Esmâü’l-Hüsnâ: El-Mukaddim
El- Mukaddim: Öne Geçiren, Öne Alan
Yüce Allah’ın en güzel isimlerinden olan el-Mukaddim, “öne geçmek, önde bulunmak” anlamındaki kudûm kökünden türemiş bir sıfat olup “öne geçiren, öne alan” anlamlarına gelir.
Bu ilâhî ismin, tabiatın kuruluş ve işleyişinde tecellisi görülebileceği gibi, insanın mânevî hayatında da tesirleri görülebilir. Elbette maddî ve mânevî hayatın gelişme göstermesinde, insanın çaba sarf etmesi kadar, Yüce Allah’ın müdahalesinin önemi büyüktür.
İnsan, salt ameline ve çalışmasına güvenmemelidir. Yaptığı işlerden Allah’ı müstağnî görmemelidir. Hiçbirimiz salt amellerimizle cennete giremeyeceğiz. Amellerle birlikte O’nun ilâhî inâyeti, lütfu, yardımı ve tevfîki ile cennete gireceğiz. Şu âyette bu konuya işaret edilir:
“Şüphesiz kendileri için tarafımızdan en güzel mükâfat hazırlanmış olanlar var ya; işte bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır.” İlahi beyanda açıklandığı gibi, Allah’ın yardımıyla önden giden kullar, cehennemden uzaklaştırılarak cennete kavuşturulmuştur.
İnsan, nasıl ki doğarken kendi irâdesiyle doğmamışsa, bu hayatta yaşaması gereken ömrünü bitirip giderken de kendi irâdesiyle gitmeyecektir. Ölümü ve dirimi yaratan Allah’tır. Dolayısıyla, bütün mahlûkatın ecelini de belirleyen ve tayin eden O’dur.
İslâm kelâmcılarının ‘kader-i mübrem’ konusu içinde saydıkları ecel konusu, insanın iradesinin dışındadır. Bu konuda, insanın, ecelini öne alma ya da geri bırakma gibi bir özgürlüğü yoktur. Nihaî takdir, Yüce Allah’a aittir. İnsanın eceliyle ilgili karar mercii, el-Mukaddim olan Allah'tır. Kur'ân-ı Kerim’de, bu husus şöyle beyan edilir: “De ki: ‘Sizin için belirlenen bir gün vardır ki ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz.”
Kur’ân-ı Kerim’de, kendilerine nimet verilen kimseler sayılırken, bu kişilere atıflarda bulunulmaktadır. Bu bağlamda, Allah’a en yakın olanlar; peygamberler, sıddîklar, şehitler ve salihlerdir. Öyleyse, bir Müslüman Allah’a yakın olmak istiyorsa her birisi mukarrebundan olan bu kimselerin ahlâk-ı hamîdelerini örnek almalı ve onların yolundan gitmelidir.
Bir gün, Allah Elçisi Hz. Muhammed (s.a.v.), Uhud Savaşı günlerinde mübârek eline aldıkları bir kılıcı havaya kaldırır. Bunu benden kim almak ister deyince, elleri havada olan bütün sahabelerin her birisi, “Ben, yâ Rasûlallah!” diye çığlık atar. Hepsinde de hayra karşı bir şevk, bir heyecan, bir coşku, bir koşuşturma vardır. Hemen bunun arkasından, Allah Elçisi’nin ikinci cümlesi gelir:
“Bunun hakkını vermek üzere bunu benden kim alacak?” buyurunca, hep bir ağızdan sahabeler, ‘Onun hakkı nedir ey Allah’ın Rasûlü?’ diye sorarlar. Bunun üzerine, Allah Rasûlü (s.a.v.): “Kırılıncaya, eğilinceye, bükülünceye, dökülünceye ve iş göremez hale gelinceye kadar onu düşmana çalmaktır.” buyurur. Nihâyetinde bu kılıç, sahabilerden Ebu Dücâne’ye nasip olur.
Bu olaydan, bizler şu sonucu çıkarmalıyız: Müslümanlar hayır konusuna yürüyerek değil, koşarak gitmelidirler. Çünkü hayırda acele etmek gerekir. Zira hiç unutmayalım ki, hayır öyle bir kenarda sizi, bizi, aman gelsin diye bekleyip durmaz. Meselâ hasta ziyareti, eh, bir gün gideriz nasıl olsa demeye gelmez. Hasta, siz geleceksiniz diye bekleyip durmaz ki ya iyi olup kurtulmuştur ya da Hakk’ın rahmetine kavuşup kurtulmuştur.
Editör
YazarNakîb: Halkın İyisi, Kavmin Seçkini (s.a.v)İslâm peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v), sadece bir toplumun değil, bütün insanlığın rehberi olarak gönderilmiştir. Onun üstün ahlâkı, eşsiz merhameti ve kusur...
Yazar: Editör
Sevgili çocuklar;Gözlerinizi kapatıp bir ormanı hayal edin: Kuşların cıvıltısı, rüzgârda sallanan yapraklar, sevimli tavşanlar, koşan sincaplar... İşte Rabb’imizin bize sunduğu bu güzellikler, sadece ...
Yazar: Editör
Bir varmış bir yokmuş… Çok ama çok uzaklarda, büyük bir padişahın küçük bir oğlu varmış. Adı Mehmet’miş. Bu Mehmet öyle sıradan bir çocuk değilmiş; çok meraklı, çok zekiymiş.Küçük yaşta kitaplar okuma...
Yazar: Editör
Mâlikü’l-Mülk: Görünen ve Görünmeyen Bütün Âlemlerin Sahibi ve YöneticisiEl-Mâlik, “mülkün sahibi ya da sahip olduğu mülkünde tasarruf yetkisine sahip olan” demektir. Mülk ise onun emir ve fiiliyle ta...
Yazar: Editör