Kardelen ve Zemheri
Edebiyatımızda öyle kelimeler vardır ki çoğu sözcük aslında tek başınayken bile bir ritim ve ahenk içerisindedir. Sanki kulağımızda çalınan güzel bir ses, bir müzik gibidir. Bana kalırsa bahsi geçen bu kelimeler söylenişi açısından kusursuz güzelliktedir.
Zemheri kelimesi de bunlardan biridir. Sanki nereye koyarsak koyalım oraya yakışacak nitelikte bir kelimedir. Zaten öyle ki Türk edebiyatında birçok şair ve yazarımız eserlerinde bu kelimeye sıkça yer vermiştir. Ahmet Arif, bir şiirinde zemheri kelimesini şu şekilde kaleme almıştır:
“Art arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarıda gürül gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.”
Ahmet Arif, şiirinin ilk dizesinde geçen zemheri kelimesiyle, kışı yani art arda geçirdiği kışları bizlere anlatmaktadır. Zemheri kelimesi Türk Dil Kurumuna göre, kara kış anlamına gelmektedir. Kökeni bakımından Arapça olan bu kelime, ilk olarak ‘zamharîr’ olarak kullanılıyordu.
Farsçada kış manasına gelen ‘zam’ kelimesiyle, Arapçada uğuldayan manasına gelen ‘harir’ kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Zemheri zamanı, tam olarak, kışın 22 Aralık ve 31 Ocak arasındaki, senenin en soğuk günleridir.
Kullanımı daha öncesinde sözlü olarak veya günlük hayatta yaygın olsa da yazılı olarak tarihte en eski kaynaklara baktığımızda zemheri kelimesi 1330 yılında Âşık Paşanın Garip-name adlı eserinde kullanılmıştır. Kelime eserde ‘zemherir’ olarak geçmektedir. Bu kaynak, kayıtlara geçmiş ve bu kelimenin kullanıldığı ilk yazılı kaynaktır.
“Baharda çiçek açmak âdetten, zemheride kardelen olmaksa asaletten sayılır.” diyor Mehmet Tekiner. Kardelenler genellikle soğuk kış aylarının sonunda karın altından çıkan ilk çiçeklerden biridir. Soğuğa, zorluğa rağmen çiçek açmak bir erdemdir.
Hayatımızda da öyle olur ya, en meşakkatli en zor günlerimizde yani eğer teşbih yapmak gerekirse ömrümüzün zemherisinde yüzümüze ayaz vururken, soğuk içimize işlerken kardelen açabilir insan. Zemheride kardelen açabilmek, meziyettendir.
Baharda herkes çiçek açar, asıl mesele çetin bir kış gününde yani zorluk içerisindeyken kardelen olabilmektedir. Kardelen, soğuk kış aylarında yani soğukta yeşeren bir çiçektir. Öyle değil mi ki kardelen olabilmemize vesile olan yegâne şey zemheri, yani çetin geçen zor günlerimizdir. Bizlere çiçek açtıran ve bizi yeşerten şey imtihanlarımızdır. Kardelen çiçeği donuk toprağı, kat kat buzu, karı aşıp gün yüzüne çıkmayı başaran zemheri çiçeğidir.
Dilerim ki bizler de aynı kış ortasında güneş bile iliklerine kadar üşürken, bütün güzelliğiyle açıveren bir kardelen gibi, zemheri günlerinde o ayaza ve soğuğa rağmen en zorlu zamanlarımızda farz-ı misal bir çiçek gibi açalım, yeşerelim.
H. İklil ABBASOĞLU
YazarNice şaire esin kaynağı olmuş şehir… İstanbul… Ne yalnızca bir mekândır o, ne de geçmişe hapsolmuş bir zaman kırıntısı. İstanbul, katman katman bir hafıza, çağları aşan bir ruh, insanın hem yüreğinde ...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
“El ile döğseler de dil ile söğseler deBin kez incitseler de bir can incitmeyesin”İncinsen de incitme düşüncesini şiar edinen Osman Hulûsi Efendi, hayatı boyunca hoşgörüyü en güzel şekilde yaşayıp tav...
Yazar: H. İklil ABBASOĞLU
Baba ile ilgili, babalık ile ilgili yazıyor olmak, anneye ve anneliğe önem vermediğim gibi bir anlama gelmesin. Aile dergimizin bu sayısında baba, babalık ve babalar ile ilgili yazmaya çalışacağım. Bu...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Apartmana yeni taşınmıştım. Kış aylarıydı. Dondurucu soğuk olan o günlerde en büyük keyfim, birinci kattaki dairemde elime bir çay alıp karın yağışını ve sokağı seyretmekti.Her sabah sokağa bakarken b...
Yazar: Ayşe Gül PINAR