
Yazar: Mahmut KAPLAN
Tasavvufî bir kavramı olarak fenâ; dünya ve içerisindeki bütün nesnelerin, sûfînin gözünden silinmesini ifade etmektedir. Kul kendi davranış ve fiillerini görmekten vazgeçerek gerçek kul olma seviyesi...
Yazar: Musa TEKTAŞ
Geleneksel edebiyatımızda yani Divan ve Halk edebiyatlarında sevgilinin tasviri yapılırken birtakım benzetmeler ve mazmunlar dikkat çekicidir. Bunlar bugünün okuyucusunun, dinleyicisinin hayal dünyası...
Yazar: Vedat Ali TOK
Devlet ol başun ki şer’üni idendür reh-nümâHavf-ı a’dâdan ne gam ana ki sensin pîşvâİrmez ol ten sıhhate derdinle olmazsa marîzBulmaz ol baş devleti yolunda olmazsa fedâSidre-i ravzan havâss ervâhına ...
Yazar: Vedat Ali TOK