Erguvanî Gözlük
Uzun zamandır annesini izliyordu çocuk. Annesi, gözlüğünü yakına bakarken çıkarıp uzağa bakarken takıyordu. “Anne, niye uzağa bakarken gözlük takıyorsun?” diye dayanamayıp soruverdi bir gün. “Uzağı iyi göremiyorum canım, bu gözlük göremediklerimi görmemi sağlıyor.” dedi.
Düşündü çocuk. Uzakları yaklaştırıp iyi görmemizi sağlayan gözlük varsa belki uzaktaki sevdiklerimizi yaklaştırabilen bir gözlük de olurdu. Olmaz mıydı, neden olmasındı?
Çıktı sokaklara, gözlükçüleri dolaştı çocuk. Annesine bir şey söylemedi. Sokaklara çıkar gezerdi her gün. Bilmediği yerleri öğrenir, koklamadığı çiçekleri koklar, başını okşamadığı kedi varsa hepsinin başını teker teker okşardı...
Gözlükçülerin hiçbirinde uzaktaki sevdiklerimizi yaklaştırabilen gözlük bulamadı. Hatta böyle bir gözlüğü hiçbir yerde bulamayacağını söyleyerek güldü bazı gözlükçüler. Çocuk biraz üzüldü. Belki birazdan biraz fazla.
Bir ağacın altına oturdu. Yorulmuştu. Yürümekten değil. Özlemekten. Kafasını kaldırdı. Ağacın rengi gözlerini kamaştırdı. Nisan gelmiş, erguvanlar açmıştı.
“Keşke senin güzel çiçeklerin gibi güzel olsa her şey.” dedi kafasını yere indirerek.
“Bazen ararsın ve bulamazsın. Bazen de aramaktan yorulduğunda bulursun.” dedi bir ses. Çocuk etrafa baktı. Ses kesilince ağacın dallarından aşağıya erguvan rengi bir gözlük düştü çocuğun önüne. Eline almaya korktu önce. Ama merak korkudan ağırdı. Ne güzel...
Gözlüğü gözüne taktı. Babası gözlerinin önündeydi. Yıllardır görmediği. Kokusunu özlediği. Omuzunda gezdiği. Gözlüğü çıkardı. Gözleri ıslaktı. Etrafa baktı. Erguvanın dalları ıslaktı. Gözlüğü taktı. Gülümsedi. “Seni çok seviyorum.” dedi.
Caddenin karşısına geçti. İstanbul’daki en sevdiği camiinin önündeydi. Bahçesinde gezdi. İçeri girdi. Gözlüğü bir kenara bıraktı. Ellerini açtı. Duaya başladı.
Gözlük o caminin içinde kaldı. Kim bilir belki bir gün, aramaktan yorulan birinin karşısına çıkardı.
Seda BAYRAK DURGUT
Yazar
Minik bir kediyim ben. Peki, minik bir kedi olmam insanların neden üzüldüğünü ya da sevindiğini anlamama engel mi sanıyorsunuz?Asla!Aksine insanlara yakın olmam onları daha iyi anlamam için bana müthi...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Ankara’dan teyzemin kızı geldi. Bir an önce denizi görmek için sabırsızlanıyordu. Abim “Tamam o zaman Arzum, yarın Boğaz’da birtur yaparız.” deyince sevinçten havalara uçtu. Annem ve babam da abimin f...
Yazar: Sibel UNUR ÖZDEMİR
Çocuk soru işaretleriyle dolaşırdı. Bazen sırtında bazen omuzlarında, bazen paçalarında… Hep onlarlaydı. Soru işaretleri durmadan çocuğun kafasını karıştırırlardı.Çocuk bu durumdan şikayetçi değildi. ...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT
Yerinden kalktı aslan.Bulutlara baktı.Etrafındaki hayvanlara baktı sonra.Tavşan, kapkara olmuş havuçlarla bakışıyordu bir kulağı bükük.Köstebek, delik deşik olmuş toprağın üzerinde yürüyordu hüzünle.K...
Yazar: Seda BAYRAK DURGUT