Zehra Teyze
Bugün annem pişirdiği yemeklerden bir miktar saklama kaplarına koydu.Onları da bir poşetin içine yerleştirirken bana,
-Bunları Zehra Teyze’ye götüreceğim.
-Bende seninle geleyim anne.Zehra Teyze’yi çok özledim.
Zehra Teyze yetmiş yaşlarında, hafif kilolu, güler yüzlü biri. Yalnız yaşıyor. Biz de sık sık ziyaretine giderek ona destek olmaya çalışıyoruz.
Vakit kaybetmeden hazırlanıp yola çıktık.Kapıyı açıp, bizi karşısında görünce çok sevindi.Ufak tefek ev işlerinde kendisine yardımcı olduk. Sonrasında annemler koyu bir sohbete daldılar. Sohbetin konusu eski günlerdi. Zehra Teyze:
-Eskiden burası gecekondu bölgesi idi. Evlerde su ve elektrik yoktu. Yollarımız toprak yoldu. Yağmur yağdığında çamurlara bata çıka okula giderdik.Evler genelde bir veya iki katlı yapılardı. Suyu çeşmelerden evlere taşırdık.Yine de çok mutluyduk. Her yerde çam ve meyve ağaçları vardı.Komşularımız çok iyiydi. Sokaklar, yemyeşil tarlalar oyun alanımızdı. Derslerimizi yapar hemen sokağa koşardık.
Bir müddet sustu.Sonra sözlerine devam etti;
-Yakartop, istop, beştaş, seksek, ip oyunu, saklambaç. Daha neler neler... Oynarken hem ruhen ve bedenen gelişir hem de sabır, hoşgörü, cesaret, duyarlılık, iyilik, nezaket gibi değerleri kazanırdık. İş birliği yapma ve yardımseverlik duygularımız gelişirdi. İki çocuk bir araya gelsek hemen bir oyun kurar başlardık oynamaya.
Merakla sordum;
-En çok sevdiğiniz oyun neydi Zehra Teyze.
-Saklambaç ve beştaş. Beştaşta usta bir oyuncuydum. Şimdi buralar çok değişti. Arada pencereden dışarısını seyrediyorum. Gözüme sokaklara park etmiş arabalar, koca koca binalar çarpıyor.Bazen karşı apartmanın bahçesinde oynayan çocuklar görüyorum. İçime bir sevinç geliyor.
Bir ara yine karşı apartmanın bahçesinden çocuk sesleri geldi. Sesleri duyan Zehra Teyze’nin yüzüne bir gülümseme yayıldı.Bu durumdan mutlu olduğu her hâlinden belliydi.
Emine Yılmaz DERECİ
YazarBayram tatilinde köye dedemlerin yanına gittik.Köy çok güzeldi. Çiçeklenmiş meyve ağaçları, yeşil çayırların kenarlarında ve ortalarında kocaman bir çiçek buketi gibi görünüyorlardı.Derenin suyu yaz a...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Oyun, kendiliğinden şekillenen, birçok şeyi öğrenmemize yarayan, üretkenliğimizi geliştiren ve enerjimizin boşalmasına yarayan bir etkinliktir. Oyun, öğrendiğimiz bilgi ve becerilerin pekiştirmesine y...
Yazar: Naciye BEYZA
Bahçıvan Ali, yurdun bahçesinde ki gül fidanlarının dibini çapalıyordu. Gül fidanları gonca vermeye başlamışlardı. Gözleri bu goncalardaydı. Sabırla açmalarını bekliyordu. Yurdun kapısında Mehme...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ
Köy evinin kileri oldukça büyük olmasına rağmen içi tıkış tıkıştı. Bir köşeye un çuvalları, yağ tenekeleri, bir köşeye pirinç, şeker, tuz paketleri dizilmişti. Kilerin duvarındaki raflarda tencereler,...
Yazar: Emine Yılmaz DERECİ