Toplumun İlk Harfidir Aile
Huzur damıtan evlerde büyümekle başlıyor aslında her şey. Konsantre şekilde birikiyor güzellikler. Ömür boyu kullanımda olacak şekilde. Tam tersi de öyle…
Aile; a ile başlayan alfabeden bir cüz taşır. Başlangıca, temele vurgudur; neslin devamına ince bir bakıştır. Kelimeler ve kavramlar içleri doldurularak yaşandığı vakit canlı kalır, ilham verir.
Aile kavramı da bizim ona yüklediğimiz anlamla zenginleşir. Anne, baba, çocuk der kimi tarif ederken; kimi, dede nine ve diğer yakınları da ekleyerek genişletir.
Ailenin tarifi şöyledir benim kalbimde: “Evin tüm duvarlarını yürekle eriten, bir çayın buğusunda muhabbeti demleyen, güneşin izini taşıyan gözlerden oluşan, sarmaş dolaş olan gönül bağlarını çözmeye yeltenmeyen bir avuç insan topluluğu.”
Cüceloğlu’nun da dediği gibi, adam yerine konmamış çocuklardan adamlık beklemek ne kadar zor ise sevilmemiş, odasını bir barınak olarak kullanmış insanlardan aileye aidiyet beklemek de o kadar zordur.
Aynı kapılardan içeri girip aile bireylerini saatlerce görmeyen, paylaşımı olmayan, tek başına yemek yiyen, tek başına odasında vakit geçiren insanlar bir evin odalarını bölüşmekten öteye gitmeyen birlikteliklerinde varlık-yokluk zıtlığına da anlam yükleyemezler.
Evdekilerin varlığı ile yokluğu artık aynı anlama geliyor ise duyguların sesine kulak kesilmek gerek.
Sevgiyle yükselen gülücükler, çay başı sohbetleri, ortak yemek yapımları, aile akraba hediyeleşmeleri, dertlerle hâllenme bu bağları yeniden sıkılaştırma vesilesidir.
Aile toplumun ilk harfi ise topluma yansıyacak doğru öğrenmeler de onu doğru telaffuzdan geçer.
Sevgi, merhamet, vefa ekseninde, kültürel değerler çerçevesinde ve özgür nesillerin ışığında gerçekleşir fetihler.
Aileyi korumak, ona değer vermekle mümkündür. Saygı erdemini yüceltmek demektir.
Bu bağlamda; ailelerimizi kaleler bilip fetih bilinciyle, gereken donanımla güçlendirmeliyiz. En ufak bir rüzgârla savrulmayan, kökleri sağlam aileler oluşturmada, toplumsal bir duyarlılık meydana getirmeliyiz.
Dava insanı, hak bildiği uğurda fikriyle cismiyle hareketi ile vardır.
İnsan yetiştirmek, yaratılana değer vermek, yaşadığı topluma naif bir dille aktarım yapmak dava insanının çabasıdır.
Konuştuğumuz ve savunduğumuz değerler bizim hayat nizamımız olmuştur ve olmaya devam edecektir.
Aile, zemininde geleceğin tohumlarının atıldığı nadide ortamdır. Sağlıklı, huzurlu, kendine ve geleceğe ışık olan evlatların yetişme mahallidir. Bu sonucu görmek ise en çok huzurlu bir çocukluktan geçiyor.
Aileyi korumak fetihlerin vesilesidir, vesselam…
Nilüfer Z. AKTAŞ
YazarBir önceki yazımda, din gelişiminin bebeklikten itibaren başladığını ifade etmiştim.Anne ve babalar ile eğitimciler, çocuğun din gelişimini yaşa uygun olarak bilmek zorundadır. Bunun yanında, verilece...
Yazar: Eşref BOLUKÇU
Biz her dem o cânânın endâmını özlerizLeblerinden sunduğu gül câmını özlerizGamzesinin okları sînemizi delse deO gül-i ruhsârından ikrâmını özlerizMeyve-i memnû yiyip beraber dua edenAdem ve Havva gib...
Şair: Ekrem KAFTAN
Ah! Kendimiz olabilsek…Ah! Kendimizi kasmadan dünyamızı kurabilsek...Finlandiya’da yaşayan bir dosttan…Finlandiya’da yaşıyorum. Burada insanların yaşam standartları genel olarak oldukça iyi. Yoksul in...
Yazar: Ayşe Gül PINAR
İstanbul’a özdeş insan yetiştirme şiarı olmuştur hep gönlümde, İstanbul ruhuyla…Masmavi denizinden alacağımız renkle; derya gönüllü derin, bir o kadar asil.Güneşinin doğuşu batışındaki ihtişamı gibi ı...
Yazar: Nilüfer Z. AKTAŞ